İnsan irade özgürlüğüne sahip midir? Yoksa her şey biyokimyasal bir belirlenimden mi ibaret?
Stanford Üniversitesinde nörobiyoloji profesörü olarak çalışan Robert Sapolsky, insan varoluşunun doğasına ilişkin geliştirdiği fikirleriyle “irade özgürlüğü” konusuna bambaşka bir bakış açısı getirerek özgür iradenin var olmadığını savunuyor.
Henüz 30 yaşındayken MacArthur “dahi” bursunu kazanan Sapolsky, kırk yılı aşkın bir süredir insan ve primat davranışlarını inceliyor. Henüz Türkçe baskısı bulunmayan “Determined: Life Without Free Will” adlı yeni kitabında insan iradesinin derin bir incelemesini yapan Sapolsky, insanın özgür iradeye sahip olamayacağı fikri üzerinde duruyor.
Ona göre yaptığımız hemen her şey biyolojik altyapımıza, yetişme tarzımıza, içinde bulunduğumuz çevresel ve içsel koşullara ve hayatın karşımıza çıkardığı türlü engellere bağlıdır, bunlar tarafından şekillendirilir. Bizler, yaşam süren her organizma gibi, yalnızca birer biyolojik makineyizdir.
Sapolsky’ye göre hâlihazırda kötü bir durumda olan dünyada insanları kendi etkileri bulunmayan olaylardan ötürü ödüllendirmek veya cezalandırmak dünyayı çok daha adaletsiz bir yere dönüştürüyor. Bu konuda çok açık konuşan Sapolsky şöyle diyor:
“Özgür irade diye bir şey yok. Olmayan bir şeyi insanların üzerine yüklemekten vazgeçin.” 1
İlgili konu: Özgür iradeye sahip miyiz ve de gerçekten özgür olmak istiyor muyuz?
Elbette bu çok keskin bir görüş ve sizin bundan farklı düşünebilmeniz de doğal. Ancak Sapolsky’ye göre burada onunla böylesine sıradan bir fikir ayrılığına düşmeniz ve hatta başkaca herhangi bir konuda vereceğiniz en basit karar dahi önceden belirlenmiş durumda.
Sapolsky özgür iradenin bizi eylemlerimizden sorumlu kılacağını ve bu durumun “tamamen anlamsız bir izah” ortaya çıkaracağını ifade ediyor. 2
Sapolsky bir özgür iradenin var olabilmesi için organizmanın biyolojik varoluşundan tamamen bağımsız olarak iş görmesi gerektiği düşüncesindedir. Ona göre özgür iradenin varlığını kabul etmek, belirli bir davranışa neden olan belirli nöronları tanımlamak anlamına gelir ki o zaman da beyindeki başka herhangi bir nöronun ne iş gördüğünün, çevresel niteliklerin, hormon seviyelerinin ve kişinin hangi kültürde yetiştiğinin hiçbir önemli kalmaz.
Sapolsky bunların tamamının kendi içinde değerli olduğu fikrindedir. O tüm hayatımızı farklı uyaranlara -örneğin kötü bir kokuya- tepki vermeye koşullanarak geçirdiğimizi düşünmektedir. Ona göre koşullandığımız koku karşısında nasıl davranacağımızı, koku alma reseptörlerimizi programlayan genetiğimiz ve yetişme sürecimizde bu kokuya karşı nasıl davranmamız gerektiği konusundaki yönlendirilmelerimiz belirlemektedir.
İlgili konu: İslam felsefesinde irade özgürlüğü problemi
Bu görüşe göre zevklerimiz, tercihlerimiz, değerlerimiz ve karakterimiz kararlarımıza şekil veren unsurlardır. Bunların hepsinin belirli bir kaynağı vardır ve zihinlerimiz bunlardan bağımsız hareket etmemektedir.
Hatta daha da ötesinde Sapolsky, eğer özgür irade bir aldatmaca ise o zaman ahlaki sorumluluğun da ortadan kalkacağını iddia etmektedir. Buna göre de aldığımız ahlaki kararlar dâhil bütün eylemlerimizi yalnızca tamamen mekanik bir bağlamda kendimize mal edebiliriz.
Dartmouth College’da nörobilimci olan Peter U. Tse, Sapolsky’yi “hem çok zeki hem de bütünüyle yanılgı içinde” olarak nitelendiriyor. LA Times’a konuşan Tse, “Deterministik biyokimyasal kuklalardan başka bir şey olmadığımız fikrini savunanlar, bu dünyadaki psikolojik acıların ve umutsuzluğun artmasının sorumlularıdır” diyerek Sapolsky’yi ciddi biçimde eleştirmiştir.
Bu eleştiri geçerli olsun ya da olmasın, Sapolsky insanların acı çekmesini değil mutlu olmasını istediğini söylemektedir. Bunun da esas iddiası bağlamında geçerli olmayabileceğini kabul etmektedir. Sapolsky’ye göre bir makinenin başına “iyi” bir şey gelebileceğine inanmak mantıksal olarak savunulamaz, gülünç ve anlamsızdır; fakat bu, insanların daha az acı ve daha fazla mutluluk hissetmesinin iyi bir şey olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Frank Landymore’un “Neuroscientist Says We Don’t Have Free Will After All” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM
KAYNAKÇA
- LA Times, “U.S. scientist Robert Sapolsky says humans have no free will”, Erişim: 15.12.2023, https://www.latimes.com/science/story/2023-10-17/stanford-scientist-robert-sapolskys-decades-of-study-led-him-to-conclude-we-dont-have-free-will-determined-book
- The New York Times, “Robert Sapolsky Doesn’t Believe in Free Will. (But Feel Free to Disagree.)”, Erişim: 15.12.2023, https://www.nytimes.com/2023/10/16/science/free-will-sapolsky.html
Hocam bu konuyu yıllar önce keşfettiğimde bunun üzerine birşeyler söylemeyi bir eser vermeyi veya en azından bir kitle ile paylaşmayı çok istedim. Ancak buna hiç imkanım olmadı. Ben yazar felsefeci sosyolog veya meşhur birisi değilim Sitenizi tesadüf eseri öğrendim. Sapolsky de ilk defa duydum ve orjinal makaleleri google çeviri ile okudum. Yazar ile farklı yollardan aynı sonuca ulaşmışız. Kendisi ile bir şekilde iletişime geçmeyi düşünüyorum. Benim yıllardır düşündüğüm ve başaramadım bir şeyi başarmış en azından bunu dile getirmiş. İşte bu yüzden Okurken içimde hem bir sevinç hemde bir hüzün doldu. Sizede çok teşekkür ederim böyle düşünen birileri daha var mıdır diye çok zaman aradım ama bulamamıştım bunu paylaşmasanız belki de hiç haberim de olmayacaktı.
Bu konuda ilaveten şunları söylemek isterim; insan davranışlarının %99 unun altında güdüsel etmenler yatar. işin bu kısmında bilinçaltına da değinmek gerekebilir ancak uzatmamak için girmeyelim. insanlığın belkide %90 ı bunun zaten farkında değil onlar karşılaştıkları farklı durumlarda iradeleri ile karar verdiklerini düşünüyor. Ancak aynı durumu yaşayan insanların neden farklı davranışlar sergilediğini ise açıklayamıyor. Örneğin aynı ailede çok yakın yaşlarda aynı ebeveyn tutumlarına maruz kalmış çocuklar ileride neden hayata karşı çok farklı duruşlar sergiliyor? Diğer taraftan karar verdiklerini düşündükleri şeylerin geri planında onların kararlarını etkileyen temel faktörler – ki bunlara zaaf diyorum- neler?? İnsan bunları farkedince iradesinin varlığından şüphelenmemesi elde değil. Kolaylıklar dilerim….