Stresle Başa Çıkmada Savunma Mekanizmalarının Önemi
Birey karşılaştığı stres oluşturan olayları tanımladığı, tahmin edebildiği, bildiği ölçüde olaylarla yüzleşir, uzlaşır ya da geri çekilir. Eğer birey olayların kaynağını, sebebini tam olarak algılayamıyorsa gerçekliğin kendisi organizma için tehdit edici olabilir. Bu durumda birey olayın gerçekliğini değiştirir ve daha kabul edilebilir, daha az kaygı verici bir duruma dönüştürür. Savunma yoluyla başa çıkma şeklini tercih eden birey gerçekliği kendisi için daha kolay üstesinden gelinebilir bir hale getirir. İşinden ve yaşama şeklinden vazgeçemeyen ve sorunun kendisinden kaynaklandığına ilişkin gerçeği kabullenemeyen genç aslında kız arkadaşının başkasından hoşlandığını ve bu durumu bahane ettiğini ya da çok çalışmadan, çok para kazanmadan ilişkilerin yürümeyeceğine dair yeni bir gerçeklik geliştirir. Bu yolla birey stres ve ona dair belirtilerle daha kolay başa çıkar. Çünkü gerçeğin sıkıntı veren yüzü ile yani suçlunun aslında kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşmek daha zordur.
Savunma Mekanizmaları: Stresi meydana getiren olay çarpıtılarak ya da farklı duygu ve davranış şekilleriyle ortaya konulabilmektedir. Bu gibi durumlarda insanlar savunma mekanizmalarını kullanmaktadırlar. Savunma mekanizmasını kullanan birey bir şekilde karşılaştığı olayda sorunun kendisini ve nedenlerini değiştirmektedir. İnsanların stres durumunda kullandıkları belli başlı savunma mekanizmaları bulunmaktadır.
Bastırma
Acı ve sıkıntı veren duygu, deneyim ve anıların bilinçdışına itilmesi, orada tutulması ve bir şekilde unutulmasıdır. Diğer bütün savunma mekanizmalarına temel teşkil edecek şekilde bilinçdışına itilerek, orada tutulan dürtüler, istekler, anılar ve duyguların bilinç düzeyine çıkması genellikle benlik tarafından uygun bulunmaz. Bunlar üstbenliğe (süperego) göre yasaklanan ve benliğe acı, bunaltı veren durumlar olduklarından bastırılırlar. Bir asker için savaş anında yaşadığı sıkıntı verecek bir olayı hatırlamakta zorluk çekmek, aslında pek sevmediği arkadaşına verdiği randevuyu unutmak gibi durumlar bu savunma mekanizmasına örnek olarak verilebilir.
İnkar (Yadsıma)
Benlik için tehdit olarak algılanan ve bunaltı doğurabilecek, acı verici bir gerçeği kabullenememek, reddetmek, yok saymak, görmemektir. Birey birçok yanlışını, utanç ya da suçluluk doğuran eski deneyimlerini bilinç altına iterek bunları hiç yaşanmamış gibi algılayabilir. öfkelendiğinde “kızgın değilim” diyerek içinde bulunduğu durumu inkâr eder şekilde kendini ortaya koymak, bu duruma örnek olarak verilebilir. Örneğin, kocasını kaybeden bir kadın, onu kaybetmenin verdiği stres ve sıkıntı ile yüzleşmek yerine onun öldüğünü inkar ederek, sanki o hala yaşıyormuş gibi her akşam sofraya kocası için de bir tabak koyabilir.
Yansıtma
Birey inkar edilemeyen ya da bastırılamayan sorunu oluşturan duygu, ihtiyaç ve olayları dışarıya aktarıp ya da başkalarına yükleyip dışarıdan kendisine yöneltiliyormuş gibi algılar. Birey kendi içinde toplumca onaylanmayan ve yadsıdığı bir durumu başkalarında görür ve çatışmanın kaynağını kendi dışına kaydırır. İş yerinde bulunduğu konuma gelebilmek için birçok kişiyi kıran ve üzen bir kişi, suçlunun aslında kendisi olmadığını, iş ortamının çetin ve zorlu yapısının ayakta kalabilmek için bu tarz yaklaşımları zorunlu kıldığını öne sürebilir. Diğer insanlara karşı öfke ve kıskançlık duyguları besleyen bir kişi aslında diğer insanların kendisinden nefret ettiğini ve kendisini kıskandığını ifade edebilir. “Bende yok, asil onlarda var” mantığı bu savunma mekanizmasını şekillendirir.
Özdeşim Kurma
Yansıtmanın tersi olarak işleyen bu savunma mekanizmasında, başkasının özelliklerini sanki kendi başarısı ya da özelliği gibi üstlenme durumu ön plana çıkmaktadır. Kendi yetersizliğiyle yüzleşmek yerine birey hayranı olduğu sanatçının özeliklerini kendisine yükleyerek onun gibi davranabilir. Kendisi doktor olmak istemesine rağmen bunu başaramayan baba, oğlu doktor olduğunda onun başarısıyla özdeşim kurarak sanki kendi doktor olmuş gibi hissedebilir.
Yüceltme
Birey, toplumca onaylanmayan bazı ilkel dürtü, eğilim ve gereksinimlerini toplumca hoşa giden kabul edilebilir biçimlere dönüştürür. İçindeki saldırganlıkla ilgili ihtiyacı rekabetçi ortama taşıyarak iş yaşamında başarıya ulaşabilir. Bunun yanında saldırganlıkla ilgili güçlü ihtiyaçlarını spora yönlendirerek dövüş sanatlarında başarı kazanabilir. Sürekli ilgi görmek isteyen bir insan kendini bu isteğini gerçekleştirebileceği sahne sanatlarına yönlendirebilir.
Gerileme
Stres meydan getiren bir olayla karşılaşan birey, sıkıntı veren durumla yüzleşmek yerine çaresizliğini yaşından beklenenin altında bir davranışla ortaya koyar. İş yerinde projesi ve görüşleri kabul görmeyen bir kişi, ağlama nöbeti geçirebilir. Kardeşi olduğunda bütün ilginin ona kaydığını gören 45 yaşlarındaki bir çocuk yaşından beklenmeyecek şekilde emeklemeye başlayabilir ya da ilgi çekmek için parmağını ağzına götürme alışkanlığını edinebilir.
Yer Değiştirme
Birey bastırdığı güdü ve davranışlarını gerçekten olması gereken değil de onların yerini alabilecek durum ve nesnelere yönlendirir. İş yerinde patronuna kızan bir çalışan patronuna yönelik olarak ortaya koyması gereken öfkesini evde karısına ya da çocuklarına gösterir. Bireyin işyerindeki kızgınlığı, çocuklarına bağırma, masayı tekmeleme, ya da kendisine zarar verme yoluyla bir şekilde yer değiştir.
Karşıt Tepki Geliştirme
Birey aslında hissettiklerinin tam tersi düşünce ve duyguları abartılı bir şekilde ortaya koyabilir. Kendi içindeki dürtü ve eğilimlerin tam karşıtı tepkileri ortaya koyarak benliğini savunabilir. Birey içindeki nefret ve kabalık eğilimlerine karşı aşırı derecede kibar ve nazik; olabilir. Aslında hiç sevmediği arkadaşını abartarak övme, içindeki kıskançlık ve nefret hislerini saklamaya çalışmanın bir ifadesi olabilmektedir.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları