Felsefe hakkında her şey…

Mère Agnès Arnauld

03.01.2024
141
Mère Agnès Arnauld

Jansenci Port-Royal manastırının başrahibesi olan Mère Agnès Arnauld, Fransız Karşı-Reformu’nun mistik akımlarıyla şekillenen Augustinusçu bir felsefi anlayış geliştirmiştir.

Agnès Arnauld‘nun Tanrı anlayışı, yarattıklarından bütünüyle farklı olan bir tanrı tasviri ortaya koyar. Sadece menfi bir teoloji, Tanrı’nın ne olmadığına dair bir teoloji, ilahi sıfatları kavrayabilir.

Mère Agnès Arnauld, etik teorisinde, ahlaki erdemi, tefekkür halindeki bir rahibeye uygun dinî erdemleri çözümleyerek bir bağlama oturtur. Fransız mistik ekolünden etkilenen Agnès Arnauld, rahibenin erdemli yaşamının zirvesi olarak kendini yadsımayı öne çıkarır.

Mère Agnès, manastırın yeniden yapılandırılmasıyla bağlantılı hukuki yazılarında kadınların manevi özgürlüğünü savunur. Kadınlar mesleki özgürlüğe, eğitim alma özgürlüğüne ve tartışmalı teolojik konularda fikir beyan etme özgürlüğüne sahip olmalıdır. Benzer şekilde, kadınlar manastırların başrahibeleri olarak yetkilerini kullanırken de esaslı bir özgürlüğe sahip olmalıdır.

Manastıra yönelik baskılar sırasında Mère Agnès Arnauld, gücün kötüye kullanımına karşı ahlaki bir direniş ilkesi geliştirmiştir. Bunda, sivil ya da dinî otoritenin gayrimeşru emirleriyle iş birliğinin hangi koşullar altında kabul edilebileceğini ya da reddedilebileceğini ayrıntılarıyla ortaya koymuştur.

Mère Agnès Arnauld‘nun felsefi düşüncesi iki ana yol izler: Tanrı felsefesi ve ahlak felsefesi. Oratorianların apofatik teolojisinden etkilenen Tanrı felsefesi, Tanrı’nın başkalığını (ötekiliğini) ve insan kavramlarının ilahi öze nüfuz etme konusundaki yetersizliğini vurgular. Ahlak felsefesi, manastır yaşamının merkezinde yer alan erdemlerin Tanrı merkezli bir açıklamasını geliştirir. Ayrıca Port-Royal’deki baskıcılarla iş birliği yapmanın caiz ve caiz olmayan yollarına dair örnek olaylara dayalı bir analiz sunar.

Üretken bir yazar olan Mère Agnès, yaşamı boyunca eserleri yayımlanan az sayıdaki Port-Royal rahibesinden biriydi. İlk olarak adanmışlık risalesi olarak dolaşıma giren Private Chaplet of the Blessed Sacrament (1626), ilahi sıfatlara yönelik, Tanrı’nın insanlar tarafından yalnızca olmadığı şey olarak bilinebileceği tartışmalı apofatik yaklaşımı nedeniyle uluslararası bir tartışmaya neden olmuştur. Louvain, Jansenciler ve Oratorianlar bu çalışmayı desteklerken Cizvitler ve Sorbonne buna karşı çıkmışlardır.

Mère Angélique Arnauld ve Antoine Arnauld ile iş birliği içinde çalışan Mère Agnès Arnauld, Angelican manastır reformunun yasal çerçevesi ve başrahibenin kendini yadsıma konusundaki Oratorian yaklaşımının damgasını vurduğu teolojik bir metin olan “Constitutions of Port-Royal”ın (1665) baş yazarı olmuştur. Perfect and an Imperfect Nun (1665) adlı eseri, onun erdem teorisinin en kapsamlı açıklamasını sunar. Manastır yaşamının merkezinde yer alan tefekkür erdemleri, özellikle de tapınma ruhu vurgulanır; erdemin sahici olabilmesi için kendini tüm kişisel çıkarlardan arındırmış olması gerekir.

Dinî tefekkürün entelektüel doğasına yaptığı vurgu yeni bir tartışmaya yol açmıştır. Martin de Barcos (1696) ve Jean Desmarets de Saint-Sorlin (1665) onun yaklaşımını fazla entelektüalist olmakla eleştirmiş; Pierre de Nicole (1679) ise meditasyonda aklı kullanmasını savunmuştur. Spirit of Port-Royal (1665) manastır topluluğunun manevi karakterini ele alırken kendi kendini yadsımanın da altını çizmiştir.

Mère Agnès‘in ölümünden sonra yayımlanan eserleri de Port-Royal’in felsefi ve teolojik literatürüne önemli bir katkı sağlamaktadır. Bir ahlaki içtihat çalışması olan Counsels on the Conduct Which the Nuns Should Keepain in the Event of a Change in the Governance of the Convent (1718), manastıra baskı uygulayan sivil ve dinî otoritelere itaat ederken hangi eylemlerin meşru ve gayrimeşru olacağını çözümlerken kötülükle ahlaki iş birliği sorununu ele alır. Port-Royal başrahibesi Mère Agnès Arnauld‘un iki ciltlik Letters (1858) adlı eseri başrahibenin felsefesinin Augustinusçu eksenini yansıtır. Manevi idare ve teolojik tartışmalar konusundaki tutumlarını gerekçelendirirken defalarca Aziz Augustinus’un metinlerine ve Jansen, Saint-Cyran, Antoine Arnauld ve Avilalı Teresa gibi modern Augustinusçu yazarlara atıfta bulunur.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...