Felsefe Nedir?
Felsefe, temel olarak ikiye ayrılır: Dinsel felsefe, bilimsel felsefe.
Dinsel felsefe, bir tanrıya dayanır, doğal nedenleri doğaüstüne, bir
tanrıya bağlar, bilimsel felsefe ise doğaya ve bilime dayanır, doğal
nedenleri doğada arar, doğaya, doğanın yasalarına bağlar. Dinler birer
dinsel felsefe oldukları gibi idealist felsefeler de birer dinsel
felsefedirler. Materyalist (Tarihsel ve diyalektik Mataryalist) felsefe
ise bilimsel bir felsefe olduğu gibi tek bilimsel felsefedir.
Felsefe, bilimin henüz hiç açıklayamadığı konular üzerine de
düşünebilir, bilimin az ya da çok açıkladığı konular üzerine de
düşünebilir. Felsefe, bu konular üzerine doğaüstü, dinsel ya da bilimsel
yargılara varabilir. Felsefesel olarak varılan yargılar bilim tarafından
doğrulanana kadar spekülatiftir (kurgul), bilim tarafından
doğrulandıktan sonra bilim haline gelir. Bu yüzden felsefe Bertrand
Russell’ın dediği gibi spekülasyondur.
Bilimin ilkeleri, yasaları, kuramları ve yöntemine dayanarak bilimin
verileri, bunların ne anlama geldikleri, doğru olup olmadıkları üzerine
düşünmek ve bilimsel genellemelere akılla varmaya çalışmak bilimsel
bilim felsefesidir. Bilimsel bilim felsefesidir, çünkü bilimin
verilerinin, ilkelerinin, yasa ve kuramlarının çarpıtılıp tanrıya
bağlandığı bilimsel olmayan bir bilim felsefesi de vardır.
Dinlerin, felsefenin ve bilimin temel amacı aynıdır; evrene bir açıklama
getirmek.
Dinsel ya da bilimsel, genel olarak felsefe, Sokrates’in dediği gibi
neleri bilmediğini bilmek ve kendini bilmektir. Aristoteles’in dediği
gibi ilkeler ya da ilk nedenler bilimi’dir, mutlu bir yaşam sağlamak
için tasarlanmış ‘eylemsel bir sistem’dir. Platon’un dediği gibi
‘’doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma’’ dır, eşdeyişle, gerçeklere ve
doğrulara akılla, düşünmekle varmaya çalışmaktır. Felsefenin temel
konusu evren ve yaşamdır.
Dinsel felsefe, şöyle açıklanmıştır: Felsefe, Augustinus’a göre
‘Tanrı’yı bilmek’tir, ‘gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir’ler.
Tertullianus’a göre felsefe yapmak ‘dogma’yı açıklamak’tır. Anselmus’a
göre de ‘inanılanı anlamaya çalışmak’tır. Skolastiklere göre felsefe
akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması’dır. Aquino’lu Thomas’ya
göre felsefenin konusu Tanrı’dır, felsefe Tanrı’nın tanıtlanması’dır.
Scottus Eriugena’ya göre felsefe ‘inan’ın bilimi’dir, Hegel’e göre
felsefe, dinin hayal ürünü olarak sunduğu şeyi, kavramsal olarak
yakalamak’’ tır.
Bilimsel felsefe ise, Abaclardus’un dediği gibi felsefe, inanılanın
inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır. Epikuros’un dediği gibi
her şeyin doğal bir nedeni olduğunu bilmek, doğru bilgi edinip doğru
eylemde bulunmak ve insana huzursuzluk vererek insanı boş yere mutsuz
eden ve en büyük mutluluk olan ataraxia durumunu bozan hayal, masal, düş
ürünü doğal olmayan düşüncelerden kaçınarak doğal bir dünya görüşü
edinmektir. Hegel’in dediği gibi felsefe, evreni açıklamaktır. Giordano
Bruno’nun dediği gibi felsefe, doğayı bilmektir. Francis Bacon’un dediği
gibi felsefe, deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde
düşünmek’tir. Auguste Comte’un dediği gibi felsefe, bütün bilimleri
birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi’dir. Ludwig Feuerbach’ın
dediği gibi felsefe, doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle
sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır. Eytişimsel
özdekçiliğin(Diyalektik Materyalizmin) dediği gibi, Felsefe, her türlü
gelişmenin genel yasalarını saptayan bilimdir. Felsefe, bilginin yolunu
aramak ve onu elde etmek demektir, felsefe bilimsiz, bilim de felsefesiz
olamaz, felsefe tıpkı bilim gibi somut ve bilimsel sezgiden soyut
düşünceye ve bundan da yeniden somut pratiğe geçilerek
gerçekleştirilmelidir. Felsefe, doğasal, düşünsel ve toplumsal evrenin
tüm olgularının ve kesikli süreklilik içindeki her türlü gelişmenin
temeli olan genel yasaları saptayan, evrensel bağımlılık, birlik ve
varlık anlayışıyla bütünleyen, bilime dayanan, bilimle değişen ve
güçlenen evrensel bilimdir. Bilimsel veriler üstünde düşünmek ve
onlardan kılgısal sonuçlar çıkarmaktır. Özdeksel dış dünyanın
belirlediği bilincimizle özdeksel dış dünyayı yalnızca elini şakağına
koyarak kavramak ve açıklamak değil, doğaya hiçbir şey katmadan olduğu
gibi bilimsel olarak (bilime dayanarak) kavramak ve açıklamaktır, aynı
zamanda da dünyayı değiştirme yöntemi olduğu gibi dünyayı
değiştirmektir. İnsanlık-öncesi çağını insanlık çağına dönüştürmenin tek
bilimsel kılavuzudur.
|