Kültürel görelilik
Kültürel görelilik yahut rölativite, genel anlamda, geleneklerin, yaşam biçimlerinin, dinlerin, değerlerin, ahlakların, gündelik alışkanlık ve tavırların bir kültürden diğerine farklılık gösterdiğini; insan varlıklarının ahlaki inanç, tavır ve değerlerini temelde kültür çevrelerinden kazandıklarını, insanların kendi kültürlerinde toplumsal olarak kabul gören ya da kutsanan değerleri içselleştirdiklerini; farklı kültürlerdeki insanların, yalnızca tek bir ahlakın varolduğuna değil, fakat aynı zamanda tek doğru ahlakın kendi ahlakları olduğuna inandıklarını savunan bir anlayıştır.
Farklı kültürlerde farklı ahlaklılık standartlarının, pratiklerle inanç sistemlerinin varolduğunu, bütün bunların değer ve geçerliliklerinin kendilerine dışsal bir bakış açısı veya noktadan yargılanamayacağını, farklı kültürlerin değer sistemleri arasında mutlak bir mukayese edilemezlik bulunduğunu öne süren yaklaşım kültürel görelilik olarak tanımlanır (Cevizci, 2002: 644).
“Farklı kültürlerde geçerli ve birbirinden köklü farklılıklar gösteren ahlak standartlarının, pratiklerin ve inanç sistemlerinin, dışarıdan bir bakış açısıyla değerlerine ilişkin yargılanamayacakları görüşü”ne dayanan kültürel görelilik (Edgar-Sedgwick, 2007: 98), her kültürün kendi bağlamı içinde değerlendirilmesi gerektiğini önerir.
Her kültür kendi özelinde, özerkliğinde, özel şartları içinde anlam bulmaktadır. Kültürlerin yorumlanması ancak kendi anlam dünyasının ve bağlamlarının bilinmesine bağlıdır. Bu yüzden kültürel görelilik, kültür karşılaştırmalarından önce her kültürün kendi değer dünyasında anlaşılması gerektiğini savunmaktadır.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım