Felsefe hakkında her şey…

Atıf Kuramı Nedir? Yükleme Teorisi

24.11.2019
13.174
Atıf Kuramı Nedir? Yükleme Teorisi

Atıf kuramı; insanların, davranışların nedenleri hakkında nasıl karar verdikleri sorusuna yanıt arayan kuramdır. Atıf kuramı ayrıca “yükleme teorisi” olarak da bilinmektedir. Sosyal psikolojide atıf kuramının temel meselesi insanların kendi ve başkalarının davranışlarını hangi nedenlere atfettiklerini anlamak ve açıklamaktır.

Bir iş görüşmesi yaptığınızı ve görüşmenin kötü gittiğini ve sonuçta da işe alınmadığının farz edin. Bunu kendinize, aile ve arkadaşlarınıza nasıl açıklarsınız? İş görüşmesindeki kötü performansınızın nedenini nelere atfederdiniz? O gün kötü gününüzde miydiniz? Sizinle görüşme yapan kişiyi çok itici ve saldırgan mı buldunuz? Bunlar ve pek çok olası başka nedenleri gözden geçirip yaşadığınız olayı anlamlandırmak istersiniz.

Ya da yolda giderken birinin aniden yere yığıldığını gördünüz. Epilepsi krizi ya da kalp krizi mi geçiriyor? Duruşuna, giysilerine vb. bakıp bir karara varmaya çalışırsınız. Örneğin eğer kılıksız ise ve alkol kokuyorsa büyük olasılıkla bu kişinin sarhoş olduğuna karar verirsiniz. Ya da başka ipuçlarına dayanarak kişinin kalp krizi geçirmekte olduğuna hükmedebilirsiniz. Eğer sarhoş olduğunu düşündüyseniz yardım etmeye daha az istekli olabilirsiniz.

Günlük yaşamda hepimiz, Heider’in deyimiyle “naif bilim insanları” gibi davranıp kendimizin ve başkalarının davranışlarının nedenlerini anlamaya çalışırız. Çünkü yaptığımız atıflar çeşitli sosyal durumlardaki belirsizliği azaltmaya hizmet eder. Böylelikle sosyal dünyadaki pek çok etkileşimi atıflar temelinde tahmin ve kontrol etmeye çalışırız (Pennington, 1996: 127128).

ATIF KURAMI NEDİR?

Atıf kuramının öncüsü Fritz Heider’dir.

Heider’a göre kendimizin ve başkalarının davranışlarını temel olarak iki şekilde açıklarız: Davranışın nedenini, davranışı yapanın kişiliğine, arzu ya da ihtiyaçlarına atfederiz.

Bu atıflara kişisel atıflar ya da içsel atıflar denir. İçsel atıf, davranışı bireyin kişiliği, arzuları ya da ihtiyaçları ile açıklamaktır. İkinci olarak da davranışı, ortamdaki birtakım faktörlerle algılarız. Bu atıflara da durumsal ya da dışsal atıflar denir. Dışsal atıf, davranışın bireyin dışındaki çevresel koşullarla açıklanmasıdır.

Heider, bir davranışın hem içsel faktörlere hem de dışsal faktörlere atfedilemeyeceğini, söz konusu bir davranışta bu faktörlerden sadece birine atıf yaptığımızı ileri sürmektedir.

Diğer yandan Harold Kelley davranışın nedenlerini belirlemek için üç tür bilgiye başvurduğumuzu ileri sürmektedir. Bir ustabaşının işçisine mesai sonrası onunla görüşmek istediğini farz edin. Bu işçi mesai bitimine kadar ustabaşının onunla neden konuşmak istediğini kendine açıklamaya çalışacaktır.

Kelley’e göre, işçi, ustabaşının kendisiyle görüşme isteğini üç soru sorarak açıklamaya çalışır.

Birincisi, ustabaşının görüşme talebi ne kadar belirgin? Yani ustabaşı diğer işçilerle de böyle mesai sonrası konuşur mu? Eğer konuşuyorsa, bu davranışın belirginliği yüksek, konuşmuyorsa belirginlik düşük demektir. Eğer belirginlik düşük ise, bu işçiyi kişisel olarak ilgilendiren bir mesele demektir.

İkinci soru, ustabaşının bu davranışı ne kadar tutarlı? Ustabaşı bu tür görüşmeleri sık sık yapar mı yoksa böyle bir görüşme talebi ilk kez mi oluyor? Bu davranış sıksa tutarlılık yüksek, sık olmuyorsa düşüktür. Tutarlılık yüksek olduğunda konuşma talebinin amacı daha kolay tahmin edilebilir. Ama tutarlılık düşükse, işçi o gün ya da son zamanlarda olağan dışı bir olay olup olmadığım düşünmek durumunda kalır.

Üçüncü soru ustabaşının bu işçiyle konuşma talebi ne kadar yaygın? Burada işçi, ustabaşını diğer ustabaşılarla karşılaştım. Diğer ustabaşılar da mesai sonrası görüşme yaparlar mı, yoksa sadece bu ustabaşı mı bunu yapıyor? Eğer diğerleri de aynı davranışı yapıyorsa, bu davranışın yaygınlığı yüksektir. Diğerleri yapmıyor, sadece bu ustabaşı yapıyorsa davranışın yaygınlığı düşüktür.

Eğer yaygınlık yüksekse, bu davranış dışsal nedenlere atfedilebilir. Eğer yaygınlık düşükse, bu davranış kişisel nedenlere atfedilir. Özet olarak, bu üç soruya verdiği cevaplara bağlı olarak, örneğimizdeki işçi ya o gününü gayet iyi geçirecek ya da mesai saatinin sonunu endişeli bir biçimde bekleyecektir (Morris, 2002).

Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...