Saussure bakış açısından sosyal medyanın dili
Eski zamanlardan beri insanı diğer varlıklardan ayıran özellik birçok düşünüre göre dildir. Dil, aynı zamanda sosyal yaşamın en önemli ögelerinden birisidir. İlk zamanlarda dil bilimciler, sesler ile anlamlar arasında bir ilişki bulunduğunu düşünerek bu bağlantının nedenleri üzerine çalışmışlardır. Fakat aynı sesler, farklı dillerde de yer almasına rağmen her zaman aynı etkiyi yaratmamaktadır.
Modern dil biliminin kurucusu olarak kabul edilen Ferdinand de Saussure, önceki dönemlerin aksine dilin bir sistem olduğuna dair yeni bir bakış açısı ileri sürmüştür ve dili bireylerin düşüncelerini ifade etmesine olanak sağlayan bir göstergeler sistemi olarak değerlendirmiştir. Bu sistem içerisinde “gösteren” çeşitli ses ve diğer göstergeler iken, “gösterilen” bireylerin karşı tarafa aktarmak istediği kişisel düşünceleridir.
Ona göre sesler ve ortaya çıkan anlamlar arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Düşünceleri aktarmak için kullanılan işaretler tamamen rastlantısaldır. Dil bir işaret sistemi olduğundan dili anlayabilmek için dilin sistemsel yapısına odaklanmak gerekmektedir. Saussure sözlerden çok, dilin yapısı ile ilgilenerek semiyoloji veya göstergebilim olarak adlandırdığı ve işaret ve sembolleri inceleyen dil bilim ile ilgilenmiştir (Yaylagül, 2006).
Saussure “Dil, kavramları belirten bir göstergeler dizisidir. Onun için de yazıyla, sağır dilsiz alfabesiyle, simgesel nitelikli kutsal törenlerle, incelik belirtisi sayılan davranış biçimleriyle, askerlerin belirtkeleriyle vb. karşılaştırılabilir. Yalnız dil bu dizgelerin en önemlisidir.” ifadeleri ile dilin yapısal özellikleri konuşulan dilden ayrı olarak değerlendirildiğinde ve her insan davranışının farklı anlamlar taşıdığı düşünüldüğünde insan eylemlerinin dilbilimsel olarak ele alınabileceğini belirtmiştir. Bu düşünce sosyal bilimler açısından da oldukça önemlidir. Çünkü Saussure’ün toplumsal yaşamın göstergelerden oluştuğunu belirtmesi, dilsel olmayan göstergelerin anlamlarının kültürün bir ürünü, ortak toplumsal değerlerin bir sonucu olabileceğini ifade etmektedir. (Köktürk & Eyri, 2013)
Günümüzde sosyal medyanın, kullanılan dili bozduğu ve dejenere ettiğine dönük birçok görüş bulunmaktadır. Özellikle ifade olanaklarının karakter ya da kayıt süresi ile sınırlı olması bireyleri az karakter kullanarak çok mesaj verme yoluna itmiştir. Cep telefonları ile başlayan bu uygulama, iletişimin kısaltmalarla yapılmasına sebep olmuştur (mrb, slm, cnm, kib, bye, bb vb). Bu durum tüm dillerde aynı şekilde görülmektedir.
Kısaltma ile konuşan ve zamana karşı yarışan bireyler uzun metinleri okuma, kavrama ve analiz etmede problemler yaşayabilmektedir. Bu da elbette eleştirel ve yaratıcı düşüncenin gelişmemesine, bireylerin entelektüel olarak farklı bakış açıları kurgulayamamalarına neden olmaktadır. Kelimelerin günlük konuşma dilinde olduğu şekliyle doğrudan yazılması, yabancı alfabelerdeki harflerin kullanılması, İngilizce kelimelerin kullanımının çoğalması ve kelimelerin etkisini arttırabilmek amacıyla uzatarak yazma gibi durumlara sosyal medya platformlarında sıklıkla rastlanmaktadır.
Kaynak: Sosyal Medya Sosyolojisi, s. 14-15, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4161 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2941