d’Alembert Paradoksu Nedir, Ne Demektir?
D’Alembert ertesi yıl yayımladığı Traite de l’equilibre et du mouvement des fluides (“Denge ve Akışkanların Hareketi Üzerine İnceleme”) adlı yapıtında aynı ilkeyi akışkanlara uygulamış ve bu konuda daha önce Euler ile Daniel Bernoulli’nin yaptığı araştırmaları ileriye götürmüştür. D’Alembert, mekaniği tümüyle kuramsal bir konu olarak ele aldığı halde, akışkanların hareket kuramının deneysel temele dayanması gereken bir konu olduğunu düşünmüştür.
Bu görüş d’Alembert’in akışkanlar mekaniğinde gerçekle bağdaşmaz görünen ve “d’Alembert paradoksu” diye bilinen teorik bir sonuç elde etmiş olmasından kaynaklanmaktaydı. D’Alembert akışkanların hareket denklemlerini incelerken şu sonuca varmıştı: sıkıştırılamayan, ağdasız (viskozitesi sıfır olan) bir akışkanın içinde sabit hızla düz bir çizgi boyunca yol alan bir cisme hiçbir güç etki etmez. Oysa bu ilkeden, en abartılmış yorumla, denizaltıların pervaneye gereksinmeleri olmadan su altında hareket edebilecekleri sonucu çıkartılabilir. D’Alembert’in akışkanlar mekaniğinde vardığı bu çelişki, gerçek bir akışkanın her zaman biraz ağdalı olduğu dikkate alındığında ortadan kalkar. Ağdalılık, örneğin bal gibi kimi akışkanlarda önemli, fakat deniz suyu gibi çoğu akışkanlarda önemsenmeyecek kadar küçük bir etkendir. Suyla ilgili birçok problemde ağdalılığı hesaba katmak gereksizdir ama, hiç hesaba katılmadığında da önemli çelişkilere yol açabilir.
Akışkanlarda, ağdalılığın önemi, hareket eden bir katı cismin yüzeyine yakın yerlerde girdaplar oluşturmasından ileri gelir. Bu girdaplar da cismin, örneğin uçak kanatlarının, üzerinde kaldırıcı etki yapan güçlerin oluşmasına neden olur.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM)