Felsefe hakkında her şey…

Transendental İdealizm

30.10.2022
783

Schelling doğa felsefesine “transsendental idealizm” başlığı altında sunulan birtakım kuramsal bilgiler daha eklemiş, bu bilgilerin doğa felsefesini tümleyici bir rolü olduğunu dile getirmiştir. Mutlak-olan’ın öznellik ve nesnelliğin bir özdeşliği olduğunu zaten belirtmiş bulunuyoruz. Buradaki soru bilgi alanının arkasında ontolojik bir olgusallığın bulunup bulunmadığı sorusudur. Bunun için bu alandan başlamak gerekiyor. Özne ve nesnenin kökensel özdeşliğini kabul ediyorsak bilgi alanında bu özdeşlik öz-bilinçtir. Öz-bilinç Schelling tarafından ‘ben’ olarak betimlenir ama ‘ben’ terimi bireysel ‘ben’i göstermez. “Genel olarak öz-bilinç” edimini simgeler. Öz-bilinç, tek bir mutlak edimdir ve bu mutlak edim kendinin/ benin nesne olarak üretilişidir. Ben, kendi öz nesnesi olan bir üretmeden başka bir şey değildir. Çünkü ‘ben’ kendini bilme yoluyla varlık kazanır. Bu öz-bilgi anlıksal bir sezgi edimidir ve bu edim tüm aşkınsal düşüncenin aracıdır. Anlıksal (zihinsel) sezgi ile aşkınsal düşünce nesnesinin üretimi bir ve aynı şeydir. Bu nedenle Schelling’e göre bir aşkınsal idealizm sistemi bir öz-bilinç yapılanması biçimini almalıdır.

Bunun için bilincin tarihine yeni baştan bakmak gerekir. Schelling, bilincin tarihini üç ana evrede izler: İlk evre ilkel duyumdan üretken sezgiye dek yayılır ve doğa felsefesinde maddenin kuruluşu ile bağlantılıdır. Yani bu evrede madde dünyasının üretimi tinin bilinçsiz üretimi olarak görülür. İkinci evre üretken sezgiden derin düşünmeye dek uzanır. Ben burada duyu düzeyinde bilinçlidir. Bu aşamada duyulur nesne üretken sezgiden ayrı olarak görülür ve uzay, zaman ve nedensellik kategorileri ortaya konur ve aynı anda ben için bir evren varolmaya başlar. Üçüncü evrede organizmanın oluşumu devreye girer. Bu evre ben’in düşünme yoluyla kendisini ben-olmayandan, yani nesneden ayırt etmesini, bir zihin olarak tanımasını sağlayan mutlak soyutlama ediminde doruğuna ulaşır. ‘Ben’ kendine nesne olmuştur. Mutlak soyutlama edimi, ancak kendini- belirleyen istencin bir edimi olarak anlaşılabilir.

İstenç söz konusu olunca aşkınsal idealizm sisteminin ikinci evresine de gelinmiş olur. Burada öz-bilincin gelişiminde başka- benlerin başka özgür istençlerin bilincine varılması tarafından oynanan rol dikkate alınmaktadır. Burada ben istenç olarak kendinin bilincine nasıl ulaşabilir? Önce bunun yanıtlanması gerekmektedir. Yanıt: Ben’in öz-belirlenimden başka bir şeyi istememesi biçimindeki istem (talep) yoluyla olduğudur. Bu istem Kant tarafından anlatılan kesin buyruktan başkası değildir ancak başka anlıkların da isteyebilecek olduğu şeyleri istemen gerekir. Ancak tüm anlıkların isteyebilecekleri, sadece öz belirlenimdir, yasa ile salt uygunluktur. Öz belirlenim somut eylem yoluyla başarılabilir. Bu nedenle Schelling bu aşamada haklar sistemini ve devleti ahlaksal eylemin koşulları olarak öne sürer. Devlet insan eli tarafından, tinin etkinliği tarafından ortaya konmuş bir yapıdır. Ama özgürlüğün bireyler çokluğu tarafından uyumlu olarak gerçekleştirilebilmesi için zorunlu bir koşuldur. Ahlaksal etkinliklerimizde ussal yasanın toplumda işlediğine güvenebilmemiz gerekir Bir başka deyişle temel niteliği yasa yönetimi olan ussal devlete güvenebilmemiz gerekir.

Yine de iyi düzenlenmiş devlet bile başka devletlerin bencil istençlerinin karşısında durur. Burada soru şudur: Politik toplum bu güvensizlik koşulundan olanaklı olduğu ölçüde nasıl kurtulabilir? Schelling’e göre, bunun yanıtı, uluslararası çatışmaları ortadan kaldıracak bireysel devleti aşan bir “tüm devletler federasyonu”nda bulunabilir. Ancak bu şekilde politik toplum bir ikinci doğa olabilir. Bu amaca ulaşabilmek için iki koşul gerekir: Önce gerçekten ussal bir anayasanın temel ilkeleri genel olarak tanınmalıdır. Bu şekilde tüm devletler birbirlerinin yasama haklarını korumada ortak olarak davranabilsinler. İkinci olarak, Bireysel devletler, ortak bir temel yasaya boyun eğmelidirler. Bunun anlamı federasyonun bir devletler devleti olması gerektiğidir. Eğer böyle bir ideal gerçekleşebilirse politik toplum, yani devlet evrensel bir ahlaksal düzenin tam edimselleşmesi için güvenilir bir ortam olacaktır.

Kaynak: MODERN FELSEFE II, s. 68-71, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2409 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1397

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...