Feodalizmin (Feodalitenin) Siyasal Yapısı
Siyasal görünümü ile feodal düzen, merkezi devlet iktidarını oluşturan gücün olmadığı ve merkezi devlet iktidarını oluşturan gücün olmadığı bir düzendir. Devlet iktidarı ve devletin egemenliği kavramı yoktur, kişisel hizmet ve sadakat ilkesine dayanan feodal düzen, modern devlet düzeni anlayışına açıkça ters düşüyordu.
İnsanlar merkezi bir otoriteye değil, fakat toprak sahibi senyörlere bağlıydı. Toprağa sahip olan kisi, o toprakta yasayan insanlar üzerinde egemenlik hakkına sahipti. İktidar anlayışı bir kisinin ve ailenin özel mal varlığı içinde değerlendirilmekteydi.
Feodal düzende siyasal ve idari yetkiler kişilerin mal varlığına dahil haklardır. Senyör siyasal ve idari hakları ve yetkileri kullanmaktadır. Çünkü; bu haklara ya miras yoluyla ya da başka birisinden satın alarak sahip olmuştur. Yargı yetkisi, merkezi bir devlette örneğin monarşide bir devlet hizmetiyken ve ülkenin her yerinde bu görev kral adına karar veren memurlar tarafından yerine getirilirken, Orta Çağ’da böyle bir adalet hizmeti mevcut değildir. Herkes kendi senyörünün mahkemesinde yargılanırdı. Adalet kisiler arası ilişkilerin bir sonucu olarak sağlanırdı. Orta Çağ’da adaletten değil; fakat adaletlerden söz edilir. Yargı gücü parçalanmıştır, siyasal iktidar parça parça kullanılır, yargı gücünde olduğu gibi para basma yetkisi de devredilebilen, kiralanabilen, bölünebilen bir yetkidir.
Feodal düzende Senyör, çeşitli güç ve yetkilerle donanmış olarak senyörlüğünü yönetmektedir. Feodal düzende siyasal birim senyörlük olmakla beraber bu birim içinde de bütünlük yoktur. Aynı toprak parçası üzerinde yargı yetkisi iki, üç parçaya bölünmüş olabilir. Yine aynı toprak üzerinde yargı yetkisine sahip olmayan bir senyör para basma yetkisine sahip olabilir ve yine aynı toprak üzerinde vergi toplama yetkisi bir manastıra ait olabilir. Akla gelebilecek tüm ilişkiler geçerlidir. Devlet yetkileri alım satım konusu olunca, her türlü yetki ve güç alış verisinin mümkün olması doğaldır.
Feodal senyörlükler üç grupta toplanmıştır. Birinci grupta Baronluklar yer alır. Yani dükler, kontlar, vikontlar, markiler ve baronlar. Bunların toprakları üzerinde tam egemenlik hakları vardır. Bu durum “her baron kendi baronluğunda hükümdardır” sözü ile açıklanır.
İkinci sırada ise hükümran olmadıkları gibi kaza yetkisine de sahip olmayan Senyörler gelir.
Kaynak: Cahit AYDEMİR , Sema Yilmaz GENÇ , (2011), Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 10 , Sayı 36 , Oca 2011 , 226 – 241