Felsefe hakkında her şey…

Yalnızlık insan beynine kendi imzasını atıyor…

12.09.2023
297
Yalnızlık insan beynine kendi imzasını atıyor…

Bilim insanları yalnızlığı “sosyal yalıtılmışlığa bağlı öznel kavrayış” ya da “kişinin ulaşmak istediği sosyal ilişki düzeyi ile deneyimlediği sosyal ilişki düzeyinin birbirinden farklı olması” olarak tanımlamıştır.

McGill Üniversitesinden Dr. R. Nathan Spreng ve arkadaşları tarafından yapılan önemli bir bilimsel araştırmada yalnız insanların beyin fonksiyonları taranmış ve yalnızlığın beynin imgelem, bellek ve hayal kurmayla ilgili bölgelerinde değişikliklere neden olduğu ortaya çıkarılmıştır. 1

Kırk binden fazla denek üzerinde yapılan bu çalışma, yalnız insanların beyin taramalarında kendilerine özgü imzalar bulunduğunu göstermiştir. Buna göre yalnızlık, gri maddenin hacmi ile varsayılan mod ağında [default mode network (DMN)] görülen değişimlerle bağlantılıdır.

Beynin varsayılan mod ağı, beyin dinlenirken dahi aktif olan bir bölümdür. Burada imgelem, bellek, gelecek planlaması ve hayal kurmayla ilgili etkinlikler izlenmektedir. DMN’nin hayatta kalmamızda önemli bir rol oynadığı, bir benlik duygusu oluşturmamıza ve kendimizi çevremizdeki dünyadan farklılaştırmamıza yardımcı olduğu varsayılmıştır. Psikiyatrist Matthew Brown bu alanı “sana sen olduğunu hatırlatan kısım” diye tanımlamıştır. Fakat aşırı aktif bir DMN’nin alzheimer, otizm, şizofreni, depresyon, kronik ağrı, travma sonrası stres bozukluğu ve anksiyete gibi birçok psikolojik bozuklukla ilgili olduğu düşünülmektedir. Yalnızlığın daha aktif bir hâle getirdiği DMN işte burada, ciddi sorunlara neden olabilmektedir.

İnsanlar arası iletişim ağları ne kadar ilerleme gösterirse göstersin, yapılan çalışmalar yalnızlık oranlarının günbegün arttığını ve insanların birbirleriyle olan sosyal bağlarının giderek zayıfladığını göstermektedir. Yakın zamanda yayımlanan bir çalışma ise yalnız insanların beyinlerinde açıkça gözlemlenebilen kendine özgü bir imzayı keşfetmiş ve sosyal izolasyonun beynin hafıza ve hayal gücünü barındıran bölgelerinde değişikliklere yol açtığını ortaya koymuştur.

İlgili konu: İklim değişikliği aynı zamanda bir yalnızlaşma krizidir

Bahsi geçen çalışmanın bulguları yaşları 40 ila 69 arasında değişen yaklaşık 40 bin denekten elde edilen geniş bir bilgi havuzuna dayanmaktadır. Bu bilgiler, İngiltere’nin sağlık bilimcilere uluslararası alanda açık erişim sunduğu bir sağlık veri tabanı olan Biobank’tan alınmıştır. Böylece araştırmacılar MRI verilerinin yanı sıra genetik ve psikolojik değerlendirme sonuçlarına da erişebilmişlerdir.

Bilim insanları, kendilerini yalnız hissettiklerini ifade eden deneklerle kendilerini yalnız olarak görmeyen deneklerin MRI verilerini karşılaştırmış ve bu ikisi arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu keşfetmişlerdir. Bu farklılıkların, beynin anıların yanı sıra sosyal biliş ve imgelemden sorumlu bölgesi olan varsayılan ağ etrafında çevrelendiği gözlemlenmiştir. Beynin bu bölgesi geçmişe yöneldiğimizde, gelecek hakkında düşündüğümüzde ya da “farklı bir şimdiki zaman” hayali kurduğumuzda kullanılan alandır.

Yalnız insanların varsayılan ağlarının birbirine daha güçlü bağlarla bağlandığı ve bu insanların beynin ilgili bölgesinde şaşırtıcı biçimde daha fazla gri madde hacmine sahip olduğu belirlenmiştir. Yalnız insanların hipokampustan varsayılan ağa sinyal iletmekle görevli forniks yapılarında da diğerlerine oranla daha fazla değişim meydana geldiği gözlemlenmiştir.

yalnızlık, yalnız insan, yalnız adam, yalnız erkek

Yalnızlık, özellikle ilerleyen yaşlarda daha erken bunamaya neden olabilmektedir.

Peki kendini yalnız hisseden ve yalnız hissetmeyen insanlar arasındaki bu farkların nedeni nedir?

Bilim insanları bu soruya verilecek cevabın varsayılan ağın işlevinde saklı olduğunu düşünmüşlerdir. Araştırmacılar, yalnız insanların yalnızlıkla başa çıkabilmek için hayal güçlerini, anılarını ve umutlarını daha fazla işe koştuklarını ifade etmişlerdir.

Bahsi geçen araştırmanın başındaki isim olan ve Kanada’daki McGill Üniversitesine bağlı The Neuro’da (Montreal Nöroloji Enstitüsü-Hastanesi) çalışan Dr. Nathan Spreng, elde ettikleri ilgi çekici verilerin temelinde yalnız insanların “iç dünyalarını” diğerlerine oranla daha aktif kullanmalarının yattığını belirterek şöyle konuşmuştur:

“Arzu ettikleri sosyal yaşantıya kavuşamayan yalnız bireyler, geçmişte deneyimledikleri hoş anları anımsatacak veya yeniden canlandıracak içsel yönlendirilmiş düşünmeye meylederler. Bu bilişsel beceriye beynin varsayılan ağının aracılık ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla kendi üzerine düşünmeye ve geçmişin yeniden canlandırılan hoş anılarına dönük bu keskin yönelim, varsayılan ağın bellek temelli işlevlerinin devreye girmesini sağlamaktadır.” 2

Yalnızların sayısı arttıkça yalnızlığın sağlık üzerindeki etkileri de o denli şiddetlenmektedir. Özellikle ileri yaşlardaki insanlar üzerinde yapılan çalışmalar, yalnızlığın bunama riskini önemli ölçüde artırdığını ve bilişsel sorunlarla doğrudan bağlantılı olduğunu göstermiştir. 3

İnsanın evrimi, bireyler arası iş birliğini geliştirmeye yönelik olarak uygulanan bir seçilimle şekillenmiştir. Sosyal etkileşimler insanın hayatta kalması ve kendini gerçekleştirmesi için son derece önemlidir. İnsandaki kendi dışındaki diğer bireylere karşı yoğun gereksinim duyma yönelimi, insanın “ultra-sosyal hayvan” olarak sıfatlandırılmasına yol açmıştır.

Sonuç olarak yaşam içinde yeterli sosyal etkileşimin sağlanamaması hem önemli fizyolojik sorunlara hem de ciddi psikolojik sonuçlara neden olabilmektedir.

Bu bağlamda, bilim insanları, yalnızlık üzerine yapılan araştırmaların yalnızlığın daha kapsamlı bir fotoğrafını çekeceğini ve böylece yalnızlıkla başa çıkmak hususunda bizlere yardımcı olabileceğini ifade etmektelerdir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Paul Ratner’in “Loneliness is wired into the human brain. Here’s what it looks like.” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Kaynak Metnin Yazarı: Paul Ratner yazar, yapımcı ve eğitmendir.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

KAYNAKÇA

  1. Spreng, R.N., Dimas, E., Mwilambwe-Tshilobo, L., Dagher, A., Koellinger, P., Nave, G. ve arkadaşları (2020). “The default network of the human brain is associated with perceived social isolation”, Nat Commun, Sayı 11, 6393. DOI:10.1038/s41467-020-20039-w
  2. Scientists show what loneliness looks like in the brain
  3. Kuiper, J.S., Zuidersma, M., Voshaar, R.C.O., Zuidema, S.U., van den Heuvel, E.R. ve arkadaşları (2015). “Social relationships and risk of dementia: A systematic review and meta-analysis of longitudinal cohort studies”, Ageing Research Reviews, Sayı 22, s. 39-57. DOI:10.1016/j.arr.2015.04.006
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...