Bilincin Farklı Düzeyleri: Otomatik ve Kontrollü Davranışlar
İki kişi ile aynı anda sohbet etmeyi denediniz mi? Eğer denediyseniz dikkatimizin ya da bilgiişleme kapasitemizin oldukça sınırlı olduğunu da biliyorsunuzdur. Tamamen uyanık olduğumuzda ve kendimizi üst düzeyde enerjik hissettiğimizde bile çevremizde olan bitenlerin sadece küçük bir kısmının bilincinde oluruz.
Verili bir anda bedenimizden gelen duyumların (açlık, ağı; üşüme ya da terleme vb.), zihnimizden geçen düşünce, anı ve duyguların yanı sıra dış dünyadan da gelen birçok duyumun etkisi altındayızdır. Ancak aynı anda bu kadar çok uyaran’ alma ve işleme olanağımız olmadığı gibi normal koşullarda kendimizi kaotik bir durumda da hissetmeyiz. Çünkü o andaki gereksinimlerimize göre dikkatinizi sadece belirli uyaranlara yöneltebiliriz. Dikkat sayesinde belli uyaranların bilincine varırız ve diğerlerini bilinç alanına sokmaya ve gün boyu dikkatimiz bir uyarandan diğerine odaklanır (Baron, 1996; Morris, 2002).
Bilgi işleme kapasitemiz sınırlı olmasına rağmen aynı anda birden fazla bilgiyi işlediğimiz durumlar da vardır. Örneğin bir yandan saçımızı tararken diğer yandan kısa süre sonra yapacağımız görüşmeyi düşünüyor olabiliriz. Peki bunu nasıl başarıyoruz? Böyle durumlarda süregiden faaliyetlerimizi kontrol eden birbirine zıt süreçlerin iş başında olduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle davranışlarımız üzerinde farklı düzeylerde bilinçli kontrol kurarız.
İlk düzey otomatik bilgi işleme sürecidir. Bu düzeyde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere ilişkin bilinçli farkındalığımız görece azdır. Bu tür bilgi işleme, dikkat kapasitemizden çok şey talep etmez. Bu sayede bir yandan saçımızı tararken ya da dişlerimizi fırçalarken kafamız bambaşka yerlerde olabilir. Ayrıca her biri otomatik kontrol altında olan birden çok faaliyet aynı anda yapılabilir. Örneğin bir yandan araba sürerken bir yandan radyo dinleyebiliriz. Zihnimizde otomatik olarak işlemden geçirilen faaliyetler; pratikle geliştirilen, iyi öğrenilmiş ve belli uyancı koşullara tepki olarak verilen faaliyetlerdir (Baron, 1996). Otomatik işlenen faaliyetlerin tersine kontrollü işlemden geçirilmesi gereken faaliyetler vardır. Bu iş ya da faaliyetler, tüm dikkatimizi vermemiz ve konsantre olmamızı gerektirir. Açıktır ki dikkat kapasitemizi tükettiklerinden bu tür faaliyetlerden aynı anda sadece birini yapabiliriz (Baron, 1996).
Otomatik ve kontrollü işlemden geçirilen faaliyetler arasında pek çok bakımdan farklılıklar vardır. Otomatik kontrol altındaki davranışlar, kontrollü işlemden geçirilen davranışlara göre daha hızlı ve daha az çabayla gerçekleştirilirler. Ayrıca kontrol gerektiren davranışların tersine otomatikleşmiş davranışlar bilinçli olarak değil belirli bir uyaran ya da olayla tetiklenerek otomatik olarak başlatılırlar. Ek olarak otomatik olarak başlatılmış bir davranışı ketlemek zor olabilir. Aslında otomatikleşmiş ve kontrol gerektiren davranışların hem avantajlarından hem de dezavantajlarından söz etmek mümkündür. Otomatikleşmiş davranışları hızlı ve etkili bir biçimde gerçekleştiririz; ama bu davranışları değiştirmemiz zordur, dolayısıyla esnek değillerdir. Bilinçli kontrol gerektiren davranışlar yavaştır ama esnektirler, değişmeye açıktırlar. Bu iki tip davranış ile ilgili vurgulanması gereken iki genel nokta vardır. Ilki, ne tür özelliklere sahip olurlarsa olsunlar her ikisi de yaşamımız için işlevseldir. İkincisi, otomatikleşmiş ve kontrol gerektiren davranışlar birbirinden kesin olarak ayrılan davranış kategorileri değil daha çok temsil ettikleri düşünülen kategorilerin uç durumlarıdır. Yani pür otomatikleşmiş davranışlardan da pür kontrol gerektiren davranışlardan da söz etmek güçtür. Sonuç olarak uyanıkken gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerde, bu zıt bilinçlilik durumları arasında gidip geliriz (Baron, 1996).
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları