Platon ve Eğitim Anlayışı
Platon pedagojik problemlere ahlak felsefesi üzerinden çözüm arayan bir filozoftur. O, eğitimi ve öğretimi ön plana çıkartmak suretiyle insanın kendi şuurunda yaşamasını sağlamayı amaç edinmiştir. Platon için, insanın kendi şuuruna ermesinin tek yolu ise bilginin kendiliğinden doğuşuna yardım etmektir.
Platon’un eğitim felsefesinin en temel noktalarından birisi, insanın aciz oluşu; ama eğitilebilir bir kabiliyet taşıdığı ve bu kabiliyetin de ancak toplumda ortaya çıkabileceği inancı ve anlayışıdır. Bu nedenle, eğitimin sosyal içeriğinden bahsedilirken Platon’a gitmeden bir çözümleme yapmak çok eksik görülmektedir. Platon, “insanın insana ihtiyacı vardır, insanı yeniden kurmak için insan gereklidir” diyerek manevi gelişmenin temelini insanlar arası ilişkilere dayandırmaktadır.
Platoncu site düzeni doğaya, özellikle de insan doğasına dayandığı, önceki başlıklarda yer alan bazı değerlendirmelerden rahatlıkla çıkarılabilecektir. Sofistler de tıpkı Platon gibi, sitenin doğadaki düzene uygun biçimde düzenlenmesi gerektiğini savunmaktaydı.
Onlara göre doğada güçlünün zayıfı ezdiğini bir düzen vardı ve bu yüzden sitede de güçlü olanın zayıf üzerinde daima bir egemenlik hakkı bulunmaktaydı. Doğruluk ya da adalet, doğanın kendisinde bulunmayan ve site düzenine has insan icatlarıydı.
Platon ile Sofistler arasındaki başlıca fark, Platon’un doğa anlayışının, tanrısal ve aşkın yapıdaki ideaları kapsayacak biçimde genişlemiş olmasıdır. Platon doğa derken Sofistler gibi görünür evreni anlamaz. Onun doğa derken kastettiği şey, idealardan başkası değildir.
Böylece Sofistler, yasa düzeni için doğadaki mücadele ortamına referansta bulundukları için doğruluğu ve adaleti yadsırken Platon, doğayı görünür şeylerin ötesindeki idealar olarak görmüş ve adaleti en yüksek idea olarak tanımlayarak onu doğanın kendisinde bulunan bir yapı olarak yeniden temellendirmiştir. Adil sitenin gökte bir modeli olduğunu, isteyenin ona bakarak kendisini düzenleyebileceğini savunmuştur (Devlet, 500d-501a, 592b).
Adil ve doğru düzenin, yani ideaların bilgisi ruhta doğuştan bulunduğu için artık insan doğası, Sofistlerin iddia ettiğinin aksine, yırtıcı bir mücadeleye değil, doğruluğa, adalete, erdeme eğilimlidir. Adil ve doğru site düzenine ilişkin ilkeler de insanın kendi doğasında doğuştan mevcuttur. Önceki ünitede, ruhta saklı bulunan idea bilgisinin ancak diyalektik yöntemle açığa çıkarılabileceği belirtilmişti. O hâlde bu noktada site düzeni sorunu, insan ruhunun eğitilmesi ve en yüksek hakikatin bilgisini elde etmeye ehil hâle getirilmesi sorununa dönüşmektedir. Bu yüzden Platoncu devlet, yurttaşlarının ahlaki yüksekliklerinden birinci derecede sorumlu olan büyük bir eğitim teşkilatıdır. Platoncu sitede tüm düzenlemeler, yurttaşı iyiliğe, doğruluğa, mutluluğa sevk eden bir eğitim sisteminin parçasıdır. Platon, gençlerin ve yetişkinlerin eğitim ve öğretime tabi tutulması için gelişkin bir sistem öneren ilk düşünür olmuştur (Ebenstein, 1996: 17).
Platon’a göre her işte en önemli şey başlangıçtır. Site düzeninde ise doğru başlangıç eğitimden başkası değildir (Devlet, 425c). Nasıl ki suya düşen bir damlanın meydana getirdiği halkalar, zorunlu doğa yasaları gereği, ilk halkadan düzenle genişlerlerse doğru eğitilmiş yurttaşlar da zorunlu olarak doğru düzenlenmiş bir siteye yol açarlar (Devlet, 424a). Bu benzetme, Platon’un düzen anlayışında eğitimin rolünü kavramak bakımından son derece önemlidir. Platon’a göre görünür doğadaki şeyler, idealarını mümkün olduğunca doğal biçimde, dolaysızca gerçekleştirirler ve mümkün olan en iyi ölçüde bunu başarırlar. Bir ağaçtan, ideasını daha yetkin biçimde gerçekleştirmesini beklemek abestir. Ama bireyde ve toplumda idea, yani düzen, doğadaki gibi dolaysızca ve kendiliğinden gerçekleşmez ancak sıkı bir eğitimle ortaya çıkabilir. Bir insan, filozof doğasına sahip, yaratılıştan iyi bir insan bile olsa gerekli eğitimi almaması durumunda kendini ve siteyi büyük kötülüklere vardırabilir. Eğitimin amacı, her yurttaşın ruhunu, kötü yanlarını dizginleyecek bir bekçiye yani doğru işleyen bir akla sahip kılmaktır. Platon’da akıl, bütün insani düzenlerin nedenidir ve eğitimin amacı, sitede ahlaki düzenin sağlanabilmesi için insanda aklın doğru işlemesini sağlamaktır. Böylece, nasıl ki doğadaki düzen tanrısal aklın, Demiourgos’un bir ürünüyse sitedeki düzen de insani bir aklın ürünü olacaktır.
Platon’un Devlet isimli eseri, anne karnında başlayıp insanın ilerleyen yaşlarına kadar devam eden sıkı bir eğitim müfredatı öngörür. Çocuklar henüz çok küçük yaşta devlete bağlı eğitim kurumlarına emanet edilir (Devlet, 460b). Masallardan ve beden eğitimi çalışmalarından başlayıp İyi ideasının temaşasına dek yükselen oldukça uzun bir eğitim sürecinden geçerler (Devlet, 537a-540e). İyi’nin temaşasına ve bilgisine vardıran yüksek bilgi disiplinleri pek az kişinin uğraşabileceği disiplinler olduğu için, diyalektik eğitimi sadece filozof doğasına sahip pek az sayıdaki kişiye verilir.
Platon Devlet’te, özgür yurttaşlar için mutlaka öğrenilmesi gereken üç bilgi olduğunu söyler; hesap ve sayı bilgisi (aritmetik), yüzey ve hacim ölçüm bilgisi (geometri) ve yıldızların dönüşünü, hareketlerini ve birbirleriyle ilişkilerini inceleyen bilim (astronomi). Bu üç bilgi disiplini, insanı sürekli değişip duran şeylerin deneyime dayalı bilgisinden, görünmez olan, yüksek ya da tanrısal varlıklara ve bunlara ilişkin yasalara vardıracak olan bilimlerdir. Bu nedenle ideanın bilgisini verecek olan diyalektik faaliyet için bir hazırlık niteliği taşırlar (Devlet, 522a-531a).
Nasıl ki eğitim site düzeni için doğru bir başlangıçsa, eğitimde de her şey müzikle başlar (Devlet, 376e). Platon, bedenin dans ve jimnastikle ruhun ise müzikle eğitilebileceğini iddia ederek müziği düzenle sıkı biçimde ilişkilendirmiştir. Yurttaşa verilecek olan müzik eğitiminin temel amacı, aklı ve ruhu ölçülü ve düzenli kılmaktır. Müzik eğitimi, düzeni ve yasayı, bir anlamda kişinin doğal bir özelliği hâline getirmeyi amaçlar. Çünkü Platon’a göre hiçbir şey insanın içine müzikteki ritim ve uyum kadar işlemez (Devlet, 401d-e). Müzik, site düzeninin teminatıdır ve site bekçilerinin her şeyden önce nöbet tutması gereken yerdir. Çünkü yasaya saygısızlık müzikle başlayıp yavaşça geleneklere sızar, oradan insani ilişkilere ve en son sitenin anayasasına geçer (Devlet, 424d). Platon’un müziğe yaptığı vurgu, ondaki Pythagorasçı etkilere dayanır. Pythagorasçılar evrende müzikal bir uyum bulunduğunu, müzikteki düzen yasalarının, evrendeki düzen yasalarıyla sıkı biçimde ilişkili olduğunu müzikte, insanı evrendeki düzenle uyumlu kılan bir güç olduğunu savunmuştur. Onların bu öğretilerinden oldukça etkilenen Platon, müzikte ruhu ve siteyi ahlaki bir yüksekliğe eriştirecek özlü bir uyum sezmiş ve eğitim anlayışında bundan yararlanmaya çalışmıştır.
Site düzeni için en doğru başlangıç eğitim, eğitim için en doğru başlangıç ise müziktir. İnsanın ruhuna, müzikteki uyum ve ritim kadar iyi işleyen bir şey yoktur. Bu özelliğiyle müzik ruhun ve sitenin düzene sokulmasında en önemli araçlardan biridir.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı