Felsefe hakkında her şey…

Parmenides’in Felsefe Anlayışı

11.11.2019
5.037

Parmenides’in ortaya koyduğu felsefe, Elea adı verilen bölgede etkinlik göstermiş olması nedeniyle Elea felsefesi olarak anılır. Elea felsefesi belli bir çerçeve içinde İtalya’daki Pitagoras okulunun fikir olarak devamıdır.

O dönemde felsefe yapabilmek için belli bir güce sahip olmak gerekmekteydi. Parmenides aristokrat aileden gelen biri olarak bu güce sahipti. Felsefenin kendisinden sonraki yönelimlerini büsbütün değiştirecek son derece önemli bir anlayış ortaya koyarak yeni düşünüş tarzlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verecek yeni bir yol açtı.

Parmenides’ten önceki filozoflar varolan sorunu üzerinde uğraşmışlardı. Varolan,mevcut olan bir şeydir. Zaten Elealılar da bu noktayı yakalamışlardır. Ama Parmenides’ten öncekilerin düşüncelerinde bazı açık noktalar bulunmaktaydı. Parmenides’ten önceki filozofların üzerinde ittifak ettikleri bazı temel görüşler bulunmaktaydı. Bunlardan birincisi: Yokluktan var olan meydana gelmeyeceği, hiçlikten varlık ortaya çıkmayacağı, var olan bir şeyin de asla yok olmayacağı yönündeki görüştür. Elea felsefesi de bu temel görüşte bir değişiklik yapmadı. Yani onlara göre de madde ezelî ve ebedî idi. Parmenides öncesi düşünürlerin bir diğer önemli görüşleri ise her şeyin kökeninin tek bir maddeden gelmiş olduğu yolundaki savdı.

Bu görüşe göre evrendeki görünür çokluğun tamamı bu tek kökenden meydana gelmektedir. Yani birden, çok meydana gelmektedir. Parmenides’ten önceki düşünürlerin üçüncü genel anlayışları ise birden çoka geçişte (ki evren dediğimiz yapı bu çokluğun meydana getirdiği bir bütündür) bir değişim olduğu görüşüydü. Bu görüşe göre evrendeki her varlık, toprak, su, hava ve ateş denen temel unsurların herhangi birinden ya da hepsinden bir şekilde meydana gelmiştir. Değişim, ortaya bir çeşitlilik, yeni bir şey çıkarmaktadır. Bu, Antik Yunan düşüncesindeki büyük değişme tablosudur. Bu tabloda değişme daha önce var olmayan bir şeyin sonradan ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Elbette değişim, bunun tersine bir süreci de kapsar ve böylece var olan bir şeyin sonradan ortadan kalkması da yine bu değişimin sonuçlarından biri olabilir. İşte Elea felsefesi, bu değişim esaslı evren tablosundaki bazı çelişkilerden doğmuştur. Elealı Parmenides burada uygulamalı felsefe dediğimiz etkinliğe bir geçiş yapmıştır.

Parmenides’in temel iddiası, kendisinden önceki düşünürlerin ileri sürdükleri bu üç savın ya da öncülün aynı anda doğru sayılması durumunda ortaya tutarsız bir sonucun çıkacağı yönündedir. Ona göre eğer her şey ezelî ve ebedî ise, hiçbir şey vardan yok olmaz, yoktan var olmaz ise, değişme denen şey de herhangi şeyin kaybolup yeni bir şey olması ise o hâlde değişme yoktur. Çünkü buradaki ara öncül ile sonuç tutarsızdır. Parmenides’in burada mantıksal bir düşünme ortaya koyduğunu görmekteyiz. Deneyden yola çıkmak yerine mantıkla hareket etmekte ve argümanlı bir düşünce ortaya koymaktadır. Kendisinden önceki düşünürlerin
görüşlerini, onların kendi temel kabullerine göre çürütmektedir. Buradan hareketle ikinci konuya geçmektedir: Her şey “bir” ise bu bir nasıl çoğalacaktır? Parmenides’e göre “bir”den “çok” çıkması imkânsızdır. Bu noktada Parmenides’in temel savlarını bir liste hâlinde ortaya koymakta yarar var:

a) Her şey ezelî ve ebedîdir. Yoktan varlık, varlıktan yokluk meydana gelmez,

b)
 Her şey “bir”dir ve sadece “bir” vardır. Bundan hareketle:

c) Değişme yoktur. Buradaki “bir” bir küredir. Toprak, hava, su ateş gibi bir şey değildir.

Parmenides’in yöneldiği başlıca sorun değişim ya da oluş sorunuydu ve Parmenides kendisinden önceki filozoşarın, kendi ileri sürdükleri argümanlara dayanarak değişimin imkânsız olduğunu göstermeye çalışmıştı. Değişme Antik Yunanca’da kinesis sözcüğüyle ifade edilmekteydi. Kinesis sözcüğü ise şu anlamlara gelmekteydi:

1. Mekândaki yer değiştirme (hareket), yani bir yerden bir yere gitmek.

2. Niceliksel değişme, yani herhangi bir şeyin çoğalıp azalması.

3. Niteliksel değişme, yani bir şeyin özelliklerinin değişmesi.

4.
 Herhangi bir şeyin özünün değişmesi, bir şeyden başka bir şeye dönüşmesi.

Parmenides’e göre değişim ve çokluk sadece duyuların bir yanıltmacasıdır. Ona göre birden çok çıkması mümkün olmadığı gibi varlıkta bir değişim olması da mümkün değildir.

Parmenides’e göre aslında her türden değişim ya da hareket görünüşün aldatıcılığından gelmekteydi. Yani evrene baktığımızda duyularımıza sürekli değişip durduğu yolunda bir görüntü sunabilir fakat bu görüntü aldatıcıdır. Parmenides’in bu konuda iki temel savı bulunmaktadır; a) Görünüş (değişme) aldanıştır. Görünüş zihnimizin yarattığı bir dünyadır, b) Gerçek ise değişmez. Gerçeği akılla kavrarız. Aklı olan insan gerçeğin değişmediğini, herhangi bir çokluk içermediğini, bir olduğunu kavrar. Duyular (aisthesis) ise aldanıştır. Var olmayan şeyleri varmış gibi gösterirler.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...