Antik dönemde yalnızca zengin Atinalılar vergi öderler ve bununla övünürlerdi
Antik dönemde Atinalı varsıllar toplum içinde “faydalı” olarak algılanmak ve sosyal başarılarını belirginleştirmek istedikleri için düzenli olarak vergi öderlerdi.
Antik Atina’da yalnızca en varsıl insanlar doğrudan doğruya vergi öderlerdi. Bu vergiler de şehir devletinin en önemli millî harcamaları olan donanmanın güçlendirilmesi ve Tanrıların onurlandırılması için kullanılırdı. Bugün kulağa garip gelse de bahsi geçen varsıl vergi mükelleflerinin çoğu yalnızca güle oynaya vergi ödemekle kalmamış aynı zamanda ne kadar çok vergi ödedikleriyle övünmüşlerdir de.
Para bugün birçok insan için ne kadar önemliyse Antik dönem Atinalıları için de o kadar önemliydi. Atinalı seçkinler, ödedikleri vergiler karşılığında paha biçilemez bir dönüt alıyorlardı: Devletin ve halkın saygısını kazanıyorlardı.
Konu Başlıkları
Modern İhtiyaçlar, Modern Mali Kaynaklar Gerektirir
MÖ 5.-4. yüzyıllarda Atina, 300 bin kişiyi aşan bir nüfusa sahipti. Atina ekonomisi yoğunlukla uluslararası ticarete dayalıydı ve Atina’nın millî savunma projelerinden şehre içme suyu sağlamaya kadar yapacağı birçok yatırım için büyük miktarda paraya ihtiyacı vardı.
Bu gelirin çoğu, kamuya ait tarım arazilerinden ve en yüksek teklifi verenlere kiralanan gümüş madenlerinden geliyordu. Atina ayrıca ithalat ve ihracata vergi getirdi ve göçmenlerle fahişelerden de vergi adıyla ödemeler aldı. Bunun haricinde mahkemede davayı kaybedenlere para cezası verilerek devletin nakit ihtiyacına katkı sağlanmaya çalışıldı. Çünkü insanların gelirleri veya servetleri üzerinden genel olarak doğrudan doğruya vergi alınmıyordu.
Atina uluslararası bir güç hâline gelince, trireme adı verilen son teknoloji ahşap savaş gemilerinden oluşan büyük ve maliyetli bir donanma kurdu. Trireme’lerin inşa edilmesi, donatılması ve mürettebatı büyük miktarda paraya mal oluyordu ve işte bu para da Atina’nın varsıl elitleri tarafından karşılanıyordu.
Mülk sahibi olan erkeklerin en zenginlerinin %1’lik bir kısmı, “leitourgia” adı verilen özel bir tür kamu hizmeti gerçekleştirerek Atina’nın esenliğini koruyorlardı. Bunlar bütün bir yılı bir trireme’nin işletme maliyetlerini karşılayıp mürettebatı da yöneten bir trireme komutanı veya “trierarch” olarak kamuya hizmetle geçiriyorlardı. Yapılan bu hizmet hiç de basit ve ucuz değildir. Bu varsıl vergi mükellefleri, bir trierarch olarak bahsi geçen kamu hizmetini finanse etmek için vasıflı bir işçinin ortalama 10 ila 20 yıllık sabit gelirine karşılık gelecek kadar para harcıyorlar ve bu sorumluluğu bir görev olarak addedip benimsiyorlardı.
Varsılların millî savunmaya dönük üstlendikleri tek sorumluluk bu savaş gemilerinin işlemesini sağlamak değildi. Bu varlıklı kişiler, Atina savaştayken -ki çoğu zaman böyleydi-, yurttaş milisleri maddi açıdan desteklemek için “eisphorai” adı verilen nakit katkı payları ödemek zorundalardı. Bu pay, gelirlerine değil, mülklerinin değerine göre belirlenmekteydi. Bu da bir anlamda varlık vergisi demek oluyordu.
Tanrıları Memnun Etmek
Eski Atinalılar için maddi askerî güç, denklemin yalnızca bir tarafını oluşturuyordu. Devletin dış tehditlerden korunmasının askerî güç kadar önemli ve maliyetli bir kaynağı da tanrıların lütfunu kazanmaktı.
Atinalılar, bu güçlü ama maymun iştahlı ilahi güçleri kendi taraflarında tutmak için devasa tapınaklar inşa ediyorlar, büyük adaklarda bulunuyorlar ve halka açık son derece renkli ve maliyetli dinî bayramlar düzenliyorlardı. On binlerce insanın katıldığı bu görkemli bayram törenleri, çok maliyetli ve zengin dekorlu müzikaller ile tiyatro gösterilerini içeriyordu.
Tıpkı triereme’lerde olduğu gibi, en varsıl Atinalılar bu festivallerin parasını da öderlerdi. Örneğin koro şefliği yapma görevi, büyük sanatçı gruplarının aylarca eğitim görmesinin sağlanması, kostüm ve geçim masraflarının ödenmesi gibi harcamalar bu varsıllarca karşılanıyordu.
Vergi Ödemekten Onur Duymak
Bugün Türkiye’de yürütülen kayıt dışı ekonomi faaliyetlerinin oranının %20 ila %30 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Buna göre, her 10 liralık verginin 2-3 lirası devlete ödenmemektedir. Büyük şirketler ve varsıl şahıslar, vergi ödemelerini en aza indirebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Oysa Antik dönem Atinalıları böyle bir davranışta bulunanları halkın içinde maskaraya çeviriyorlardı.
Antik Atina’nın varsıl elitlerinden hiçbirisi Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Atina’daki eş değerini dolandırmakla böbürlenmezdi. Aksine, bunun tam tersi yaşanıyordu Atina’da: Bir trierarch veya koro şefi olarak hizmet eden Atinalı elit varsıl, genellikle gerekenden fazlasını öder ve hatta toplum içinde de dürüst biçimde, bu yaptıklarıyla övünürdü.
Muhakkak Atina’daki üst düzey varsılların her birisi katıksız birer vatansever değildi. Bazı Atinalılar da bu masrafları kendilerinin yerine kendilerinden daha zengin olan kişilerin üstlenmesi gerektiğini savunarak bu görevden kaçmaya çalışıyorlardı. Ancak bu kamu hizmetinden kaçma girişimi, Atina’da hiçbir zaman bir örnek model olarak kabul görmedi.
Peki bu vatandaş olma ve vergi ödeme onurunu yaratan şey neydi? Antik Atinalılar tabii ki yalnızca kamu yararını desteklemek için ellerini ceplerine sokmuyorlardı. Onlar ödedikleri vergilerin temsil ettikleri topluluklara yatırım olarak geri dönmesi sonucunda halkın itibarını kazanmak gibi bir amaç da güdüyorlardı.
Bu sosyal sermaye onlar için oldukça değerliydi; çünkü Atina kültürü, vatandaşlık görevlerine büyük bir saygı duyulmasını gerekli kılıyordu. Varsıl bir Atinalı servetini kişisel çıkarlarına harcayıp kalanını da biriktirmişse halk onu eleştirir; “evinde kalan misafirlerden para alan”, “yakınlarına dahi sulandırılmış şarap satan” “açgözlü bir adam” olarak yaftalarlardı.
Maddi Zenginliğin Yerine Toplumsal Zenginliği Seçmek
Vergi ödemelerini düzenli olarak yapan varsılların toplum nezdinde kazandıkları güven ve itibar, yeterince uzun ömürlüydü. Bu bağlama katkı sınacak biçimde, ödüllü bir dramanın korosunu finanse eden bir varsıl, bunu herkese duyurmak için şehir merkezinin en işlek yerine bir anıt inşa ettirebilirdi.
Atinalı varsıllar vergilerini her şeyden önce, yurttaşlarının onları faydalı insanlar olarak tanımaları ve bundan kaynaklanacak sosyal başarıyı yakalamak için ödüyorlardı. Atinalılar için vatandaşına karşı iyi ve faydalı olan varsıl bir vergi mükellefi olmak, bankada ne kadar parası bulunduğundan daha önemliydi. Ve bu paha biçilmez kamu hizmetleri, Atina demokrasisini yüzyıllar boyunca ayakta tutarak tüm Atinalılara geniş ölçekli faydalar sağladı.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Thomas Martin’in “Only the richest ancient Athenians paid taxes – and they bragged about it” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Kaynak Metnin Yazarı: Thomas Martik, College of the Holy Cross’ta klasik edebiyat öğretmenidir.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM