Felsefe hakkında her şey…

Türk toplumunun kalkınma sorunu

09.01.2023
371

Günümüz Türk sosyolojisinin önündeki önemli sorunlardan bir diğeri kalkınma sorunudur. Gerçekte bir toplumun iktisadi açıdan güçlü olması, çeşitli tarihî olayların bir sonucudur. Hiçbir toplum olayının mekanik bir gelişme sonucu ve sırası geldiği için oluşmadığını hatırlayarak bir toplumun iktisadi açıdan güçlü olmasını da tarihî gelişmelerin bir ürünü olarak değerlendirmemiz kaçınılmazdır.

Günümüzde Türk toplumu çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Türk sosyolojisinin konusu da bu sorunlardır, bu sorunların büyük çoğunluğu diğer toplumlarla olan ilişkilerde belirlenmektedir. Dolayısıyla Batıcılaşma girişimleri beraberinde az gelişmişlik durumunu ortaya çıkarmış, Batı’yı tanıtma görevini üzerine alan sosyoloji için de kalkınma sorunu, toplumumuz önündeki çözüm getirilmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Batı’da sosyolojinin kuruluşu ve ortaya çıkış koşulları, Batı’nın elde etmiş olduğu dünya egemenliğinin özelliklerini, Batı toplumlarının kendini temelden sarsan sorunların neler olduğunu ve Batı düşünce dünyasının olaylara bakış açısının özellikleri Türk sosyolojisi tarafından öncelikle ele alınacak konulardır.

Nitekim Sezer’e göre; Türk sosyolojisi’nin en önemli başlığını yöntem konusu oluşturmaktadır. Yöntem konusu, sosyolojinin ele aldığı konuları diğer bilimlerden farklı ele alış tarzını içermektedir. Sosyolojinin bu farklı ele alış tarzı, araştırma alanı birçok bilimsel disiplinle çakışmasına rağmen bağımsız bir bilim kimliği kazanmasına yol açmıştır (Sezer, 1985:27).

Türkiye’de sosyoloji Batı’dan aktarma bir bilimdir ancak tarihimizden bilgi edinmek, tarihimizden gerekli sonuç ve dersleri çıkarmak Türk sosyolojisi açısından kendi kimliğini kazanmanın bir gereğidir.

Türk sosyolojisi toplum sorunlarının karşılıklarını Batı sosyolojisinde bulduğuna inanmış ve bunun sonucunda her türlü bilgiyi Batı’dan aktarma yoluna gitmiştir. Ancak, belirtilmelidir ki Batı’dan aktarmacılık yalnızca sosyolojiye ait bir özellik değildir. Türk sosyolojisi Batıcılaşma çabalarında yüklenmiş olduğu yol göstericilik çabası yanında asıl önemini toplum olarak yeni bir kimlik kazanma çabalarında ön saflarda yer almıştır. Bu çaba bize göstermektedir ki ne kadar aktarmacı gözükürse gözüksün Türk sosyolojisi, toplum sorunlarından uzak değildir (Sezer, 1985:89).

Sonuç itibarıyla sosyolojiyi tüm yönleriyle Batı’dan aktaran Türk sosyolojisi, ayrı bir kimlik ve kişilik oluşturma çabasında öncelikle Türkçülük ve laiklik konularını sosyolojik bir perspektifte ele alarak günümüzde de etkili olan toplumsal sorunları açıklamak ve anlamlandırmak zorundadır.

Baykan Sezer 1939 yılında göz doktoru bir baba ve ilkokul öğretmeni bir annenin ikinci çocuğu olarak Malatya’da dünyaya gelmiştir. Lise eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamlamış, daha sonra Fransa’da bulunmuştur. Fransa’da bulunduğu yıllarda Cezayir Bağımsızlık Savaşına tanıklık eden Sezer’in Doğu toplumlarıyla ilgili görüşleri bu süreçte şekillenmiştir.

Türkiye’ye döndüğünde, Kemal Tahir aracılığıyla Cahit Tanyol ile tanışma fırsatı bulmuş, kitap okuyarak para kazanabileceği asistanlığa Cahit Tanyol’un teklifi üzerine İstanbul Üniversitesinde başlamış, emekliliği gelince bölüm başkanlığı görevini bırakmıştır. Baykan Sezer, verdiği önemli eserler yanında, en önemli mirasını Baykan Sezer ekolüyle bırakmıştır. 2002 yılında aramızdan ayrılan Sezer’in en önemli eserleri arasında Sosyoloji’nin Ana Sorunları, Sosyoloji’de Yöntem Tartışmaları, Sosyoloji’nin Ana Konuları sayılabilir.

Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s.  157-161, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...