Farabi’nin Devlet ve Siyaset Anlayışı
Erdemli bir hayatın ancak ideal bir toplumda gerçekleşeceği düşüncesini benimseyen Fârâbî, öncelikle insan topluluklarının bir arada yaşama ve adına devlet dedikleri en üst düzeyde örgütlenme fikrine nasıl ulaşmış olabilecekleri sorununu irdeler. Ona göre (a) insanlar genel varlık planındaki düzenden esinlenerek kendi aralarında da böyle bir düzen kurmayı düşünmüş olabilirler ki bu “ontolojik teori” şeklinde adlandırılabilir.
(b) İnsanoğlu kendi varlık yapısında kalp, beyin ve çeşitli işlevleri yerine getiren iç ve dış organların koordineli bir şekilde çalışmasından hareketle düzenli bir toplum yapısı ve devlet olarak örgütlenme fikrine ulaşmış olabilir. Fârabî’nin bu yaklaşımına “biyo-organik teori” denilebilir. (c) Doğası gereği doğuştan bir “medenî varlık” (toplumsal) olan insan, çok sayıda ve çeşitli ihtiyaçlarını gidermede tek başlarına yetersiz kalacaklarını görerek aralarındaki iş bölümü ve dayanışmanın en üst düzeyde gerçekleşebileceği bir örgütlenme gereğini duymuş olabilirler ki bunu da “fıtrat teorisi” şeklinde isimlendirmek mümkündür. (d) Sevgi ve adaletin insanların topluluk halinde yaşamaları bakımından vazgeçilmez iki değer olarak gören Fârâbî, doğal bir eğilimle mutluluğa yönelen insanın bu amacına ulaşmak için adaletin tam olarak gerçekleşmesi gerektiği, bunun da ancak devlet denen güçlü bir örgütlenmeyle sağlanabileceğini düşünmüş olabilir. Filozofun bu izahı da “adalet teorisi” diye adlandırılabilir. (Fârâbî, 1986: 117-119; Kaya, 1985: 153-154)
Devlet fikrinin menşei meselesini böylece açılmaya çalışan Fârâbî, insan topluluklarını ihtiyaçlar karşısında işbölümü, dayanışma ve ahlaki yetkinliği gerçekleştirme kabiliyeti bakımından da tasnife tabi tutar. Buna göre insan topluluklarını (elictimâ’âtü’l- insâniyye) önce “yetkin” (kâmile) ve “yetkin olmayan” (gayrü’l-kâmile) diye ikiye ayıran filozof, yetkin yahut gelişmiş olanları küçük (şehir), orta (devlet) ve büyük (birleşik devletler); yetkin olmayan yahut az gelişmiş olanların da ev, sokak, mahalle ve köy şeklinde sınıflandırır. Küçükten büyüğe doğru bütün bu sınıflar arasında parça-bütün veya tamamlayan-tamamlanan ilişkisi olduğunu belirten Fârâbî’ye göre ev sokağın, sokak mahallenin bir parçası durumunda; köy şehrin hizmetkârı iken mahalle şehrin; şehir ülkenin, ülkede yaşayan millet de dünyanın bayındır bölgelerinde yaşayan insanlık camiasının bir parçası konumundadır. Fârâbî’nin ortaya koyduğu bir diğer sınıflandırma da “erdemli devlet” (el-medînetü’lfâzı la) “erdemsiz devlet” yahut “cahil ve sapkın devletler” (el-müdünü’l-câhile ve’d-dâlle) ayırımıdır. Filozofa göre erdemli devletin bir tek şekli bulunurken onun zıtları konumundaki erdemsiz devletler “cahil devlet” , “sapkın devlet”, “fâsık devlet”, “değişebilen devlet” olmak üzere dörde ayrılır. Bunlardan cahil devletin de altı ayrı şekli olup bunların belirlenmesinde devlet başkanının zihniyet ve ahlak yapı sı, yöneticilerin insanlık, hayat, ahlak, adalet ve hukuk, anlayışlarının önemli rolü söz konusudur (Fârâbî, 1986: 117-118, 131-135).
Erdemli devleti sağlıklı bir organizmaya benzeten filozof, bir bedende her organı n belli görevi bulunması ve bunların verimli çalışmalarının kalbe bağlı olması gibi devletin kurum ve kuruluşlarının verimli ve düzenli çalışmaları da devlet başkanının yetkinlik, yetenek ve tutumuna bağlıdır. Şu var ki bir bedeni oluşturan kalp ve diğer organların görevlerini doğal bir işleyişle yapmalarına karşılık devleti oluşturan kurum ve kuruluşlar yükümlülüklerini bir sıradüzeni içinde kendi iradeleriyle ve sorumluluk bilinci içinde yerine getirmek durumundadırlar. Bu noktada devlet mekanizmasının baş düzenleyicisi olarak devlet başkanının durumu büyük önemi kazanmaktadır. Fârâbî’ye göre erdemli devletin başkanında bulunması gereken on iki temel nitelik şunlardır: (a) Eksiksiz ve sağlıklı bir fizikî yapı, (b) kendisine söylenen her şeyi doğru anlayıp sağlıklı değerlendirme yeteneği, (c) keskin zekâ ve aylayış, (d) güçlü hafıza, (e) düşüncelerini açık ve anlaşılır bir üslûpla ifade edebilme yeteneği, (f) öğrenme ve öğretmeyi sevme, bu uğurda her zorluğu göğüsleme iradesi, (g) yeme-içme, oyun-eğlence, mal-mülk, cinsel ilişki gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmama, (h) doğruluk ve dürüstlüğü sevip yalandan ve yalancıdan nefret etme, (ı) haksızlık ve zulümden nefret eden ve adaleti gerçekleştirme tutkusuyla davranan bir kişilik, (i) insanlık onuruna düşkün olma, (k) yapılması gerekeni uygulama azim, kararlılık ve cesareti ile (l) gönül zenginliği ve tok gözlülük.
Bütün bu özelliklerin bir tek insanda toplamasının çok zor olduğunun farkında olduğunu belirten filozof, devlet başkanında hiç değilse şu altı niteliğin bulunması gerektiği görüşündedir: Bilge olmalı, öncekilerin koyduğu kanunları ve töreyi bilmeli, öncekilerin gündemine girmemiş olan yeni durumlara ilişkin olarak gelenekten kopmadan hüküm çıkaracak yetenek ve birikime sahip olmalı, öncekiler tarafından hakkında kanun konulmamış yeni meselelerin çözümüne yönelik hüküm koyacak donanıma sahip bulunmalı, toplumda düzeni sağlayacak şekilde kanunları insanlara anlatıp kabul ettirecek bir önderlik ve ikna gücü olmalı, savaşı yönetecek ve yürütecek şekilde sağlıklı bir fiziki yapıda olmalı. Bu üstün niteliklerin hepsini taşıyan bir kişinin bulunmaması halinde devlet, biri mutlaka bilge diğeri de öteki nitelikleri şahsında toplamış olan iki kişi tarafından yönetilmelidir. Şayet bu da mümkün olmuyorsa, sayılan niteliklerden her birini ayrı taşıyan altı erdemli kişi devleti birlikte yönetecektir. Eğer devleti yöneten kadroda altı nitelikten beşi bulunup bilgelik bulunmayacak olursa o erdemli devlet başkansız sayılır ve giderek yıkılma tehlikesiyle yüz yüze kalmış demektir (Fârâbî, 1986: 127-130). Devlet başkanında bulunmasını gerekli gördüğü nitelikler hususunda bu kadar ısrarlı bir tutum sergilemesi, Fârâbî’nin, “ilk reis” ve “önder” diye nitelediği ideal devlet başkanının şahsında Hz. Peygamber ile filozofun üstün özelliklerini birleştirmek istediği şeklinde yorumlanabilir. (Kaya, 1995: 154)
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı