Psiko-fiziksel paralelizm
Psiko-fiziksel paralelizm zihinlerin ve bedenlerin nedensel olarak etkileşmediklerini ama zihinsel ve fiziksel olayların bir insan varlığında ilişki içinde olduğunu iddia eden düalist görüştür.
Paralelizm görüşünü savunanlar Descartes’ın yaptığı yer kaplayan maddesel töz ve düşünen zihinsel töz olarak ayrımını kabul ederler, ancak bu iki tözün nedensel olarak etkileştiğini reddederler.
Paralelizm görüşünün en önde gelen temsilcisi bir 17. yüzyıl düşünürü olan Leibniz’dir. Leibniz, zihinsel olayların zihinsel etkileri ve fiziksel olayların fiziksel etkileri olduğunu kabul etmekle beraber, fiziksel olayların zihinsel etkileri veya fiziksel olayların zihinsel etkileri olduğu fikrini reddeder. Leibniz zihin ile beden arasındaki ilişkiyi zamanı tam olarak bildiren iki saatin çalışması analojisiyle açıklar. Tanrı zihindeki zihinsel olaylar zincirini başlatandır, aynı şekilde Tanrı “önceden kararlaştırılmış bir uyum” içinde saatin içindeki fiziksel olaylar zincirini başlatandır. Bu başlangıç zihinsel ve fiziksel olaylar arasında bir düzen olmasını sağlar ve bu düzen de bizim hatalı bir şekilde zihinsel ve fiziksel olaylar arasında bir nedensellik ilişkisi kurmamıza neden olur.
Dolayısıyla, paralelizm görüşünü savunanlara göre, zihin ile beden arasında gerçekte bir nedensellik ilişkisi olmadığı halde sanki nedensel olarak birbiriyle etkileşimleri varmış gibi görünür. Aslında, zihinle ilgili olaylar kendi nedensellik zinciri içerisinde ve bedenle ilgili olaylar da kendi nedensellik zinciri içerisinde birbirine paralel bir şekilde gerçekleşmektedir. Tekrar çivinin üstüne oturma örneğine dönecek olursak, paralelizme göre çivinin üstüne oturmanız (fiziksel olay) yerinizden sıçramanıza (fiziksel olay) sebep olacaktır. Çivinin üstüne oturduğunuz anda duyduğunuz acı hissi (zihinsel olay) yerinizden sıçrama arzusu (zihinsel olay) yaratacaktır. Çivinin üstüne oturmanız sadece zamansal olarak acı hissinden öncedir, ancak onun nedeni değildir. Zihinle ilgili olayların bedenle ilgi olaylarla düzenli bir şekilde birbirine paralel olarak gerçekleşmesi aralarında bir nedensellik bağı olduğu anlamına gelmez.
Ancak, paralelizm görüşünü savunanlar, aralarında bir nedensellik bağı olmadan zihinsel olayların ve fiziksel olayların nasıl olup da her zaman birlikte ortaya çıktıklarını açıklamak durumundadır. Bu soruya verilebilecek bir yanıt bunun, içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin sebebini tam olarak açıklayamadığımız bir olgu olduğudur. Bu yanıtın doyurucu olmaktan uzak olduğu ortadadır. Her şeyin bir açıklaması olmalıdır ve zihinsel olaylarla fiziksel olayların sürekli birbirine paralel olarak ortaya çıkmasının sebebine ilişkin en doyurucu açıklama aralarında nedensellik ilişkisi olmasıdır. Ama bu açıklama paralelizm fikrinin reddedilmesi demektir.
Zihinsel ve fiziksel olaylar arasındaki paralelizmi açıklamak üzere Leibniz gibi Tanrı’ya başvurulabilir. Tanrı’nın zihinsel ve fiziksel olaylar arasındaki paralelliği önceden ayarladığı ve dünyadaki düzeni bu şekilde yarattığı fikri akla yakın gelebilir. Ancak bu çözüm de sorunsaldır. Tanrı’nın kendisi, fiziksel olmayan bir tözdür. Hatta, Descartes Tanrı’yı, zihinsel ve fiziksel tözün ötesinde, üçüncü bir töz, sonsuz töz olarak tanımlamıştır. Ama bu durumda da fiziksel olmayan bir töz olan Tanrı’nın, nasıl olup da fiziksel olaylar sürecini etkilediği sorgulanabilir. Dolayısıyla paralelizm de töz düalizminin içine düştüğü sorunlardan kurtulamaz.
Kaynak: ZİHİN FELSEFESİ, s. 104-105, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2337 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1334