Felsefe hakkında her şey…

Çocuklara ve kendimize söylemeyi bırakmamız gereken 3 büyük yalan…

03.09.2023
230
Çocuklara ve kendimize söylemeyi bırakmamız gereken 3 büyük yalan…

Ünlü Sosyal Psikolog Jonathan Haidt’e göre çocuklarımıza öğretilen üç büyük yanlış var: (1) “Seni öldürmeyen şey, zayıflatır”; (2) “Her zaman hislerine güven”; (3) “Yaşam iyi insanlarla kötü insanlar arasındaki bir savaştır.”

Yanlış bilgilerle yüklü bu gibi dogmaların ana babalar ve eğitim aracılığıyla pekiştirilmesi, gelecek nesillerin birbirine bağlı birçok parçadan oluşan bu dünyada ilerlemek için yeterince hazır olmamasına neden olmaktadır.

Haidt’e göre çocuklar oldukça esnektir, hepimiz yönlendirilebilir akıl yürütmeye ve yansıtma ön yargısına eğilimliyiz ve hepimiz grupçuluğa ve zıtları düşünmeye yatkınızdır. Bu bağlamda çocukları bu ilkelere göre yetiştirmeli ve eğitmeliyiz.

Yalan (1): Seni öldürmeyen şey, zayıflatır…

Bu ifade size bir yerden tanıdık gelebilir: “Seni öldürmeyen şey güçlendirir.” Ama bizim yalanımız, zayıflatmaktan bahsediyor.

Günümüzde ana babalar ve eğitimciler, kalıcı zihinsel etkiler bırakabileceği endişesiyle çocuklara herhangi bir “travma” yaşatmaktan çok fazla endişe duyuyorlar. Yaşanacak kötü bir olayın geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimleri tetikleyebileceği korkusu ve helikopter ebeveynlik gibi tutumlar çocukları her türlü fiziksel ya da duygusal potansiyel tehlike kaynağından koruma arzusunun yan ürünleri olarak ortaya çıkıyor.

Ana babaların ve eğitim sisteminin çocukları ve gençleri olumsuz deneyimlere karşı koruma arzusundaki bu yükseliş her ne kadar belirgin olursa olsun, bu durum çocukların ve gençlerin olumsuz deneyimler karşısında oldukça dirençli durabildiklerini gösteren birçok araştırmanın varlığını ortadan kaldırmıyor.

Çocuklar ve gençler kırılganlıktan çok anti-kırılgan bir yapıdalardır. Nasıl ki insan vücudundaki kemiklerin ve kasların güçlenmek ve güçlü kalmak için kullanılmaya ve zorlanmaya ihtiyacı varsa, nasıl ki bağışıklık sisteminin savunma kalkanını güçlendirmek için patojenlere maruz kalması gerekiyorsa çocukların ve gençlerin ruhlarının da dengeli ve sağlıklı kalması için, zorlanması gerekir.

Sosyal Psikolog Haidt bir röportajında şöyle konuşmuştur:

“Çocuklarımızı her şeye karşı koruyarak onları zayıf olmaya, daha kolay incinmeye, cesaretlerinin daha kolay kırılmasına doğru yönlendiriyoruz. Çocukları tatsızlıklardan, çatışmalardan, hakaretlerden, alaylardan, dışlanmalardan koruduğumuz zaman onların toplumsal psikolojilerinin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor ve hatta engelliyoruz. Koruyucu tutumumuz onların sosyal yeteneklerine ket vuruyor, güçlenmelerinin önüne geçiyor.”

emojiler, gülen yüzler, işaretler, smiley, smileys

Yalan (2): Her zaman hislerine güven…

Gençler duygularının peşinden gitmeye teşvik ediliyorlar. Onlara göre, eğer bir şeyden dolayı kendilerini kırılmış hissediyorlarsa o zaman kendilerine yönelik bir müdahale var demektir. Gençlerden bu duygularını sorgulamamaları isteniyor.

Bu bağlamda “kişisel gerçeklik” ve “edinilmiş tecrübe” gibi süslü ifadeler, duyguları gerçeklerle aynı düzeye getirmek için çok sık kullanılıyor. Ancak duygular ve gerçekler uzaktan yakından birbiriyle ilgili değildir. Duygular, insan aklına musallat olan yüzlerce bilişsel ön yargının etkisi altındadır. Öte yandan olgular ise gerçektir.

Gençlere her zaman ilk çıkarımlarını yeniden ele alarak sorgulamayı, kanıt aramayı ve dünyayı anlamlandırma biçimlerini geliştirmeyi öğretmemiz gerekmektedir.

Yalan (3): Yaşam iyi insanlarla kötü insanlar arasındaki bir savaştır…

Haidt’e göre en kötü, en tehlikeli ve en kasvetli olan son büyük yalan, hayatın iyi insanlar ile kötü insanlar arasındaki bir savaş olduğudur. Bu gerçek dışı anlayış, insanlığın kabileciliğe olan kökleşmiş eğiliminden beslenmektedir.

Haidt insanların küçük gruplarla mücadele içinde olan başkaca küçük grupların içinde evrimleştiğini ve insan doğasının bu gruplar arasındaki çatışma ve hatta kabile savaşları için uygun olduğunu savunmuştur.

Eğitimciler ve eğitim alanlar insanları çeşitli aidiyetlerine göre ayrıştırdıklarında, onların eylemlerinin ve fikirlerinin tamamen bu aidiyetler üzerinden şekillendiği fikrini öne çıkardıklarında, insanların grinin çeşitli tonlarında farklılaşmış bireyler yerine siyah ya da beyaz otomatlar hâlini aldığı fikri güç kazanmakta.

İnsanları çevrelerinde bulunan diğer bireyleri iyi ve kötü olarak görmeleri yönünde ne kadar desteklersek herkesi kapsayacak ve çeşitlilik sağlayacak bir ortam yaratmak da o kadar zorlaşacaktır.

Eğer her türlü değişimle başa çıkabilecek, temelde oldukça güvenli ama yine de rahatsızlık verici bir muhtevayla dolu bir dünyada ayakta kalabilecek bir nesil yetiştirmek istiyorsak eğitim uygulamalarımızı yukarıda saydığımız bu üç psikolojik ilkeyle uyumlu hâle getirmemiz gerekmektedir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Ross Pomeroy’un “3 great untruths to stop telling kids — and ourselves” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Kaynak Metnin Yazarı: Ross Pomeroy, RealClearScience’ın editörüdür

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...