Felsefe hakkında her şey…

Gezegen yok olurken çocuk sahibi olmayı mı düşünüyorsunuz? Öncelikle şu 5 temel etik soruyu cevaplayın…

20.04.2024
48
Gezegen yok olurken çocuk sahibi olmayı mı düşünüyorsunuz? Öncelikle şu 5 temel etik soruyu cevaplayın…

Çocuk sahibi olmak istiyor musunuz? Peki iklim krizi, ekosistemin çöküşü, kıtlık ve yoksullukla çalkalanmakta olan bir dünyada çocuk sahibi olmak sadece sorunu daha da derinleştirmek anlamına mı gelir ve dolayısıyla etik dışı mıdır?

Çocuk sahibi olmak isteyen insanlar bir ikilemle karşı karşıyalar. Yaşamı boyunca karbon salınımından etkilenecek ve karbon salınımını etkileyecek bir çocuk dünyaya getirmek, başka birçok çocuğun da sefalet içinde yaşamasını gerektiriyor. Bu durumda adaletsizlik ve eşitsizlik daha da artacak denilebilir.

Ancak birçok insan son derece doğal olarak çocuk sahibi olmak istiyor ve bunu yapmak insanın hayatında yaptığı en anlamlı şeylerden biri olabilir.

Peki ne yapmalıyız? Bu sorunun cevabını bize etik verebilir. Etik bize insanları çocuk sahibi olmamaya zorlamadan, çocuk sahibi olmanın etkilerini göz önünde bulundurmanın ahlaki yükümlülüklerini gösterir.

Aşırı nüfus artışı

Birçok kişi dünyanın aşırı nüfus artışı sorunu yaşadığını savunuyor. George Morris aşırı nüfusu, “dünya üzerinde rahat, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilecek ve yine de dünyayı gelecek nesillere uygun bir yer olarak bırakabilecek olandan daha fazla insanın bulunduğu nüfus durumu” olarak tanımlıyor. 1

Tanımdaki bütün unsurlar yoruma açıktır. Arazinin iskân kapasitesi bile bir bölgede barındırılabilecek insan sayısını belirtmesi bakımından araziyi kimin, ne için kullanacağına bağlı olarak değişiklik gösterir. Örneğin aynı arazide et yiyen insanlardan çok daha fazla vejetaryen insan yaşayabilir. Sonra konfor, sağlık ve mutluluğun insanlar arasında farklı standartları vardır ve bir sonraki nesil, teknoloji düzeyine bağlı olarak dünyayı kendisine daha fazla ya da daha az “uygun” bulabilir. Hollanda veya Hong Kong gibi gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler son derece yoğun bir nüfusu barındırabildiğinden, nüfus yoğunluğu da aşırı nüfus için yeterli bir ölçü değildir. Bir ülkenin aşırı nüfuslu olup olmadığı nüfus artış hızına, yaşam standardına, yaşam tarzına, kültürüne, mevcut teknoloji ve kaynaklarına, ekonomisine ve diğer faktörlere bağlıdır. Bazı uzmanlar dünyanın kaynaklarının sınırlı olduğunu ve bu nedenle nüfus ve ekonomik olarak büyümenin de bir sınırı bulunduğunu düşünürken bazıları da bilim ve teknoloji ilerlediği sürece büyümenin bir sınırı olmadığını savunmaktadır.

Eğer herkes ortalama bir Amerikalı gibi yaşasaydı şu anda içinde yaşadığımız Dünya gibi beşten fazla Dünya’ya daha ihtiyacımız olurdu.

Gerçekten de ekolojistler ve filozoflar tarafından yapılan tahminlere göre dünyanın gelişmiş bölgelerinde doğan bir kişi, ancak gezegende iki ya da üç milyardan fazla insan olmaması halinde kendi yaşam tarzının tadını çıkarabilir. 2 Bugün ise dünyamızda sekiz milyardan fazla insan var.

umut, bebek, anne, anne bebek, el ele, bebek el ele anne

Peki ne yapacağız?

Kişi başına düşen sera gazı emisyon oranını azaltarak bu ikilemi çözebiliriz. Ancak bu tek başına yeterli olmayacaktır.

Neden mi? Birincisi, yıkıcı iklim değişikliğini hafifletmek için emisyonu gereken hızda azaltmak oldukça zordur. Paris Anlaşması’nın hedefi, dünyanın sanayi öncesi döneme göre 2°C ısınmasını önlemektir. Bu hedefe ulaşmak için emisyon miktarını 2030 yılına kadar yarıya indirmeli, 2040 yılına kadar tekrar yarıya indirmeli ve 2050 yılına kadar tekrar yarıya indirmeliyiz. 3

Ne yazık ki Paris hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemiyoruz. Bu başarısızlık büyük acılara ve milyonlarca insanın ölümüne neden olacak. 4 Ve en dezavantajlı insanlar bu durumdan ilk ve en ağır şekilde etkilenecek. Bu tam anlamıyla adaletsizliktir.

İkinci olarak, gelişmekte olan ülkelerin yoksulluktan kurtulmak için emisyon seviyelerini arttırmalarına izin verilmelidir. 5 Yoksulluk içindeki insanlar zaten çok az kaynak tüketiyorlar. Bu düşük tüketim seviyesinde kalmak, onları buna zorlamak insanlık dışıdır. Birçok insanın daha fazla tüketmesini savunmalı ve desteklemeliyiz.

Üçüncü olarak, daha az çocuk sahibi olmak iklim hasarının neden olduğu adaletsizlikleri çözmeye yardımcı olur. Küresel doğurganlık oranı anne başına sadece 0,5 doğum düşerse yüzyılın sonuna kadar her yıl yaklaşık 5,1 milyar ton karbon tasarrufu sağlanacaktır. 6 Bu da yıkıcı iklim değişikliğini önlemek için gereken emisyon tasarrufunun %16 ila %29‘una katkıda bulunacaktır. 7

Dördüncü olarak, dünyanın kişi başına düşen ortalama emisyon oranı azalsa bile, artan nüfus emisyonu katlamaya devam edecektir.

Emisyonlar, artan nüfusla birlikte birebir oranda artma eğilimindedir. Örneğin 1975 ve 2009 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde hem nüfus hem de emisyon %43 oranında artmıştır. 8 Nüfus artışını ele almamak, kişi başına düşen emisyonu azaltarak elde ettiğimiz iyi sonuçları ortadan kaldırabileceğimiz anlamına gelmektedir.

Ve son olarak, üremeyi dikkate almadan kişi başına düşen emisyonu değerlendiremeyiz. Dünyaya çocuk getirmeme kararı, bireysel emisyonu azaltmada, geri dönüşüm ve daha az araba kullanımı gibi yapabileceğimiz diğer pek çok “yeşil” eylemin toplamından yaklaşık 20 kat daha etkilidir. 9

Örneğin, gelişmiş bir ülkede daha az çocuk sahibi olmak yılda yaklaşık 58 ton emisyon tasarrufu sağlamaktadır. Bir kişinin emisyonunu sınırlandırmak için alabileceği bir sonraki en iyi karar arabasız yaşamaktır. Ancak bu da yılda sadece 2,4 ton emisyon tasarrufu sağlayacaktır. 10

Etikçilerin son zamanlarda işaret ettiği gibi, kişi başına düşen emisyonu azaltmak gibi bir görevimiz varsa sahip olduğumuz çocuk sayısını sınırlamak da görevimizdir. 11

çocuk, iklim değişikliği, pankart, döviz

“Benim geleceğim, benim tercihim.” dövizini taşıyan bir çocuk.

İkilemi nasıl aşarız?

Dünyanın aşırı nüfus artışını çözmesi gerekiyor. Bunu dile getirmenin kolay ya da rahat bir mesele olmadığını biliyoruz. Bu konu cinsellik ve doğum kontrolü, kişisel haklar ve din gibi insan hayatında etkin rol oynayan konularını içeriyor. 12 Ayrıca tüm adaletsizlikleri çözebilecek kesin bir yol olmadığının da farkındayız.

Varlıklı ülkelerdeki insanlar dünyaya çocuk getirmeye devam ederse mevcut ve gelecekteki birçok insanın yaşaması ve refaha kavuşması için yeterli kaynak kalmayacaktır. Ancak bir bireyden üremekten vazgeçmesini talep etmek de adaletsizlik olacaktır. Dünyaya bir çocuk getirip getirmemeye karar verme özgürlüğü, pek çok insanın onuru ve hayatın anlamı açısından merkezi bir öneme sahiptir. 13

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi de her erkek ve kadının aile kurma hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir.

Dolayısıyla en uygun cevap, adaletsizlikleri tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan cevap değildir. Aksine, adaletsizliği mümkün olduğunca en aza indirmek hedef olmalıdır. 14

İnsanlara çocuk yapmamalarını ya da daha az çocuk yapmalarını söylemek çok ağır olur. Çözüm daha ince bir çizgi izlemelidir. Ama nasıl? İnsanlara, dünyaya bir çocuk getirirken çevre ve adalet konularını göz önünde bulundurmaları için ahlaki bir yükümlülük yükleyerek…

Beş ciddi soru

Çocuk sahibi olmak isteyen bir kişi için bu, artık sadece şu soruları sormanın yeterli olmadığı anlamına geliyor: İyi bir ebeveyn olabilir miyim? Bir çocuğun bakımını üstlenebilecek olgunluğa sahip miyim?

Doğurganlıklarını kontrol etme imkanına sahip olan herkes artık kendine aşağıdaki beş soruyu sormakla da yükümlüdür:

  1. Çocuğum karbon emisyonu yüksek bir yaşam tarzına sahip olacak mı ve bu başkalarının yoksulluk içinde yaşaması anlamına mı gelecek? Eğer öyleyse bunu yapma hakkına sahip miyim?
  2. Biyolojik bir anne ya da baba olmak istiyor muyum? Yani benim genlerimi taşıyan birine ebeveynlik yapma arzum var mı? Yoksa sadece ebeveynlik arzularım mı var? Yani genleri benim olmasa da birini sevgi dolu bir ortamda kendi değerlerime göre yetiştirme arzusunu taşıyor muyum?
  3. Bir çocuğum olduğunda onunla aramızda güçlü bir biyolojik bağ olduğunu keşfetsem bile, biyolojik olarak bana bağlı olmayan birini yetiştirdiğimde onunla da yaşamımdan memnuniyet duyabilir miyim?
  4. Eğer sadece ebeveynlik arzularım varsa bu arzularımı başka yollarla, örneğin birine koruyucu aile ortamı sunarak, ona yaşamı öğreterek, yol göstericilik yaparak veya mümkünse evlat edinme yoluyla tatmin edebilir miyim?
  5. Ebeveynlik arzularımı başka yollarla tatmin etmem, özellikle hâlihazırda bir biyolojik çocuğum varsa uygun olur mu?

Çocuk sahibi olmamayı tercih eden kişiler genellikle bu kararlarını başkalarına açıklama ihtiyacı hissederler. Yukarıdaki yaklaşım bunun tam tersi anlamına gelecektir: Etik olarak dünyaya bir çocuk getirmek isteyen insanların zor soruları yanıtlamaları gerekmektedir.

Adil bir toplum, herkesin istediği takdirde çocuk sahibi olabilmesine saygı duyar. Bununla birlikte, herkesin bunu yapmanın sonuçlarını göz önünde bulundurmasını da talep etmelidir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Craig Stanbury’nin “Thinking of having a baby as the planet collapses? First, ask yourself 5 big ethical questions” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

KAYNAKÇA

  1. Population Reference Bureau PRB, (1988). What is overpopulation? Population Education Interchange, 17 (4), s. 1-2, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12281798/
  2. Cafaro, P., (2022). Climate ethics and population policy: A review of recent philosophical work. WIREs Climate Change, 13 (11), e748, http://dx.doi.org/10.1002/wcc.748
  3. Rockström, J., Gaffney, O., Rogelj, J., Meinshausen, M., Nakicenovic, N. ve Schellnhuber, H.J., (2017). A roadmap for rapid decarbonization Emissions inevitably approach zero with a “carbon law”. Science, 355 (6331), s. 1269-1271, https://doi.org/10.1126/science.aah3443
  4. IPCC Sixth Assessment Report, Climate Change 2022: Impacts, Adaptation and Vulnerability. https://www.ipcc.ch/report/ar6/wg2/
  5. Hedberg, T., (2021). The moral imperative to reduce global population. The Ecological Citizen, 5 (1), s. 47-54, https://www.ecologicalcitizen.net/pdfs/epub-048.pdf
  6. Hickey, C., Travis, N.R. ve Earl, J., (2016). Population Engineering and the Fight against Climate Change. Social Theory and Practice, 42 (4), s. -, https://philpapers.org/archive/HICPEA.pdf
  7. O’Neill, B.C., Dalton, M., Fuchs, R., Jiang, L., Pachauri, S. ve Zigova, K., (2010). Global demographic trends and future carbon emissions. Social Sciences, 107 (41), s. 17521-17526, https://doi.org/10.1073/pnas.1004581107
  8. Ryerson, W.N., (2010) ,The Post Carbon Reader Series: Population Population: The Multiplier of Everything Else. Post Carbon Institute. https://overpopulation-project.com/wp-content/uploads/2018/12/2010_Ryerson_TheMultiplierofEverythingElse_PostCarbonReaderSeries5221.pdf
  9. Murtaugh, P.A., Schlax, M.G., (2009). Reproduction and the carbon legacies of individuals. Elsevier, 19 (-), s. 14-20, https://www.biologicaldiversity.org/programs/population_and_sustainability/pdfs/OSUCarbonStudy.pdf
  10. Wynes, S., Nicholas, L.A., (2017). The climate mitigation gap: education and government recommendations miss the most effective individual actions. Environmental Research Letters, 12 (-), 074024, https://doi.org/10.1088/1748-9326/aa7541
  11. Hedberg, T., (2019). The Duty to Reduce Greenhouse Gas Emissions and the Limits of Permissible Procreation. Essays in Philosophy, 20 (1), s. 4, http://doi.org/10.7710/1526-0569.1628
  12. Vivian, J.R., (1998). The Population Explosion. New Haven, 7 (-), s. -, https://teachersinstitute.yale.edu/curriculum/units/1998/7
  13. Robeyns, I., (2022). Is Procreation Special?. The Journal of Value Inquiry, 56(-), s. 643-661, https://link.springer.com/article/10.1007/s10790-021-09797-y
  14. Rieder, T.N., (2014). Procreation, Adoption and the Contours of Obligation. Journal of Applied Philosophy, 32 (3), s. 293-309, https://doi.org/10.1111/japp.12099
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...