Felsefe hakkında her şey…

Schelling’in Nesnel İdealizmi

11.05.2020
2.523

Nesnel ve öznel olanın akılsallık temelinde özdeşliği, fakat mutlak olanın ayrımsız özdeşliğin bilinemezliğine feda edilmesi, önemli bir diğer Alman İdealisti olan Schelling’i mistisizm ve dinin birincil değeri fikrine yöneltir. Schelling’in Felsefesi bu bağlamda ikili bir adlandırmaya tabi tutulur; nesnel idealizm ve özdeşlik felsefesi.

Schelling’in Felsefesi nesnel idealizm olarak adlandırılabilir, çünkü Schelling Fichte’den farklı olarak doğayı ve doğal varoluşu önemser ve daha çok ciddiye alır. Schelling Doğa Felsefesi’nde nesnellikten hareketle öznelliği, mekânik gerçeklikten hareketle organik ve tinsel gerçekliği temellendirmeye ve anlaşılır kılmaya çalışır.

Transendental İdealizm Sistemi adlı yapıtında ise öznellikten, benden hareketle nesnelliğe ve ben-olmayana gitmekte, bir bakıma Fichte’nin kendi felsefesinde yaptığını farklı bir düzlemde yenilemektedir. Schelling için doğa tinin kendini gerçekleştirme zeminidir. Doğa görülür tindir. Tin görülmez doğadır. Doğa tinin uykusudur.

İnsanın bilgisi bu anlamda doğanın kendisine dair bilgisidir. Doğada uyuklayan, bilinçsiz bir dışsallık formunda varolan akılsal ve ideal yapı insanın varlığıyla bilinçli bir akılsallık ve idealizme dönüşür. Schellling’de tinsellik akılsal ve ideal olana işaret eder. İnsanın doğada hüküm süren akılsal yasallık ve işleyişin bilincine varması, aynı zamanda insanın bilgilenme ya da bilgi edinme sürecidir.

Bu bağlamda Schelling’in nesnel idealizmi açısından doğadaki nesnelliğin bilinçsiz bir ideal ve ussal yapısı olduğunu varsaymadan, düşünmenin, bilimsel bir araştırma ve deneyimde bulunmanın bir anlamı yoktur. Akılsal bir yapı ve öz taşımayan bir şeyi aklımızla kavramaya çalışmak, beyhude ve yararsız bir çaba olacaktır. Akılsal ve ideal varoluş hem öznellik ve hem de nesnellik bağlamında söz konusudur.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...