Bonaventura (Giovanni Fidenza)’nın Ahlak Felsefesi
Bonaventura için en temel sorulardan bir tanesi, insanın Tanrı’nın yardımı olmaksızın iyi bir davranış sergileyip sergileyemeyeceğidir.
Bonaventura için, elbette iyi bir davranış sergilemenin en doğrudan yolu iradenin iyi olana yönelimidir. Ne var ki irade, tıpkı aklımızın bilginin hakikatini elde etmek konusunda kararsız olması gibi, erdemin elde edilmesi konusunda zayıf bir karakter sergiler. Bu zayıflığın açılması için, hakikati bilmek için ihtiyaç duyduğumuz akılsal aydınlanma gibi, ahlaki bir aydınlanmaya ihtiyaç duyarız (Maurer, 1982: 151).
Ahlaki yargılarımızın kaynağı pratik aklımızdır. Ahlaki bir şekilde eylemde bulunmak için, “basiret” gibi bir erdemin rehberliğinde pratik yargılar üretmemiz gerekir. Dolayısıyla, basiret bütün ahlaki eylemlerimizin oluşturduğu ahlaki yaşantımızın merkezinde yer almaktadır. Bonaventura, Ortaçağda geleneksel olarak kabul görmüş olan dört erdemden söz etmektedir: basiret, adalet, metanet ve itidal. Bu erdemlerin bizim hayatımızda olumlu işler gerçekleştirmemiz için etkin olması zorunludur.
Bu etkinlik ancak ruhumuzun ilahi erdemler aracılığıyla aydınlanmasına bağlıdır. İlahi aydınlanmayı sağlayacak ilahi erdemler dört tanedir: en yüksek dürüstlük (adalet), varlığın durağanlığı (metanet), pratik bilgelik (basiret ve saflık (itidal). Bu dört erdem aracılığıyla Tanrı’nın insani ruhu güçlendirdiğini söylememiz mümkündür (Maurer, 1982: 151). Bu şekilde insan iyi bir yaşam için gerekli oluşumu gerçekleştirebilir ve iradesiyle mutluluğu kendisine vazgeçilmez bir araç olarak koyar. İrade, Bonaventura’ya göre, ruhun herhangi bir nesneye yönelik istek veya akılsal duygulanımıdır. Hedefini herhangi bir dışsal etki olmadan gerçekleştiren irade sayesinde insan diğer canlılar arasında en şerefli yere sahip olur (Aspell, 1999: 130).
Bonaventura’ya göre ahlakın konusu mutluluktur. Mutluluk usla donatılmış her ruhun değişmez yazgısıdır. Ruh ölümsüz olduğundan mutluluğun tadına varmıştır. Ölümlü olan bir varlıkta böyle bir özellik bulunamaz, insan gövdesi ölümlüdür, ona değer kazandıran ruh ölümsüzdür. Öte yandan, insan bütün eylemlerinden dolayı, Tanrı katında sorumludur. İyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğün karşılığı ceza olacaktır.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı