Yaşam Nedir, Ne Demektir?
Protein özdeğinin varlık biçimi… Yaşam, temelde bir hareketlilik olduğundan tüm evren yaşamlıdır (canlıdır N.). Protein özdeğinin bitkisel ve hayvansal varlıklarda özümleme, büyüme ve üreme özellikleriyle beliren yaşam biçimi, evrensel yaşamın özgül bir biçimidir. Evrensel devimin üç temel biçimi vardır; inorganik devim, organik (yaşamsal) devim, toplumsal devim.
Tepki gösterme özelliği, çevreyle özdek alışverişinin, eş deyişle yaşamın en gerekli koşuludur. Canlı örgenlik, çevresinin etkilerine aktif tepki gösterir, bunu yaparken de yeniden kazanmak zorunda olduğu bir enerji harcar. İşte ilkel protein özdeği, eş deyişle protoplazma, çevresinden bu enerjiyi alma yeteneğini edinmekle yaşamaya başlamıştır. canlı örgenlik böylelikle büyümüş ve çoğalmıştır. En yalın ve ilkel canlı örgenliklerde bile bulunan duyarlık, giderek gelişmiş ve yeni örgenler oluşturarak en yetkin biçimine insan varlığında ulaşmıştır. Yüksek sinir etkinliği ve ruhsal etkinlik sadece insana özgüdür (ruhsal=psikolojik etkinlik hayvanlarda var N.).
Engels şöyle der:’’Yaşam, proteinli cisimlerin varlık biçimidir. Proteinli cisimlerin temel öğesini meydana getiren şey, doğal çevreyle aralarındaki sürekli ve karşılıklı özdek alışverişidir’’.
Çağdaş bilimsel bulgularla ilkece doğrulanan Engels’in tanımında belirtildiği gibi, proteinler yaşamın özdeksel temelidirler. proteinler özdeksel gelişmenin karmaşık bir ürünüdür. Özellikle mayalanma dizgeleri olarak, canlı örgenliğin tüm yaşamsal etkinliklerine temellik eden metabolizmayı gerçekleştirirler. Metabolizma (değiştirme ve dönüştürme) olayı, sadece canlı özdeğe özgüdür ve onu cansız özdekten ayırır. Bu değiştirme ve dönüştürme işlemi çelişkili bir süreçtir, hem özümler hem de ayrıştırır. Bir yandan besinsel özdekler canlı dokulara dönüştürülürken, öbür yandan canlı dokular özdeklere dönüştürülür. Yaşam bu özdek alışverişinin ürünüdür. Kendilerini çevreleyen doğayla yaptıkları bu özdek alışverişi, albüminoid özdeğin yaşam biçimindeki varlık tarzıdır. Yaşam, bu alışverişle, her an kendisini yok edip yenileyerek varolur.
Metafizik ve idealist öğretiler yaşamı mitolojik inançlardan pek de farklı olmayan çeşitli varsayımlarla doğaüstü güçlere bağlarlar. Örneğin dirimselcilik öğretisi, yaşamın kaynağı olarak ne idiği belirsiz dirimsel ilkeler ileri sürer. Bu ilkeler, bizzat kendileri tarafından bilinmez güç olarak tanımlanır. Dirimsel güç, ne türlü bir ad altında ileri sürülürse sürülsün, daima özdeksel olmayan bir yapıdadır. Dinsel metafizik, yaşamı tanrının yarattığını varsayar. Tüm metafizik ve idealizmde ‘’tanrının yarattığını gene tanrı geri alır’’ dogması egemendir. Bu yüzden intihar, çocuk düşürme, aldırma, acı çeken ve ölecek bir hastanın hekimlikçe öldürülmesi (ötenazi) hem günah hem de suçtur.