Felsefe hakkında her şey…

Thoreau’nun Ahlak Felsefesi Anlayışı

26.05.2020
1.012

Thoreau ahlak üzerine düşüncelerini kitabın “Yüksek Prensipler” (High Laws) bölümünde ağırlıklı olarak dile getirin “Lekesiz olmak istiyorsan ölçülü olmalısın.” Erdem yetkinliğe doğru bir yol alış ve bir süreç olduğu için “bir erdemin var olduğunu duyarız ama onu bilemeyiz.”

Yunan mitolojisi ve Hint felsefesinden yaptığı alıntılarla ve bunlara gönülden bağlılığıyla Thoreau, ahlak düşüncesinin temelini ölçülü olmak olarak belirler. Ona göre; “iştahıyla var olan yaratıklar olarak yaşamlarımız adeta bir utanç kaynağıdır.” Bu iştah ilkel ya da biyolojik bir iştahtan çok insani bir “hırs”tır. İnsan ne olduğunu tam da bilemediği erdeme kavuşmak için saflığına yani hayvansal yanına hükmedebilecek, onu aşabilecek “ruhi güç”e ve “sağduyu”ya sahip olmalıdır.

“Doğamızdaki yüksek niteliklerin uyuduğu ölçüde içimizdeki hayvan uyanır. Bu hayvan ilkel ve tenseldir, belki de tamamıyla devre dışı bırakılamaz; hayattayken ve sağlıklıyken bile vücudumuzu işgal eden kurtlar gibidir. Muhtemelen hayvan doğamızdan uzaklaşabiliriz ama onu değiştiremeyiz. Korkarım hayvan doğamız kendine özgü bir şekilde sağlıklıdır; onunla kendinizi iyi hissedebilirsiniz ama tamamıyla arınmış olamazsınız. Saflık derecesine ulaştığımız zaman ne çeşit bir hayatta karşılaştığımızı kim bilebilir ki? Tutkularımıza ve vücudumuzun dış duyularına hükmederek iyi işler yapmanın aklın Tanrı’ya yaklaşması için zorunlu koşullar olduğunu buyurur. Ancak ruh, vücudun her kısmına ve işlevine yayılarak bunlara kontrol altına alabilir ve en kaba tensellik şeklinde ortaya çıkan şeyleri anlığa dönüştürebilir.”

Zira bu ahlakilik öğretilebilecek bir şey değildir: “Bana saflığı öğretebilecek bir adam tanısaydım hemen onu bulmaya giderdim.”
Ahlakilik, öğretilebilecek ve dışarıdan kazanılacak bir şey olmadığı gibi insanın içinde bir potansiyel olarak, onun saf yanında var olan insani insan yapan, onu hayvan olmaktan ayıran kontrol edilebilir bir taraftır:

“Gevşek olduğumuzda yaratıcı enerji dağılır ve bizi temiz olmaktan uzaklaştırır; kendinize hakim olduğumuzda ise bizi güçlendirir ve ilham kaynağımız olur. Lekesizlik insanın çiçek aşamasıdır. Akıl, kahramanlık, kutsallık denilen şeyler de bunu başaran çeşitli meyvelerdir. Saflık kanalı açık olduğunda insan bir anda Tanrı’ya doğru uçar. Sırayla, saflaşmak bize ilham verirken, saflıktan uzaklaşmak canımızı sıkar. İçindeki hayvan gün be gün ölen ve ilahi tarafı yerleşip sağlamlaşan biri kesinlikle kutsanmıştır. Aşağı ve şiddet içeren tarafı nedeniyle utanmayan biri var mıdır?”

Arınma ile “saf” yanını hayvani yanı üzerinde tutabilme erdemini gösteren kişinin varacağı nihai nokta sağduyunun mutluluğu olacaktır. Erdemli insan hem mutlu hem de özgür insan olacaktır.

İnsanın erdemlerinden uzaklaşması ile “alçalması” söz konusu olmuştur. Bu almadan dolayı insan doğasının gerekli işlevlerini unutmuştur. Oysa ki önceki çağlar birer erdem çağı olarak anılıyordu. insan vücudu adeta Tanrı için tapınaktı.

Thoreau’ya göre insanın bu erdemli günlerine dönebilmesi için kötülükten çok iyilik yapmayı kendisine ilke edinmesi gerekir. “Ne kadar çok iyilik yapılırsa iyiliği, ne kadar çok kötülük yapılırsa kötülüğü doğurur.” Eğer bunu insan olarak yapmazsak hayvan doğasından farkımız kalmayacaktır. Bütün hayatımız ona göre şaşırtıcı bir derecede ahlakla iç içedir. “Erdemle kötülük arasında bir an bile olsa ateşkes olmaz. İyilik ise adeta boşa gitmeyen bir yatırımdır.”

“Ölse de insan ettiği kötülük dünyada kalır” diyen Thoreau için gerçek ve adalet gibi kavramlar sözle ifade edilemez niteliklerden oluşur ve bunların taşırıcısı insandır; insan olarak birbirimize verdiğimiz değerdir. “Asla bencillikle birbirimizi aldatıp, birbirimizden uzaklaşıp birbirimize hakaret etmemeliyiz.” Bu dünyanın ötesinde bir dünyada ödül veya ceza beklemek anlamsızdır. İz bırakan yaşanan bu fenomenal dünyada birbirimize yaptıklarımızdır. İyiliğin tanımının ve insanlarca yerine getirilmesinin türleri değiştikçe artık en az kötünün iyi sayılması kabul edilebilir bir hal almaktadır. Ama bu saptırılmış iyilik kabulleri toplum için tehlike olacaktır: “Bozulmuş iyilikten çıkan kokudan daha kötüsü yoktur.”

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...