Karl Kautsky Kimdir?
Karl Kautsky (16 Ekim 1854, Bohemya – 17 Ekim 1938, Amsterdam), Alman Marksist, sosyal demokrasi kuramcısı ve lider.
Prag’da doğan ve Viyana’da felsefe ve tarih öğrenimi gören Kautsky, Avrupa işçi sınıfı hareketinin en önemli liderlerinden birisidir. Siyasi yaşamına Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nde başlayan Kautsky, zaman içinde Alman sosyal demokratları içinde sivrildi ve 1895’te Engels’in ölümüyle birlikte hareketin önde gelen “otorite”si durumuna geldi.
Bu dönem sosyal demokrat hareketi, burjuva reformizmine kaydırmaya çalışan Bernstein’a karşı duran ve işçi hareketinin bağımsız kimliğini savunan Kautsky, bir dizi başlıkta Rus Bolşevik devrimci hareketinde sivrilmeye başlayan Lenin’i etkiledi. Bu etki, yalnızca Sovyet Rusya’da değil, tarihsel anlamda tüm işçi hareketini derinden etkileyen “Ne Yapmalı” kitabında görüldü. Fakat Kautsky, Lenin’in aksine kapitalizmin emperyalist karakterini bu dönemde görmezden gelmiş, 1914’te Lenin’in büyük ihanet olarak adlandırdığı bir tercih yaparak, Alman burjuvazisinin savaş bütçesinden yana tavır almıştır.
1917 ekim devrimi başlangıçta destekleyen Kautsky, daha sonraları tek parti diktasının dünyadaki sosyalist işçi hareketinin önünü tıkayacağını, demokrasinin bütün olanaklarından, onu ortadan kaldırmadan faydalanmak gerektiğini belirtmiştir. 1919 yılında Kaustky, Sovyet rejimini incelediği “Proletarya diktatörlüğü” kitabını yayınlamıştır. Bu esere cevap olarak Lenin, Proletarya diktatörlüğü ve Dönek Kautsky adlı karşı görüşlerini ifade eden kitabını yayımlamıştır.
Kautsky, bolşevik rejimiyle ilintili olarak şunları söylemiştir:
İflas eden, bir Devlet’in (Çarlık imparatorluğu) mirasçısı olarak demokratik değil bir diktatörlük rejimi iktidara gelirse, daha da kötü bir konuma gelir, çünkü onun zorunlu sonucu iç savaştır. Dolayısıyla maddi kaynaklar, anarşi tarafından boşa arcanır. Sosyalist üretim yalnızca, yeni koşullar altında kapitalist üretimin imkânsız hale geldiği yerlerde, proletarya, sendikalar ve kent konseyleri aracılığıyla öz yönetim konusunda deneyim kazandıysa, yasama ve yürütmenin idare edilmesine katıldıysa ve çok sayıda entelektüel, kendi hizmetleriyle yeni yöntemleri desteklemeye hazırsa mümkündür. (Kautsky, Proletarya diktatörlüğü, sf:71-72)
Kautsky, Paris Komünü ile Sovyet Rejimini kıyaslamıştır. Marx ve Engels’in desteklediği Paris Komünü’nde genel oy hakkı ve basın özgürlüğü gibi demokratik hakların alınmadığını, fakat SSCBde işçi ve aydın sınıfın azlığından dolayı sosyalizmi ve en sonunda komunizmi gerçekleştirmenin bu demokratik hakların ortadan kaldırılmasına ve bununla beraber kendileri gibi düşünmeyen diye sosyalist fikirlerin partiden ve iktidardan dışlanacağına işaret etmiştir. SSCB’deki İşçi-köylü diktatörlüğünün Marx ve Engels’in görüşlerinin aksine tek parti ve tek adam diktasına gideceğine işaret etmiştir.
Kautsky, genel olarak demokratik devrimle yani evrimci bir tarzda aşama aşama sosyalizmin gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini, demokrasi dışı yöntemlerin, işçi ve emekçi kitleleri hazır olmadıkları ileri bir aşamaya geçirmesinin bir anda ihtilalle mümkün olamayacağını ifade etmiştir.
Grev, genel oy hakkı, sosyal güvenlik, sendikal mücadele, toplu sözleşme, özgür basın ve Avrupa’da parlementer rejime işçi ve emekçilerin katılmasının önemli kazanımlar olduğunu ifade etmiştir.