İzafi Bilgi Nedir? Mutlak Bilgi Nedir?
Henri Bergson’un 1910 tarihli kitabı “Yaratıcı Evrim” onun dirimselciliğini ya da yaşam teorisini araştırır.
Bergson bir şeyi gerçekten bilmenin -sadece onun hakkında bir şeyler bilmek değil onun gerçekte olduğu şeklini bilmek- mümkün olup olmadığını keşfetmek istemektedir. Filozof Immanuel Kant 1781’de “Saf Aklın Eleştirisi”ni yayımladığından beri pek çok filozof şeyleri oldukları gibi bilmenin mümkün olmadığını öne sürmüşlerdir. Bunun nedeni Kant’ın, şeylerin bizlere göre, sahip olduğumuz zihin türüne göre nasıl göreceli olabildiğini ama bizim kendimizin dışına çıkıp dünyanın aktüel “kendi içinde şeyler”inin mutlak görüşüne ulaşamayacağımızı göstermiş olmasıdır.
Ancak Bergson, Kant’la aynı fikirde değildir. O, iki tür bilgi olduğunu söyler: bir şeyi kendi belirli, özgün perspektifimizden bilmeyi içeren izafi bilgi ve şeyleri gerçekte oldukları gibi bilmek olan mutlak bilgi. Bergson bunlara farklı yöntemlerle, ilkine analiz veya akıl yoluyla ve ikincisine de sezgi yoluyla ulaşılabildiğine inanır. Bergson, Kant’ın hatasının bir nesnenin özgünlüğünü doğrudan bağlantıyla kavramaya olanak tanıyan sezgi yeteneğimizin önemini tam olarak fark etmemesi olarak görür.
Sezgilerimiz Bergson’un elan vital, yaşam gücü (dirimselcilik) adını verdiği ve yaşamın akışını uzaydan çok zamanla yorumlayan güçle bağlantılıdır. Bergson buna bir örnek de verir: Bir şehri tanımak istediğinizi varsayalım. Önce şehrin her yerinin, mümkün olan her açıdan fotoğraflarını alır ve daha sonra şehrin tümü hakkında bir fikir vermesi için bu resimleri bir araya getirirsiniz. Ancak bir hareketle öte yandan sokakları arşınlayarak ve dikkatinizi doğru yola vererek şehrin kendisi hakkında bilgi -gerçekteki şehrin doğrudan bilgisi- edinebilirsiniz. Bergson için bu doğrudan bilgi şehrin özünün bilgisidir. Peki ama sezgiyi nasıl yaşarız? Aslında bu, dünyayı açılıp yayılan zaman bakımından görme meselesidir. Şehirde yürürken kendi iç zamanımızın duygusuna sahibizdir ve aynı zamanda içinde yürüdüğümüz şehrin çeşitli açılıp yayılan zamanlarının iç duyusuna da sahibizdir. Bergson ancak bu zamanlar birbirinin üzerine bindiğinde hayatın kendisiyle doğrudan bir ilişki kurabileceğimize inanır.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı