Tao’da Yol ve Yolun Gücü Nedir?
Milattan önce 1600’lerden 1000’lere kadar geçen sürede Shang Hanedanının yönetimi sırasında, insanlar kaderin Tanrılar tarafından tayin edildiğine inanır ve atalarına taparlardı.
Sonraki yıllarda, Zhou Hanedanı zamanında, siyasi kararları, “Gökyüzünün Vekili” rumuzuyla Tanrı tarafından yetkilendirildiğine inanılan birisi verirdi. Milattan önce 5. yüzyılda Konfüçyüs, kendi felsefi sistemini oluşturdu. Milattan önce 4. yüzyıla geldiğimizde Zhuangzi Taocu öğretiyi devlet temelli duruşundan kaydırarak birey temelli bir hale getirmiştir. Milattan önce 3. yüzyılda ise Wang Bi ve Guo Xiang isimli filozoflar, yeni, Taocu bir sistem kurmuşlardır.
Çin, Zhou Hanedanının egemenliğinin bozulmasıyla milattan önce 6. yüzyılda bir iç savaşın eşiğine doğru sürüklenmiştir. Bu değişim yöneticilerden ve yargıçlardan oluşan yeni bir sosyal sınıfın doğmasına sebep olmuş ve bu sınıf egemenliğinin gücünü artırmak için yeni düzenlemeler yapmanın peşine düşmüştür. Bu memurlar tarafından üretilen geniş fikirler yelpazesi de Yüz Düşünce Okulu olarak tanınmıştır.
Tüm bunlar Yunanistan’da felsefenin ortaya çıkışıyla aynı zaman denk gelmiş ve onların sürekli değişen bir dünyada istikrar sağlamak ve daha önce din tarafından açıklanan ve yönlendirilen konular için alternatifler üretmek gibi bazı ortak paydalarda buluşmuşlardır. Ancak Çin felsefesi politik uygulamalar alanında gelişmiş olduğundan, evrenin yapısından çok ahlak ve etik konuları üzerine yoğunlaşmıştır.
Bu dönemde ortaya çıkan en önemli fikirlerden birisi, Lao Tse‘nin “Tao Te Ching”idir. Bu, Tao’yu yani doğru yolu takip ederek bulunabilecek erdemler üzerine kurulan ve sadece belli kurallardan oluşan bir teoridir ve Taoculuk öğretisinin temellerini de bu oluşturur.
Değişim döngüleri
Tao kavramını anlamak için eski Çinlilerin sürekli değişen dünyayı nasıl gördüklerini bilmek gerekir. Onlara göre değişimler döngüseldir, gece ve gündüz, yaz ve kış gibi sürekli bir durumdan diğerine geçenler ve bu değişimler birbirine karşıt olarak değil, biri diğerinden çıkan bağlantılar olarak görülürler. Bu durumlar aynı zamanda bir bütünü oluşturan tamamlayıcı özelliklere sahiptirler. Değişim süreci tao’nun bir ifadesi olarak görülür ve dünyayı oluşturan 10.000 tezahüre neden olur. Lao Tzu Tao Te Ching’ de insanların bu 10.000 tezahürden sadece biri olduklarını ve özel bir statüleri olmadığını söyler. Ancak isteklerimiz ve özgür irademiz nedeniyle tao’dan sapabilir ve dünyanın uyumlu dengesini bozabiliriz. Erdemli bir hayat sürmek tao’yla uyum içinde hareket etmek anlamına gelmektedir. Ancak Tao Te Ching’ de verilen bilgiye göre tao’yu izlemek de çok basit bir mesele değildir.
Tao hakkında felsefe yapmak da anlamsızdır, çünkü bu, insanların kavrama yeteneklerinin ötesindedir. Wu (var olmama) ile karakterize edilir, bu yüzden de tao’ya göre yaşamanın tek yolu “eylemsizlik” anlamına gelen wu wei’dir. Lao Tzu bununla “yapmamayı” değil doğayla uyum içinde -kendiliğinden ve sezgisel olarak- hareket etmeyi kast eder. Bu da isteksiz, hırssız davranmayı ve sosyal geleneklere geri dönmeyi gerektirir.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı