Thukydides kimdir? Thukidides
Thukydides, MÖ 460 ila 400 yılları arasında yaşamış olan ve Heredot’tan sonra Yunanların ikinci büyük tarihçisi olarak kabul edilen düşünürdür. Thukydides, ekonomik etkenleri değişimlerin ve iç savaşların nedeni olarak gören belki de ilk tarihçidir.
Günümüze ulaşan ve dolayısıyla bilinen tek eseri Peloponnesos Savaşı olan Thukydides Herodotos ile birlikte Yunan tarihçiliğinin önemli isimlerinden biridir. Thukydides, Herodotos’tan farklı olarak, gezdiği yerler hakkında pek bilgi vermez; yalnızca Peloponnesos Savaşı’nın nedenlerini ayrıntılı biçimde vermekle yetinir. Hatta savaşın nedenlerini öylesine detaylı vermiştir ki Peloponnesos Savaşı’nın 1. kitabının önemli bir kısmı yalnızca Yunan coğrafyasının bu savaşa nasıl sürüklendiğinin anlatılmasına ayrılmıştır. Thukydides’e göre savaşın başlıca nedeni, iç huzursuzluk ve şehir devletleri arasında patlak veren kavgalardan kaynaklı göçlere bağlı olarak ortaya çıkan bunalımlardır (Thukydides 1976, I/2 vd.).
Ekonominin değişimler ve savaşlar üzerindeki etkililiği yönlü savını gerekçelendirmek üzere, Truva savaşı sonrasında müstemleke olayının artmasını araştırmış, bu olayı ekonomik nedenlere bağlamıştır: Thukydides’e göre müstemleke sayısındaki artış, gelirlerin de artmasına, gelir artışı toplum yapısında değişime, siyasette de tiranların (zorbaların) yönetimi ele alarak savaş sanayini geliştirip yayılmacı bir tutumu benimsemelerine kadar uzanıp giden olaylara yol açmıştır (a.y., I/12-13).
Thukydides, tarih olaylarını incelerken akılcı bir tutum takınmış, buna bağlı olarak tarih olayları karşısında kuşkucu olunması ve öne sürülen her aktarıma ve delile inanılmaması gerektiğini şu sözleriyle savunmuştur:
“Bu insanlar eski zamanların olayları hakkında söylenenleri, hatta bunlar kendi öz vatanları olsa bile, yine aynı şekilde araştırmadan alıveriyorlar” (a.y., I/20).
Thukydides’in bu sözlerinde ortaya çıkan şüpheci tavır, Thompson’a göre onun tarih yazımına, araştırma ve delillerini derleyip denetlerken çağdaşı tarihçilerde rastlanmayan bir karşılaştırma yöntemi geliştirip uygularken de yansımıştır; bu karşılaştırma üslubu da Thukydides’in bir başka özgün yönünü ortaya çıkarır (Thompson 1958, s. 29). Thukydides de Herodotos ile benzer biçimde, öncelikle birincil kaynaklara, olayın doğrudan kendisine ilişkin belgelere başvurmayı yeğlemiştir (a.y., s. 30). Olayların ardındaki neden ve ilkeleri araştırıp bulma isteği, Thukydides’in, incelediği olaylarda ortaya çıkan sonuçlara, amaçlara ve motiflere odaklanmasına yol açmıştır. Bu da Thukydides’in tarihçiliğindeki pragmatik yöne işaret eder (a.y.).
Thukydides, bu sayılan yönleriyle Yunan tarihçiliğinde bilimsel yönelişin zirveye çıktığı bir düşünür olmuştur. İnsan eylemlerini konu alan bilim olan tarih ya da tarihe böyle bir özelliğin-beklentinin yüklenmesi, Yunan tarih yazımında efsanelerin etkisinin azalarak olayların araştırılmasının ön plana çıkmasını sağlamıştır (Bıçak 2004, s. 129-130).
Tyrannos, ya da daha bilinen biçimiyle tiran, halkını silah gücüyle yöneten, kendini toplumunun üzerinde görerek vatandaşına karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmeyen, zorba bir yönetici olarak tanımlanabilir. Günümüzdeki karşılığı, kökeni Latince olan diktatördür. Platon ve Aristoteles’e göre tiranlık, monarşinin, yani tek kişinin yönetimine dayalı siyasal sistemin bozulmuş-yozlaşmış biçimidir.
20. yüzyılın ünlü tarih felsefecisi Robin George Collingwood (1889-1943), Yunan tarihçiliğinin Thukydides ile birlikte hemen hemen tüm özelliklerini kazandığı düşüncesindedir ve ona göre bu temel özellikler şunlardır:
- Geçmişi anlamak ve yorumlamak isteyen tarihçinin, işe sorunlarla başlayarak, bilimsel olması gerektiği düşüncesi oluşmuştur;
- Geçmişte insanların yaptıkları hakkında sorular sorulmaya başlanmıştır;
- Tarihçi için akılcılık özelliğinin kaçınılmazlığı ve zorunluluğu vurgulanmış, tarihçinin ele aldığı soru ve sorunları bazı temellere oturtması ve kanıtlara başvurması, onun vazgeçilmez özellikleri arasında yer almıştır;
- Tarih çalışmasının yapılmasında, insanın geçmişteki yapıp etmelerini tespit edip kendini açığa vurması yahut kendini başkalarına anlatmasıyla insanın varoluş özelliklerini dile getirme, temel kaygı olarak değerlendirilmiştir (Collingwood 2010, s. 65-67).
Bu özelliklerden 1, 2 ve 4’te belirtilenler Herodotos’ta, 3’te dile getirilenlerse belli ölçülerde Thukydides’te kendisini göstermiştir (a.y., s. 67).
Kaynak: TARİH FELSEFESİ I, s. 23-25, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2453 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1425