Felsefe hakkında her şey…

Robotların ve yapay zekânın günlük hayatımızdaki etkileri zamanla artıyor ve robotlar arkadaş, yardımcı, iş birlikçi ve sosyal birer aktör olabilir…

01.05.2024
Robotların ve yapay zekânın günlük hayatımızdaki etkileri zamanla artıyor ve robotlar arkadaş, yardımcı, iş birlikçi ve sosyal birer aktör olabilir…

1990’ların ortalarında Stanford Üniversitesinde bilgisayarlar hakkındaki düşüncelerimizi kökten değiştirecek bir araştırma yürütüldü. Bu çalışmada başvurulan Medya Denklemi deneyleri gayet yalındı: Katılımcılardan, birkaç dakika boyunca bir bilgisayarla etkileşimde bulunmaları, ardından da bu etkileşim hakkında geri bildirim sunmaları isteniyordu. 1

Katılımcılar bu geri bildirimi ya az önce üzerinde çalıştıkları bilgisayarda (No. 1) ya da odanın diğer ucundaki başka bir bilgisayarda (No. 2) veriyorlardı. Çalışma, 2 numaralı bilgisayarda yanıt veren katılımcıların 1 numaralı bilgisayarı, üzerinde çalıştıkları aynı makinede yanıt verenlere kıyasla çok daha fazla eleştirdiklerini ortaya koymuştur.

1 numaralı bilgisayarda yanıt veren kişiler, bilgisayarın yüzüne karşı sanki onun duygularını incitmek istemiyor gibi davranmışlardır; ancak aynı bilgisayarın arkasından konuşmaktan çekinmemişlerdir. Bu fenomen sosyal katılımcılar olarak bilgisayarlar (CASA) paradigması olarak ünlenmeye başladı; çünkü insanların kendilerini belli belirsiz de olsa sosyal olarak sunan teknolojiye sosyal olarak yanıt vermek için doğuştan yetenekli olduklarını gösterdi.

CASA fenomeni, teknolojimiz daha sosyal bir hâl almaya devam ettikçe ele alınacak.

Çalışma özetle şöyleydi:

Medya Denklemi testini 22 kişiye uygulayan Reeves ve Nass, testte katılımcıları iki gruba ayırdılar. Amerikan pop kültürü ile ilgili sorular sorulduktan sonra, kullandıkları bilgisayar hakkında bir de anket doldurmaları istendi. Birinci grup anketi bilgisayarda yanıtlarken diğer grup kağıtta yanıtladı. Test sonucunda birinci grup, bilgisayarla arasında bir bağ kurarak ona karşı kibar davrandı ve soruların iyi olduğunu söyledi. İkinci grup ise testin kötü olduğunu söyledi. Reeves ve Nass, kullanıcıların bilgisayarlara kibar davrandıkları sonucuna vardılar. Deney, medyaya sosyal kurallar uygulandığını ve bilgisayarların toplumsal başlatıcılar olabileceğini kanıtladı. Katılımcılar bilerek bilgisayara kibar davrandıklarını reddetti, ancak sonuçlar farklı önermeler verdi.

Birçoğumuz bu fenomeni bir robota teşekkür ederek, ona bir cinsiyet atfederek veya onun davranışlarını insani veya antropomorfik gerekçelerle haklı çıkarmaya çalışarak yaparız. 2 Otomobiline bağlı olan bir kişiyi ele alalım. Yüksek ihtimale otomobiline kimi zamanlar iltifat ediyor, onu değerli gördüğünü sıkça ifade ediyor ve onunla konuşuyordur. İşte bu fenomen, rotobların da bazı sıfatlara ulaşabileceklerinin göstergesi olabilir.

İnsanların çoğu robotların ya da makinelerin insan olduğuna dair herhangi bir yanılsama içinde değildir; fakat yine birçoğumuz onlara tıpkı başka bir insana yaptığımız gibi saygı duyma eğilimindeyizdir.

Sosyal eğilimler

Bu kulağa bir Black Mirror bölümü gibi gelse de robotlarla kurduğumuz sosyal etkileşimlerden keyif almamızı ve onları yardımcı, iş birlikçi veya sosyal aktör rollerine yerleştirmemizi sağlayan şey tam da bu eğilimdir.

Bir robota insan gibi davranmanın iyi tarafı, robot bilimcilerin tam da bu yüzden onları bu şekilde tasarlamasıdır. Çünkü bizler insanlarla etkileşime girmeyi severiz. Bu teknolojiler insana daha çok benzer hâle geldikçe, bizi etkileme kapasitelerini de artıracak. Ancak, robot ve yapay zekâ kullanımında mevcut gidişatı izlemeye devam edersek, bu teknolojiler olumlu birer ütopya olmaktan çok distopik bir boyuta evrilebilir.

Hanson Robotics tarafından üretilen Sophia adlı robot 60 Dakika programına katıldı, Suudi Arabistan’dan fahri vatandaşlık aldı ve aktör Will Smith ile bir randevuya çıktı. Sophia şüphesiz pek çok teknolojik gelişmenin habercisidir ve fakat bu gelişmelerin çok azı Hanson’un pazarlama alanındaki başarılarından daha önemlidir. Sophia gerçekten bir insan olsaydı, onun bir sosyal aktör olarak rolünü kabul edebilirdik.

Ancak, robotların veya yapay zekânın sosyopatik ajanlar olmasından daha kötüsü bu teknolojilerin, onları kontrol eden kuruluş veya birey için kitlesel etki araçları hâline dönüştürülmesidir.

Cambridge Analytica skandalının kötü olduğunu düşünüyorsanız Facebook’un etki algoritmalarının kendilerine eşlik eden insan benzeri yüzlere sahip olmaları durumunda neler olabileceğini bir düşünün. Demek ki teknolojinin gerçek değeri onun hesaplanmış etkisinde değil, boyutundadır.

Niyetin ötesi

Teknoloji dünyasındaki son skandallar ve ifşaatlar, birçoğumuzun bu kurumsal devler karşısında çaresiz kalmasına neden oldu. Neyse ki bu sorunların çoğu şeffaflık yoluyla çözülebilir. 3

Sosyal teknolojilerin yanıta kavuşturması gereken temel sorular vardır; çünkü başka bir insanla etkileşime girdiğimizde, çoğu zaman üstü kapalı da olsa, aynı şeyleri bekleriz. Bu teknolojinin sahibi kim ya da bu teknolojinin görevini kim belirliyor? Bütün bunların hedefi nedir? Bunlar ne türden uygulamalarda rol alabilirler? Hangi verilere erişebilirler?

Robotlar, görünmeyen bir sahibin iradesini hayata geçirerek onun niyetine ışık tutacak sözlü veya sözsüz sinyaller vermeksizin, yakında insan üstü yeteneklere sahip olma potansiyeline erişebileceğinden, bu tür soruların açıkça yanıtlanmasını talep etmeliyiz.

“Robotlar dünyayı ne zaman ele geçirecek?” sorusu o kadar sık soruluyor ki bu soruya hazır bir yanıt verilebilir: “Bilgisayar bilimciler ve yazılımcılar onlara emreder emretmez.” Ancak bu konunun temelinde önemli bir öğreti yatıyor:

İnsanlar tarafından alınan kararlar için makineleri günah keçisi ilan etmemeliyiz.

Robot, bir insan tarafından (ne kadar uzakta olursa olsun) kullanılan ve giderek bizi etkilemek için başvurulan bir araçtır.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Shane Saunderson’un “Robots can be companions, caregivers, collaborators — and social influencers” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

KAYNAKÇA

  1. Reeves, B. ve Nass, C., (2003). The Media Equation: How People Treat Computers, Television, and New Media Like Real People and Places. Stanford Üniversitesi, https://web.stanford.edu/group/cslipublications/cslipublications/site/1575860538.shtml
  2. Epley, N., Waytz, A., Akalis, S. ve Cacioppo J.T., (2008). When We Need A Human: Motivational Determinants of Anthropomorphism. Social Cognition, 26 (2), s. 143-155, https://doi.org/10.1521/soco.2008.26.2.143
  3. Wortham, R.H., (2017). Robot transparency, trust and utility. Connection Science, 29 (3), s. 242-248, https://doi.org/10.1080/09540091.2017.1313816
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...