George Berkeley’in Varlık Felsefesi Anlayışı
Çoğumuz, nesnelerin görülmediklerinde de var olmaya devam ettiğini düşünürüz; çünkü bu en basit açıklamadır. Yine çoğumuz, gözlemlediğimiz dünyanın orada bir yerde olduğuna inanırız. Dünya sadece zihinlerimizde var olmaz. İrlandalı filozof George Berkeley’e (1685-1753) göre, gözlemlenmeyen şeyler var olmayı sürdüremez. Şu an okuduğunuz metnin doğrudan farkında olan bir zihin yoksa bu metin de artık var olmayacaktır. Ekrana bakıyor olduğunuzda metni görebilir, okuyabilir, yorumlayabilirsiniz; ancak Berkeley’ye göre tüm bunlar, yalnızca deneyimlere sahip olduğunuz anlamına gelir; orada bir yerde bu deneyimlere neden olan bir şeyin var olduğu anlamına gelmez. Bu ekrandaki metin sadece sizin ve diğer insanların zihninizdeki düşüncelerin bir toplamıdır; bu metin, zihninizin dışında bir şey değildir.
Berkeley için bir dış dünya kavramı bütünüyle anlamsızdır. Bütün bu ifadeler sağduyuya aykırı görünür. Elbette etrafımız, onların farkında olalım ya da olmayalım, var olmayı sürdüren nesnelerle doludur. Fakat bu durum Berkeley için öyle değildir. Örneğin Berkeley’in çağdaşı olan filozof Samuel Johnson onun “Varolmak algılanmaktır” teorisini duyduğunda sokaktaki bir taşa ayağıyla vurur ve “İşte onu çürüttüm!” der. Ancak Berkeley’e göre taşın sertliğini ayağınızda hissetmek maddi nesnelerin varoluşunu değil, ancak sert bir taş düşüncesini ispatlayabilirdi; zira ona göre taş dediğimiz şey, uyandırdığı duyumlardan başka bir şey değildir.
Berkeley bazen bir idealist, bazen de bir immateryalist olarak tanımlanır. Onu idealist olarak tanımlananın nedeni, onun var olan her şeyin düşünceden ibaret olduğunu savunmasıydı; immateryalist olarak tanımlamak da maddi şeylerin fiziksel nesnelerin var olduğunu reddetmesinden kaynaklanır.
Deneyimlediğimiz ve düşündüğümüz her şey; sandalye, masa, 5 rakamı vesaire Berkeley’e göre yalnızca zihinlerimizde var olur. Bir nesne, sizin ya da diğer insanların sahip olduğu düşüncelerin toplamından ibarettir. Bunun ötesinde herhangi bir varoluşa sahip değildir.
Birileri onları görmezse veya duymazsa nesneler var olmayı bırakırlar; çünkü nesneler insanların sahip olduğu düşüncelerin dışında veya ötesinde bir şey değildir.
İlgili konu: Varolmak algılanmış olmaktır.
İyi de ben algılarken var olan nesneler, ben onları algılamadığım zaman yok mu oluyor? Yani nesneler bir var olup bir yok mu oluyor? Berkeley öyle düşünmüyordu. Ona göre düşüncelerimizin varoluşunun sürekliliğini, yani biz algılamazken de nesnelerin var olmasını, Tanrı’nın sağladığına inanıyordu. Tanrı dünyadaki şeyleri sürekli biçimde algılıyor, bu sayede onlar da var olmaya devam ediyordur.
Öyleyse tek sahip olduğumuz düşüncelerse ve onların ardında bir dünya yoksa o zaman gerçek nesnelerle görsel yanılsamalar arasındaki farkı nasıl açıklarız? Gerçek dediğimiz şeyin deneyimi ile bir yanılsamanın deneyimi arasındaki farkın ne olduğu sorusuna Berkeley, “gerçeklik”i deneyimlediğimizde düşüncelerimizin birbiriyle çelişmeyeceği cevabını veriyordu. Örneğin suyun içinde bir kürek görürseniz, kürek kırıkmış gibi görünebilir. Locke gibi bir realist için hakikat, küreğin gerçekte düz olduğu, sadece kırık göründüğüdür. Berkeley için ise kırık bir kürek düşüncesine sahibizdir ancak bu, suya uzanıp küreğe dokunacak olursak sahip olacağımız düşüncelerle çelişirdi. Suya uzandığımızda küreğin düz olduğunu hissedecektik.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı
Gayetde güzel ve anlaşılır yazmışsınız teşekkür ederim. Yazacağım makale için mükkemel bir kaynak.
yazdiklarinizin birebir aynisi felsefenin kisa tarihi isimli kitapta mevcut. cumleleriniz ve kelimeleriniz ayni ancak kaynakca ya da alinti olarak gostermemissiniz