İbn-i Sina İçin Zihin ve Beden Birbirinden Ayrı İki Yapıdır
Aristoteles canlıların bedenlerinin ve zihinlerinin iki farklı şey değil, tek birim olduğunu ve zihnin insan bedeninin bir “form”u olduğunu öne sürmüştür.
Aristoteles, beden öldükten sonra geriye hiçbir şey kalmayacağını ve hiçbir şeyin bedenden sonra yaşayamayacağını düşünmüştür.
Ancak İbni Sina, Aristoteles’in aksine, beden ile zihni ayrı olarak düşünerek felsefe tarihinde adını “düalistler” arasına yazdırmıştır. Ona göre ruh ve beden, iki ayrı tözdür. Zihnin ve bedenin bölünmüş doğası için bir kanıt arayan Sina, “Uçan Adam” olarak bilinen bir düşünce deneyi gerçekleştirmiştir.
Uçan Adam deneyinde, duyumlarımızdan tamamen soyununca ve bilgi için artık onlara güvenemeyecek duruma geldiğimizde, neler bilebileceğimiz sorgulanmıştır. Farz edelim ki evrende bütün zekâmıza ve bilgimize sahip biçimde yeniden var olduk. Gözlerimiz bağlı ve havada süzülüyoruz. Bacaklarımız birbirinden ayrı, yani bedenimiz hiçbir sert cisme dokunmuyor. Ve hiçbir duyumumuz işlemiyor. Bu durumda yine de var olduğumuzun bilincinde oluruz; fakat bu bilinç içinde bulunan benlik, hangi benliktir? Bu benlik, bedenimizin hiçbir kısmında olamaz; çünkü bedenimizin kısımlarının varlığını bilmiyoruz. Bildiğimiz bu benliğin uzunluğu, genişliği ve derinliği yok. Herhangi bir uzantısı ya da fizikselliği de yok. Ve eğer diyelim ki bir el hayal edebiliyorsak, onun, var olduğunu bildiğimiz bu benliğe ait olacağını düşünemeyiz.
Buradan hareketle denilebilir ki insanın bedeni benliğinden ayrıdır. Ve böylece Sina, zihnin var oluşunu bedenden farklı ve ayrı olarak açıklamış olur.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı