Felsefe hakkında her şey…

Baltacıoğlu’nun kalkınma anlayışı

02.01.2023
Baltacıoğlu’nun kalkınma anlayışı

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, kalkınma konusunda da dini ön plana çıkarmaktadır. Ona göre, dinsiz milliyetçilik olamayacağı gibi dinsiz kalkınma da olamaz. Bu, Avrupa’da böyle olmuş, Türkiye’de de böyle olacaktır. Batı dinde reform yaptıktan sonra demokrasiye ulaşıp kalkınmayı başlatmıştır. Biz de dinde reform yaparsak, Kuran’ı ana dile çevirip dinde aracıları ortadan kaldırırsak kalkınma ve demokrasiye ait pek çok sorunu halletmiş oluruz. Kısaca, din, dil ve sanat reformu olmadan kalkınmak mümkün değildir (Kaçmazoğlu, 2010: 220-221).

Baltacıoğlu’na göre, Türkiye dinde temel politika değişikliğine gitmedikçe, ciddi adımlar atıp Kuran’ı Türkçeye çevirtmedikçe, gerçek ilahiyat fakülteleri oluşturmadıkça, din kişiliği ile ulusal kişiliği birleştirmedikçe, din sorunu politika, idare, birey bağları, parti kavgaları dışında tutmadıkça; dinî, millî kalkınmayı sağlayacak bir kurum olarak ele almadıkça, dinle ilgili bilim ve eğitim görevlerini yerine getirmedikçe kalkınamaz (Baltacıoğlu, 1955: 2-6).

Kalkınmanın yasalarını sosyoloji bulup ortaya çıkaracaktır. Kalkınmanın birinci ilkesi gelenekler, ikinci ilkesi nüfus yoğunluğu, üçüncü ilkesi de eğitimdir. Başka bir anlatımla, kalkınmak için gelenekleri tanımak ve korumak; nüfusu artırmak, sıklaştırmak, ülkeyi köy yığını olmaktan kurtarmak; ticaret, tarım, endüstri kişiliği yaratan bir eğitim tekniği bulmak; mekanik toplum yapısından organik toplum yapısına geçmek ve Batılı toplumlara benzemek gerekir (Kaçmazoğlu, 2010: 221). Bunlarla birlikte, kalkınma işi, aynı zamanda mantık, görgü, iyi niyet, pozitif bilgi, teknik, bilim politikası işidir. Bunları gerçekleştirmek için bilime başvurmak gerekir. Bir ulusun kalkınabilmesi için kültürün öz kaynağı olan halka, uygarlığın laboratuvarı olan uluslar arası tekniğe gitmesi de gerekir. Kalkınma konusunda önemli bir diğer unsur da plandır. Toplum işlerinde en korkunç şey, çalışmamak değil, plansız çalışmaktır (Kaçmazoğlu, 2010: 221-222).

Durkheim’in organik ve mekanik toplum ayrımına bağlı olan Baltacıoğlu, kalkınma konusunu organik toplum tezinden hareket ederek açıklamaya çalışır. Buna göre, kentleşme, nüfus yoğunluğu ve işbölümü kalkınmanın temel araçlarıdır. Toplumu meydana getiren tekler ne kadar çok, ne kadar sık, ne kadar birbirine bağlı ve iş bölümü ne kadar çok olursa, o toplum o kadar güçlü olur. Bir toplumda iş bölümü ne kadar ileri giderse medeniyet de o kadar ileri gitmiş demektir. Bu bağlamda, toplumca kalkınma öncelikle bir nüfus işidir. Ulusların kalkınması, şehirlerin oluşması, endüstrinin doğması, sosyal iş bölümünün artması, hatta demokrasi rejiminin yerleşmesi hep nüfusun çoğalmasından, sıklaşmasından ileri gelir (Baltacıoğlu, 1945: 38).

Bu anlayışla nüfus artışını teşvik eden, destekleyen Baltacıoğlu, Türkiye’de nüfus artışını kontrol altında tutmak isteyen tezlere ve çevrelere karşı çıkmıştır. Ona göre, nüfus artışından korkmak bir yana, artışın teşvik edilmesi gerekir. Türkiye’nin yeraltı, yerüstü varlıkları, dışarıya hiç el açmaksızın yetmiş, seksen milyon nüfusu beslemek için yeterlidir. Türkiye’nin nüfusunun artırılması için yasal, toplumsal ve ekonomik önerilerde bulunur. Buna göre, nüfusu artırmak için çok çocuk sahibi olan ailelere yardım, bekarlardan vergi almak, belirli yaşa gelenlere evlenme zorunluluğu getirmek, çocuk sayısı oranında vergi indirimine gitmek gerekir (Baltacıoğlu, 1967: 4).

Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s.  57-58, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...