Felsefe hakkında her şey…

Baltacıoğlu’nun sanat anlayışı

02.01.2023
442
Baltacıoğlu’nun sanat anlayışı

Düşünür, sosyolog, eğitim bilimci olduğu kadar sanatçı da olan Baltacıoğlu, sanatın hemen hemen her dalı ile uğraşmış; roman, piyes, sahne eserleri kaleme almıştır. Baltacıoğlu, yaşamı boyunca uğraş verdiği alanların hem teorisi ve hem de pratiği ile uğraşmıştır. Bu yanı ile Baltacıoğlu, düşüncelerini gerçek yaşamda uygulamaya koyan gerçek bir eylem insanıdır. Baltacıoğlu, sanat serüvenini şöyle özetler:

“Ben çocukluğumdan beri plastik sanatlarla uğraşırım. Hattatlık, resim, dekor benim yaşayışımda, kafamın yoğruluşunda rolü olan plastik sanat kollarıdır. Ayrıca, sosyoloji, psikoloji, estetik bilimleri ile uğraşmam beni Türk plastik sanatları, bu sanatların oluşu, değer anlayışı üzerinde durdurmuştur” (Baltacıoğlu, 1971: 4).

Sanata, “sanat toplum içindir” tezi ile yaklaşan Baltacıoğlu, sanatın kökeninde toplumun bulunduğunu belirtir. Sanat toplumdan kaynaklandığı ve toplum için üretildiğine göre, sanatçının görüşü de halkın tümünün görüşünden ayrılamaz. Sanat eserleri de din, ahlak, iktisat gibi bütün sosyal olaylarla temel bir ilişki içerisindedir. Sanat eserinin olabilmesi için seyirci, okuyucu, dinleyici bir grubun olması lazımdır. Sanatçı icat eder ama kendisi için değil (Baltacıoğlu, 1931: 15-26). Baltacıoğlu’na göre bugünkü sanatı anlamak için toplumu tanımak gerekir. Çünkü bugünkü sanat toplumun eseridir. Sanat, çağdaş sanat eserlerine değer veren, teknik veren bu toplumun sosyal deneyimleridir (Baltacıoğlu, 1931, s. 53).

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, diğer konularda olduğu gibi, sanat ve edebiyat konularında da, temel tez olarak, kültür yanı ile Türk’e doğru, teknik yanı ile Batı’ya doğru tezinden hareket etmektedir.

Baltacıoğlu, müzik konusunda alaturkacı ve alafrangacı anlayışa katılmadığını belirterek şöyle bir tanım yapar: Millî müziğin tekniği Avrupai, ruhu halk müziğidir. Yani teknik bakımdan modern, melodi bakımından millî olmalıdır. Böylece millî müziğin karakterleri de hem Avrupalı hem de Türk olacak; Batı tekniğine göre armonize edilen melodilerden millî müzik doğacaktır.

Baltacıoğlu’nun ilgi duyduğu sanat dallarından biri de tiyatrodur. Tiyatro yalnız millî kişiliğin değil, bütün insanın, insanda bütünün tapınağıdır. Resim, müzik, mimari, edebiyat insanlığın yalnız bir parçasıdır. Oysa tiyatro gerçeğin bütünlüğünü taklit eden tek sanattır. Tiyatro; edebiyat, inşaat, müzik, dans, resim, mimarlık, dekor, ışık sanatlarının birleşmesinden meydana gelen sentetik bir sanattır. Batı tekniğinden ve Avrupa tiyatrosunun kurallarından yararlanan; kendi geleneğine dayanan tiyatromuz yeni teknikle birleşince, Avrupa tiyatrosu gibi hem modern ve hem de Türk olacaktır. Türkler kendi tiyatro geleneklerine dayanıp yeniyi aradıklarında millî tiyatroyu bulacaklardır.

Baltacıoğlu’na göre, müzik ve tiyatro konularında olduğu gibi edebiyat konusunda da halka inilmeli ve halk edebiyatının eserlerinden millî edebiyatı oluşturmak adına yararlanılması gerektiğini belirtir. Edebiyatın halka hizmetten başka bir ödevi yoktur. Halka hizmet etmeyen bir edebiyat mutlaka soysuzlaşır.

Baltacıoğlu, ulusal müzik, ulusal tiyatro, ulusal edebiyat, ulusal mimari, ulusal dans gibi geleneklere ve ulusallığa dayalı resim, dekor, şehircilik, heykel, moda oluşturma yönünde görüşler öne sürmektedir. Ona göre, vicdan kaynaklı olan her şey Türk’e doğru, akıl kaynaklı olan her şey Batı’ya doğru olmalıdır. Kısaca, Baltacıoğlu, sanatta Batı tekniğini, toplumsallığı ve kültürü esas almakta, her sanat dalını yaratılmak istenilen modern ulusal değerlerle bütünleştirmeye çalışmaktadır.

Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s.  58-59, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...