Felsefe hakkında her şey…

Üniversiteler arasında sıralama yapmak bilim dışıdır ve eğitime zarar vermektedir…

16.02.2024
113
Üniversiteler arasında sıralama yapmak bilim dışıdır ve eğitime zarar vermektedir…

Özellikle iletişim ağının gelişmesi ve genişlemesiyle beraber neredeyse her şeyi sıralamaya başladık. Yakın çevremizdeki en iyi 10 restoran, ziyaret edilecek en güzel şehirler, izlenecek en iyi filmler, en iyi oteller… Bu sıralamaların gerçekten işe yarar olup olmadığını anlamak için sıralamayı kimin yaptığını ve bilmek gerekiyor. Ve tabii ne aradıklarını da…

Üniversiteler arasında yapılan uluslararası sıralamalara bakarken sorulması gereken sorular da tam olarak bunlardır.

Üniversitelerin kendi aralarında sıralamaya tabi tutulması uzun soluklu bir geçmişe sahip değil. 1 İlk sıralamalardan bu yana bu tip sıralamalar önem ve geçerlilik iddiasıyla her yerde karşımıza çıkar oldu. 2 Kurumlar, özellikle de üst sıralarda yer alanlar, bu sıralamaları ciddiye alıyor. Bazıları sıralama yapanların istediği verileri toplamak için personeline mesai harcatıyor. Üniversitelerin bağışçıları da bu sıralamaları ciddiye alıyor. Gazeteciler sıralamaları gündeme getiriyor ve bazı ebeveynler çocuklarının nerede okuyacağına karar vermek için bu sıralamaları takip ediyorlar.

Uluslararası düzeyde birçok üniversite sıralama sistemi ve birçok da sıralayıcı bulunsa da bazı sıralama sistemleri diğerlerinden daha fazla biliniyor. 3 Medyada en çok yer alan ve en etkili görünenler ise Quacquarelli Symonds (QS), Times Higher Education (THE), Shanghai Ranking Consultancy ve US News & World Report olarak ön plana çıkıyor.

Yakın zamanda bir grup uzman, üniversiteler arası sıralama sistemlerine eleştirel bir gözle bakmak üzere Birleşmiş Milletler Üniversitesi Uluslararası Küresel Sağlık Enstitüsü tarafından bir araya getirildi ve üniversitenin bu konudaki raporuyla ilgili bir basın açıklaması yayınladılar. 4

Sıralamalarla ilgili öncelikle bir temel konsept sorunu bulunduğu sonucuna vardılar. Tüm kurumları tek bir sepete koyup değerlendirerek ortaya yararlı bir çalışma çıkarmak pek mümkün değil.

Ayrıca bu sıralama kuruluşlarının araştırma yöntemlerinin belirsiz ve geçersiz olduğu sonucuna varıldı. Yanlış yöntemlerle yapılan araştırmalar üniversiteler tarafından yayınlanmaya değer görmezler; fakat bu kriterin sıralama yapanlar için kullanılmadığı ortada.

Uzmanlar, sıralamaların büyük ölçüde gereğinden fazla değerli bulunduğunu ve küresel, bölgesel ve ulusal eşitsizlikleri pekiştirdiğini belirttiler. Ve son olarak, sıralamaya gösterilen aşırı ilginin eğitim sistemlerini bir bütün olarak düşünmeyi engellediğini de ifade ettiler.

mezuniyet, üniversite, araştırma, öğrenciler

Sıralamayı kim ve nasıl yapıyor?

Sıralamaları yapan kurumlar kâr amacı güden özel şirketlerdir. Sıralama kuruluşları çeşitli şekillerde para kazanırlar 5: Üniversitelerden veri toplayıp daha sonra bu verileri ticari mal hâline getirerek; reklam alanı satarak; danışmanlık hizmetleri satarak (üniversitelere olduğu kadar hükümetlere de); ve ücretli konferanslar düzenleyerek.

Her sıralayıcının ve her sıralamanın farklı bir yöntemi vardır. Hepsi sonuçta topladıkları verilerden bir endeks ya da puan üretmektedir. Ancak puanlarını nasıl elde ettikleri açık değildir. Neyi ölçtükleri ve ölçtükleri her bir bileşenin ne kadar önemli olduğu konusunda tamamen şeffaf değillerdir.

Örneğin Times Higher Education, kendi kurumlarını ya da diğer kurumları değerlendirmeleri için davet edilen akademisyenlere bir anket göndermektedir. Bu ölçüm, kaç kişinin yanıt verdiğinden, bu kişilerin kim olduğundan ve sıraladıkları kurum hakkında gerçekten bir şey bilme becerilerinden doğrudan etkilenecektir.

Dolayısıyla böyle bir anketten bir sonuç elde etmek kolaydır, ancak bu sonuç geçerli midir? Gerçeği yansıtıyor mu? Ön yargıdan arınmış mıdır? Eğer belirli bir kurumda çalışıyorsam, bu kurumu yüksek puanlamam mümkün ve hatta muhtemel midir? Ya da, eğer o kurumda mutsuzsam, o kurumu kötü olarak değerlendirmek isteyebilirim. Her iki durumda da bu iyi bir doğruluk ölçütü değildir.

Sıralama kurumları daha objektif sayılabilecek başka ölçütler de kullanmaktadır. Örneğin, üniversitelerin ürettiği yayınlara bakarlar.

Örneğin etnik azınlık gruplarından bilim insanları, akademik yayın süreci boyunca çeşitli eşitsizliklerle karşılaşıyor ve dergi yayın kurullarında yeterince temsil edilmiyorlar. 6 Akademik eşitsizlik hat safhada ve adam kayırmacılık da buna ek olarak cabası… Ayrıca, dikkatli baktığınızda sıralama yapan kurumların belirli araştırma türlerine (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) daha fazla önem verdiğini görürsünüz. Her şeyi hesaba katmazlar, eşit şekilde hesaba katmazlar ve sıralamayı alan kişilere hesaba kattıkları şeyleri nasıl değerlendirdiklerini söylemezler.

araştırma, makale, kitap, dergi, yazı, tez

Üniversite sıralamalarını neden önemseyelim ki?

Üniversitelerin toplumda oynayacakları pek çok rol vardır. Buna ek olarak, üniversitelere çok fazla kamu kaynağı aktarılmaktadır. Bizler, yani halk, bu paranın nasıl harcandığını önemsemek ve bilmek zorundayız.

Peki ya bir üniversite; okullarda, hastanelerde ve diğer kamu hizmetlerinde çalışacak nitelikli iş gücünü üretecek çok sayıda öğrenci mezun ediyorsa? İşte bu üniversite, iyi bir üniversitedir; önemli bir toplumsal işlevi yerine getirmektedir. Vergilerimizin aktarılması için iyi bir yer gibi görünüyor.

Başka bir üniversite, devletin gençler arasındaki işsizliği azaltacak ya da suç oranını düşürecek programlar uygulamasına yardımcı olacak nitelikte araştırmalar yapıyorsa? İşte bu da iyi bir üniversitedir.

Örneklediğimiz bu iki kurum da sıralama yapan şirketlerin listelerinde yukarılarda bir yerlerde bulunmayabilir. Ancak bu durum, bu okulların iyi üniversiteler olmadığını göstermez.

Münferit sıralama sistemleri topluma hizmet etmez. Sıralamalar çok ciddiye alınırsa ve bu sıralamaların yükseköğretim sistemini etkilemesine izin verilirse bir yükseköğretim sisteminin yapması gereken şeyi, yani daha iyi bir topluma giden yolda katkıda bulunmayı baltalayabilir. Bu sıralamalara çok fazla önem verilmesi, eğitim sistemlerini bir bütün olarak düşünmeyi engeller.

Bir yükseköğretim sistemi hakkında sorulması gereken pek çok önemli soru vardır. Öncelikli olması gereken sorular şunlardır:

  • Yükseköğretim kurumlarının dengeli bir dağılımına sahip miyiz ve bunlar birbirlerine iyi uyum sağlıyor mu?
  • Araştırma kurumlarımız hem bizim bir millet olarak ilerlememize hem de coğrafyamızın kalkınmasına yardımcı olacak yeterli sayıda yüksek nitelikli araştırma üretiyor mu?
  • Diğer yükseköğretim kurumlarına ve toplumdaki diğer sektörlere personel sağlamak için yeterli sayıda yüksek lisans veya doktora mezunu yetiştiriyor mu?

Sıralamalar üniversiteleri bu temel amaçlardan uzaklaştırmaktadır. Sıralama takıntısı, üniversitelerin nitelikli çalışmalar yapmak yerine sıralamayı yükseltmek için faaliyet göstermeye dönük çarpık eğilimlere itmektedir.

Ne yapmalıyız?

Hepimiz sıralamanın objektif ve doğru olmadığını anlamalıyız. Kâr odaklı şirketler kaçınılmaz olarak sıralama sistemlerini kamu yararı ve üniversitelerin sosyal işlevleri yerine daha fazla kâr elde etmek için kullanacaktır.

Sıralama yapan kurumların tamamen şeffaf olmalarına ihtiyacımız var ki verdikleri bilgilerin faydalı ve geçerli olup olmadığını deneyimleyebilelim.

Sıralama kuruluşlarının kendi içlerindeki çelişkileri kabul etmeleri gerekir.

Sıralamanın ne olduğunu ve ne olmadığını anladığımızda, bu raporlara o kadar da değer vermeyeceğiz. Bu da bizi oyunu onların şartlarına göre oynamayı reddetmeye sevk etmelidir.

Sıralama yöntemlerinin, yüksek değere sahip üniversitelerin Batılı ve İngilizce konuşulan üniversiteler olduğu yönündeki yanlış ya da eksik dünya görüşünü nasıl pekiştirdiğini fark etmemiz gerekiyor. Sömürgesizleştirmeye ilgi duyduğunu iddia eden kurumlar, sıralamada yer almak için çaba harcamaktan vazgeçmeye yönlendirilmelidir.

Sıralamaların bütün tarih boyunca, her zaman var olmadığını hatırlamakta da fayda var. Aynı şekilde bu sıralamalar var olmaya devam etmek zorunda da değil. Eğer devam edecekse de bu şu anki hâlde olmamalıdır.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Sharon Fonn’un “University rankings are unscientific and bad for education: experts point out the flaws” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

KAYNAKÇA

  1. Tiffany Nassiri-Ansari ve David McCoy, “World-class Universities? Interrogating the Biases and Coloniality of Global University Rankings”, Brifing, Birleşmiş Milletler Üniversitesi Uluslararası Küresel Sağlık Enstitüsü, 2023; DOI: 10.37941/PB/2023/1, http://dx.doi.org/10.37941/PB/2023/1.
  2. Ellen Hazelkorn, “Rankings and higher education: reframing relationships within and between states”, (Centre for Global Higher Education, 2017; 19, http://www.researchcghe.org/perch/resources/publications/wp19.pdf
  3. Riyad A. Shahjahan ve Sanzhar Baizhanov. Global university rankings and geopolitics of knowledge. International Encyclopedia of Education (Fourth Edition), s. 261-271, (2023). https://doi.org/10.1016/B978-0-12-818630-5.08042-8
  4. “Statement on Global University Rankings”, Birleşmiş Milletler Üniversitesi Uluslararası Küresel Sağlık Enstitüsü, 2023; DOI: 10.37941/PB/2023/2.
  5. Tiffany Nassiri-Ansari ve David McCoy, “World-class Universities? Interrogating the Biases and Coloniality of Global University Rankings”, Brifing, Birleşmiş Milletler Üniversitesi Uluslararası Küresel Sağlık Enstitüsü, 2023; DOI: 10.37941/PB/2023/1, http://dx.doi.org/10.37941/PB/2023/1.
  6. Amanda Heidt, “Racial inequalities in journals highlighted in giant study”, Nature, 2023; https://doi.org/10.1038/d41586-023-01457-4.
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...