Felsefe hakkında her şey…

Taoizm’den edinilecek 4 faydalı hayat dersi

11.04.2024
Taoizm’den edinilecek 4 faydalı hayat dersi

Taoizm (kimi kaynaklarda Daoizm olarak da yazılır) antik Çin’de ortaya çıkmış bir inanç sistemi, felsefi öğretiler ve ibadetler bütünüdür. Temelleri Çinli bilgeler Lao Tzu ve Zhuangzi’ye dayanan bu öğretinin çeşitli biçimleri dünya çapında milyonlarca taraftar bulmuştur. Bu sistem her ne kadar karmaşık ve soyut olsa da birçok uygulanabilir yaşam öğretisi de sunar. Bu öğretilerden bazıları dünyayla anlamlı bir ilişki kurmak ve “zahmetsiz eylem”dir.

Taoizm’in pek çok yönü yeterince anlaşılamamıştır. Birçok felsefi sistemin etki ettiği alan büyüdükçe özünden uzaklaştığını biliyoruz. Taoizm de bu durumdan en çok muzdarip olan felsefi akımdır. Bu kadim düşünce okulu günümüzde genellikle “akışına bırakmak”tan biraz daha fazlasına indirgeniyor. Hatta o kadar soyut olarak ele alınıyor ki sanki bu sistemden çıkarılabilecek hiçbir uygulanabilir öğreti yoktur. Bu makalede, Taoizm’den kaynaklı, her gün kullanabileceğiniz dört hayat dersini ele alacağız.

Tao Te Ching‘in ilk dizesi şöyledir:

“Anlatılabilen Tao, ebedî Tao değildir. / İsimlendirilebilen hiçbir kavram, ebedî kavram değildir.”

Bu nedenle diyebiliriz ki bu makalede yazılan her şey biraz hatalı olacaktır; çünkü hepsi, yazılmıştır.

Yol tam önünüzde

Felsefi Taoizm oldukça soyut görünür. Tao Te Ching, dikkatli okuyucuları bile hataya sürükleyebilecek paradoksal ve görünüşte çelişkili satırlar içerir. Bundan ötürü metnin dağlarda yaşayan münzeviler ya da en azından toplumdan uzun süre uzak kalmayı göze alabilenler için bir felsefi öğreti taşıdığını düşünmek kolaydır.

Aslında durum hiç de öyle değildir. Dünyanın nasıl işlediğini anlamak Taoizm’in önemli bir bileşenini oluşturur ve bu da dünyayla ilişki kurmayı gerektirir. Tao Te Ching‘in büyük bir kısmı özellikle toplumların Tao’ya uygun olarak nasıl yönetileceğiyle ilgilidir ve uygarlığı terk edip kendinizi münzevi bir yaşama adamışsanız bunu yapmanız mümkün olamaz.

Tao, en saf haliyle, gerçekliğin birleştirici, her şeyi kapsayan özüdür. Olgular Tao’yu takip ederek gelişir. Onu ne kadar çok anlarsanız, her şeyi birbirine bağlayan neden-sonuç ilişkilerini ve eylemlerinizin nasıl bir etkiye sahip olabileceğini de o kadar iyi anlayabilirsiniz.

Eski Çin devletlerinden birinin hükümdarı olmasanız bile burada yine de değerlendirilebilecek kullanışlı ipuçları vardır. Örneğin önemli bir toplantıya gireceğinizi varsayalım. Başkalarıyla nasıl iletişim kurduğunuz, toplantının başarılı geçip geçmeyeceği üzerinde önemli etkiye sahip olacaktır. Eğer içeri girip öfke, hayal kırıklığı ve hınç duygularınızı açığa vurursanız muhtemelen toplantıyı batırırsınız. Öte yandan, Taocuların “uysallık güçtür” görüşünü benimser ve adil, ılımlı ve şefkatli davranırsanız daha olumlu sonuçlar elde etmek için gerekli atmosferi yaratmış olursunuz.

İkinci durumda pek bir şey yapmamış gibi görünseniz de eylemler, insanlar ve sonuçlar arasındaki bağlantıları anlamanız, herkesin yararına olan Tao ile hareket etmenizi sağlamıştır.

Doğal olun

Lao Tzu’den sonra Taoizm’in en önemli ikinci düşünce adamı olan Zhuangzi, “kendiliğindenliğe” giden yolun özenli bir temrin ve çalışmadan geçtiğini vurgular.

Zhuangzi, kasap alegorisini bu bağlamda kullanır. Onlarca yıldır mesleğini icra eden bir kasap artık eti hiç zorlanmadan ve üzerinde düşünmeden, kazasız ve kusursuz bir biçimde kesebilir. Hatta eti o kadar ustalıkla işler ki bıçağını uzun süreler bilemek zorunda bile kalmaz. Peki kasap bu seviyeye nasıl ulaştı? Cevabı basittir: Kasap onlarca yılını bu işteki ustalığını geliştirmek için harcamıştır.

Zhuangzi için “kendiliğinden”, “rastlantısal” anlamına gelmez. Kasabın zanaatını nasıl bu kadar iyi kavradığını ve ne yapılması gerektiğini içgüdüsel olarak nasıl bildiğini ifade eder. Bu anlatıda kasap bilinçli çaba göstermeden hareket eder ve yine de kendini Tao’yu takip ederken bulur.

Tabii bu bilgeler veya meslek erbabı kişilerle sınırlı değildir. Çoğu insan hobilerini gerçekleştirirken, spor yaparken veya bildiği bir yolda araba kullanırken ne yaptığını düşünmek zorunda olmamanın ne anlama geldiğini biliyordur. Zhuangzi buna bir mutluluk kaynağı olarak bakar ve bize yaşamın en sıradan yanlarından bile haz almanın bir yolunu sunar.

“Karmaşanın içindeki sadeliği fark edin. / Küçük şeylerin büyüklüğünü kavrayın.”

Bakış açınızı genişletin

Pek çok felsefi sistem insanların kendi bakış açılarının ötesine geçebilmesinin olumlu yanlarından bahseder. Taoizm de bunu benimser; ancak aynı zamanda insan görüşünün oldukça sınırlı olduğunu da kabul eder. Sonuçta, eğer Tao her şey ise neden insanların bakış açısı hakikat üzerinde kendi başına bir etkiye sahip olabilsin ki?

Zhuangzi bunu yine alegori yoluyla açıklar. Onun hikâyelerinin birçoğu hayvanların bakış açısını esas alır ve anlatımda dil sanki bir insandan bahsediliyormuşçasına kullanılır. Örneğin kelebeğin rüyası alegorisinde bir insan, rüyasında, insan olduğunun bilincinde olmadan kendini bir kelebek olarak görür. Bu rüyadan uyanana kadar çiçekten çiçeğe konar. Uyandığında ise aslında rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan olduğunu fark eder. Hikâye, gerçekliğin öznelliğini ve anlaşılmazlığını ortaya çıkarmayı amaçlar.

Diğer bazı hikâyelerin metaforik olduğu daha açık olsa da hayvan karakterlerin kullanılması bilinçli bir seçimdir. Zhuangzi böylece sınırlı bakış açısının dışına çıkmanın yeni anlayışlara zemin hazırlayacağını ve etrafımızdaki dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayabileceğini anlatmak ister.

Wu-wei pratiği yapın

Wu-wei kabaca “eylemsizlik” veya “zahmetsiz eylem” anlamına gelir. Taoizm’in en iyi bilinen; ancak her zaman doğru anlaşılamayan veçhelerinden biridir. Filozof Edward Slingerland’a göre bu anlayıştaki asıl amaç “denememeyi denemektir”.

Zahmetsiz eylem; Zhuangzi’nin kasap alegorisindeki kasap gibi, bir durum karşısında ne yapılması gerektiğini sezgisel olarak bilebilmek ve bunu bilişsel enerji harcamadan yapabilmektir. Birçok yönden, genellikle süreçlerle ilişkilendirmediğimiz şeyler için bir geçiş durumu olarak düşünülebilir.

Bunun ötesine de geçmek mümkündür. Wu-wei ile hareket eden bir kişi Tao ile uyum içinde hareket etmiş olur. “Doğal” görünen ama evrenin işleyişine aykırı olan eylemler bu kapsamda değerlendirilmez.

Bunun nasıl yapılacağına dair çeşitli öneriler vardır. Eski Taocular dünyadan el etek çekmeyi ve basit bir hayata yönelmeyi önermişlerdir. Filozof Mencius, Konfüçyüsçü fikirleri Taocu fikirlerle harmanlayarak wu-wei‘nin var olduğunu; ancak küçük de olsa bir cesaretlendirmeye ihtiyaç duyduğunu savunmuştur.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Scotty Hendricks’in “4 practical life lessons from Taoism” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...