Felsefe hakkında her şey…

Takiyettin Mengüşoğlu’nun eserleri

06.11.2022
1.122
Takiyettin Mengüşoğlu’nun eserleri

Kant ve Scheler’de İnsan Problemi (1949) adlı çalışmada, adından da anlaşıldığı gibi iki filozof­ta insan sorunu ele alınmaktadır. Mengüşoğlu, Kant ve Scheler’in konuyla ilgili görüşlerini inceleyerek elde ettiği verileri, temel sorunu olan felsefi antropoloji açısından değerlendirmiştir. Mengüşoğlu, bu kitabı, felsefi antropoloji üzerinden gitmesini gerektiğini gösterdiğinden önemsemekte ve tarihi olarak tanımlamaktadır. Ayrıca varlık ve bilgi problemlerinin felsefenin birbirlerinden ayrılmaz temel sorunları olduğu gerçeğiyle de bu çalışmada karşılaşmıştır (Mengüşoğlu 1976, IX).

Felsefeye Giriş (1958) kitap, felsefenin temel sorunlarını tanıtmakta ve bu konular çerçevesinde, eski ve yeni felsefe anlayışlarının farkına dikkat çekmektedir. Mengüşoğlu, söz konusu çalışmada bir yandan felsefe sorunlarını tanıtırken bir yandan da kendisinin de dahil olduğu ve hocası N. Hartmann tarafından kurulan yeni ontoloji açısından yorumlamaktadır. Mengüşoğlu’na göre, bir bilgiye giriş demek, o bilimin, o bilginin esas problem sahaları üzerinde durmak demekti (Mengüşoğlu 1968, 1). Bu bağlamda, bilim, bilgi, mantık, ontoloji, tabiat, tarih, sanat, etik başta olmak üzere felsefenin yoğunlukla uğraştığı 14 felsefe disiplini temel özellikleri açısından tanıtmıştır. Ayrıca, söz konusu disiplinleri kendi felsefe anlayışı çerçevesinde yorumlayarak yeniden temellendirmiştir.

Değişmez Değerler, Değişen Davranışlar (1965) adlı kısa çalışmayı Mengüşoğlu, felsefi etik için eleştirel bir hazırlık olarak tanıtmıştır. Söz konusu çalışmada, değerin tanımı, değerlerin sınıf­landırılması ve değişip değişmeme sorunları incelenmiştir. Yazıda, etiğin fenomen ve problemleri antropolojik -ontolojik bir esastan hareket edilerek ele alınmaktadır. Ona göre etik fenomenlerin, antropolojik -ontolojik temellere dayanması, onların varolan fenomenler olarak kökünü insanın somut varlık bütününde bulması demektir (Mengüşoğlu 1965, 5). Felsefe tarihi boyunca felsefeyi belirlemiş olan dört soruyu Kant’ın belirlediği sırayla ele almıştır: 1- Ne biliriz? 2- Ne yapmamız lazım. 3- Şimdiki hayatımızda sonraki hayatımız için ne umut edebiliriz. 4- İnsan nedir? (Mengüşoğlu 1965, 16). Bu soruların cevapları adı geçen kitapta kısaca verilmiştir.

Felsefi Antropoloji (1971) adlı çalışma, adından da anlaşılacağı gibi, antropolojinin felsefi açıdan temellendirme çabasıdır. Kitabın alt başlığı olan insanın varlık yapısı ve nitelikleri ifadesi çalışmanın genel çerçevesini çizmektedir. İnsanın varlık yapısı biyoloji ve doğa üzerinden temellendirilirken, nitelikleri de kültürel dünya üzerinden kurulmuştur. Mengüşoğlu’na göre, yüzyıllardan beri ilim ve felsefe ile uğraşan, her sahada inceden inceye araştırmalar yapan insan, kendisini unutmuş gibi gözükürken, ilk defa çağımızda kendisine, kendi problem ve fenomenlerine dönmüş, kendi kendisini özel bir felsefe dalının araştırma sahası yapmıştır. Mengüşoğlu, felsefenin bu dalına felsefi antropoloji adı verdiğini ve Batı’da bu ad altında yığınla yapılanlardan farkının, ontolojik temellere dayanmış olmasıdır. Bu nitelikte olan felsefi antropoloji, artık insanın biyolojik özelliklerinden, iç hayatından ruh ile beden arasındaki münasebetten, şuur alanlarından değil, insanın somut varlık bütününden, bu varlık bütününde temelini bulan varlık- şartlarından, fenomenlerinden hareket edecektir (Mengüşoğlu 1971, 1).

Fenomenoloji ve Nicolai Hartmann (1976) adlı çalışma, Husserl’in geliştirmiş olduğu fenomenoloji ile Hartmann’ın geliştirdiği yeni ontoloji arasındaki ilişkileri konu edinmiş ve ağırlıklı olarak Hartmann’ın düşüncelerini tanıtmıştır. Çalışmanın temelini bilgi anlayışındaki değişimler oluşturmaktadır. Ona göre, modern felsefedeki rasyonalist ve ampirist çizgilerin Kant tarafından eleştirel bir temelde birleştirme çabası ve spekülatif felsefe anlayışının önünü tıkamıştır. Ancak Kant sonrası Hegel idealizminin felsefede etkili olmuştur. Hegel etkisinden kurtulmak için Kant’ın düşüncelerine yeniden dönmek gereği duyuldu, Yeni Kantçı anlayış çerçevesinde yapılan çalışmalar Husserl’i fenomenoloji anlayışını geliştirmeye itmiştir. (Mengüşoğlu 1976, 1-2). Hartmann, fenomonoloji etkisinde düşüncelerini geliştirmiştir (Mengüşoğlu 1976, 27-28). Söz konusu çalışma Hartmann’ın genel düşüncesi ve metafizik, bilgi, a priori, aposteriori, hakikat, bilginin ilerlemesi, ontoloji gibi sorunlar hakkında görüşlerini değerlendirmiştir.

İnsan ve Hayvan, Dünya ve Çevre (1979) adlı kitapta, Mengüşoğlu, insan ile hayvan arasındaki farkları ve benzerlikleri ortaya koyarken aynı zamanda insanın yaşadığı dünya ile hayvanın yaşadığı çevre arasındaki farklar da incelenmiştir. Mengüşoğlu’nun belirttiğine göre, Felsefi Antropoloji, insanın konkret varlık bütününü ve temelini bu varlık bütününde bulan insan fenomenlerini incelemiş, hiçbir insan topluluğunda eksik olmayan insan başarılarını ve onların dayandığı insanın “varlık şartlarını” göstermeye çalışılmıştır. Adı geçen kitapta, insanla hayvan arasındaki zıtlıkların ele alınması gerektiği belirtilmiş ve bu iş İnsan ve Hayvan Dünya ve Çevre adlı kitabın oluşmasına neden olmuştur. Bu zıt fenomenler in derinliklerine inildikçe, insanın varlık yapısı daha açık bir hale gelmektedir (Mengüşoğlu 1979, V). İnsan ve Hayvan Dünya ve Çevre adlı kitapta, hayvan dünyasında yapılan ampirik araştırmaları antropoloji bakımından değerlendirmiş ve insan ile hayvanın varlık bütününde ortaya çıkan zıt fenomenler temellendirilmiştir. Çalışma Uexküll’ün çevre araştırmalarına dayandırılmıştır (Mengüşoğlu 1979, VI).

Kaynak: TÜRKİYE’DE FELSEFENİN GELİŞİMİ I, s. 77-78, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2456 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1428

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...