Felsefe hakkında her şey…

Paracelsus’un Osmanlı Tıbbına Etkileri

11.11.2019
1.067

Bursalı Ali Müngi’nin iatrokimya cereyanını tanıtan eserleri ve çevirilerinin yanı sıra, Cerrahname adlı bir eseri vardır. Onda iatrokimya cereyanının yoğun etkisi görülür. Özellikle bu cereyanın kurucusu olarak kabul edilen, Paracelsus’un etkisi kendisini hissettirir.

Paracelsus’un cerrahi ile ilgili görüşlerine ile Ali Müngi’nin bu konudaki görüşleriyle benzerliklere dair. Paracelsus, cerrahiden çok, medikal tedavi ile ilgilenmiştir, ancak yine de bir hekim olarak, onun cerahi konusunda düşünceleri nelerdir? Paracelsus’a göre, dahili tıp ve cerahi sadece bilim değil, fesefeye de dayanmalıdır, ve bir doktor sadece tıp doktoru değil, aynı zamanda hem cerrah hem hekim olmalıdır. Tıp sadece günlük değişme ve gelişmelerden ibaret değildir; hekim bütün hastalıkları, yaraları ve nasıl tedavi edebileceğini bilmek zorundadır. Hekim gözlerini ve kulaklarını kullanmak zorundadır; soru sormaktan utanmamalıdır. Her şeyi Galen ve Hippokrates’in kitaplarında bulamazsınız.

Aynı şekilde, Paracelsus, yeni cerrahi ile ilgili olarak şöyle demektedir: Cerrahi insanın kemiklerini ve diğer yapısını bilmek zorundadır; aksi taktirde nasıl teşhis koyabilirsiniz? Sadece dış yapıyı bilmeniz yetmez, aynı zamanda iç yapıyı da bilmek zorundasınız, bütün ven ve arterleri, sinirleri, kemikleri, onların şekil ve uzunluklarını, yerlerini bilmek zorundasınız.

Aynı şekilde, İbn-i Sinâ gibi, Paracelsus da cerrahi müdahale için anatomi bilmek gerektiğini ileri sürer. Ona göre, cerrah, bir berberin ya da bir kasabın tendonları ya da lifleri ayırmasından daha çok şey bilmek zorundadır. Hatta cerrahın ne gibi bir bilgi sahibi olması gerektiğini bir örnekle şöyle belirtmektedir. Cerrah hastanın mizacını bilmek zorundadır aksi taktirde yanlış bir ilaç verir, ve hastayı harap eder, o kesilmiş bir bacak yerine yeni bir bacak koyamaz. Ben Veriul’da bir berber-cerrah gördüm. O kesilmiş bir kulağı bir nevi yapıştırıcı ile yerine yapıştırmaya çalışıyordu. Bu yapılan hareket mucize olarak nitelendirildi; sevinç çığlıkları atıldı; ancak, kulak ertesi günü düştü. Aynı şekilde bacak da yapıştırıldığında o da düşecektir.

Burada Paracelsus, devrindeki organ reparasyon ameliyatları konusundaki çalışmalara karşı çıkmaktadır. Bu tip çalışmalar Ambroise Pare dahil birçok cerrahın ilgisini çekmiştir.

Paracelsus’a göre, bir cerrah bütün bitkileri tanımak, bilmek zorundadır; onları nasıl kullanacağını, onların çok hızla mı yoksa yavaş mı etki ettiğini bilmek zorundadır. Ayrıca, onların etkilerinin bilinmesi gerekir, etkilerinin kaslar mı, kemikler mi yoksa damarlar üzerinde mi olduğunun cerrah tarafından bilinmesi lazımdır. Örneğin balsamın kırık için mi, yoksa yaralarda mı etkin olduğunun bilinmesi gerekir. Buna ilave olarak, yaranın açık ve korumasız olmasına göre, uygun bir pansumanla, yarayı temizleyip, onu dış etkilerden korumalıdır. Mümkün olduğu kadar doğanın tedavi gücünün yarayı iyileştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu da her şeyden önce iyi beslenme ile mümkün olur.

Bursalı Ali Efendi’nin Cerrahname adlı eserinde cerrahiyi nasıl tanımladığına bakalım: ‘fennü cerahat sanattır; onda vücutta arız olan çeşitli durumlar ele alınır; vücudun alışık olduğu hale iade edilmesi için yapılan işlemlerdir. Örneğin oluşmuş şişlerin tedavisi gibi: Cerrahi’yi bu şekilde belirleyen Ali Münşi de, Paracelsus ve İbn-i Sinâ gibi bu sanatı icra edebilmek için anatomi bilmenin önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, yine Paracelsus gibi, onun da cerrahinin felsefi yanı olduğunu vurguladığını görmekteyiz.

Cerrahnâme, incelendiğinde, genellikle, tedavinin, Paracelsus’un önermiş olduğu gibi, daha çok medikal olarak yürütüldüğü belirlenmektedir. Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Cerrahname tipik bir cerrahi kitabı değildir. Muhtemelen yazarımız Ali Münşi, Paracelsus ve ondan bir süre sonra yaşamış olan Hildanus’un (1560-1624) etkisiyle böyle bir eser kaleme almış olmalıdır. Cerrahname’de Hildanus’un adına, Galen ve İbn-i Sîna’nın yanı sıra sık sık rastlanmaktadır. Hildanus devrinde Almanya’da cerrahinin kurucusu olarak kabul edilmiş bir bilim adamıdır. Onun Observationes Medico-Chirurgicae (Basel 1606) adlı eserindeki kangren olaylarındaki amputasyon ve özellikle de kalça amputasyonundaki bağlama tekniği ile ilgili açıklamalarıyla dikkati çekmiştir. Bilindiği gibi o devir, cerrahinin henüz bilim olma yolunda önemli adımlar atmakta olduğu bir zaman kesitini oluşturmakta idi.

Ancak hekimimiz Bursalı Ali üzerinde bu iki bilim adamından Paracelsus’un etkisinin daha baskın olduğu, Cerrahname ve onun diğer eserlerinden anlaşılmaktadır. Cerrahname, adlı eserinde Bursalı Ali Münşi’nin cerrahi vakalarda çok ilaçla tedaviyi tercih etmesi de bunun delili olarak kabul edilebilir. Ayrıca, etkilendiği bilim adamlarında da görüldüğü gibi, Ali Münşi’de de, Galen ve diğer klasik tıp yazarlarının etkisinin devam etmekte olduğu da aşikardır.

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...