Peter Singer’in Ahlak Felsefesi Anlayışı
Bir göletin bulunduğunu bildiğiniz bir bahçedesiniz. Bir anda bir şıpırtı ve çığlık duydunuz. Küçük bir çocuğun suya düşmüş ve boğulmak üzere olduğunu fark ettiniz. Ne yapardınız?
Öylece yürüyüp gider miydiniz? Buluşmak için bir arkadaşınıza söz vermiş olsanız ve durmak sizi geciktirecek olsa bile, sizin için bir çocuğun hayatı vaktinde orada olmaktan daha önemli olacaktır. Gölet epey sığ, fakat çok çamurludur. Yardım ederseniz en güzel ayakkabınız mahvolacak, ancak suya atlamazsanız, diğer insanların bunu anlayışla karşılamaların beklemeyin. İnsan olmakla ve hayata değer vermekle alakalıdır bu. Bir çocuğun hayatı, bir çift ayakkabıdan, hatta çok pahalı bir çift ayakkabıdan çok daha değerlidir. Bunun aksini düşünen bir çeşit canavardır. Suya atlardınız değil mi? Elbette atlardınız.
Öte yandan büyük olasılıkla, Afrika’daki bir çocuğun açlıktan ya da tedavi edilebilir tropikal hastalıklardan ölmesini engelleyebilecek kadar da zenginsiniz. Muhtemelen bu, göletteki çocuğu kurtarmak için mahvetmeye hazır olduğunuz ayakkabıların fiyatından çok daha fazla değildir. Diğer çocuklara neden yardım etmediniz? Doğru hayır kurumuna küçük miktarda bir bağış en az bir hayat kurtarabilir. Nispeten maliyeti düşük aşılar ve diğer ilaçlarla pek çok çocuk hastalığı kolayca önlenebilir. Bununla birlikte, önünüzde boğulan çocuk için hissettiklerinizi neden Afrika’da ölmekte olan bir çocuk için hissetmiyorsunuz? Aynı şeyi hissediyorsanız, sıra dışı birisinizdir. Çoğumuz, Afrika gerçeğinden sıkıntı duysak da, yine de ikisi için aynı şeyi hissetmeyiz.
Avustralyalı felsefeci Peter Singer (1946), önünüzde boğulmakta olan çocuk ile Afrika’da açlıktan ölen çocuk arasında çok da fark olmadığını ileri sürer. Dünyanın dört bir yanında kurtarabileceğimiz insanları şu an yaptığımızdan daha çok önemsemeliyiz. Böyle yapmazsak, yaşayabilecek olan bir çocuk şüphesiz genç yaşta ölecektir. Bu bir tahmin değil. Doğru olduğunu biliyoruz. Yoksullukla ilgili nedenlerden dolayı her yıl binlerce çocuğun öldüğünü biliyoruz. Gelişmiş ülkelerde yaşayan bizler, biz yiyemeden çürüyen yiyecekleri buzdolabından atarken, bazıları açlıktan ölüyor. Bazıları içmek için temiz su bile bulamıyor. Dolayısıyla doğdukları yer konusunda talihsiz olan insanlara yardım etmek için, gerçekten ihtiyacımız olmayan bir ya da iki lüksü bırakmalıyız. Singer’in felsefeyi uygulanması güç bir felsefedir. Ancak bu, onun yapmamız gereken konusunda haksız olduğu anlamına gelmez.
Yardım kuruluşuna ben bağışta bulunmasam bile başkası bulunur, diyebilirsiniz. Buradaki tehlike her birimizin, gerekli olanı yapacak başka biri olduğunu varsayarak olanlara seyirci kalmasıdır. Dünyada aşırı yoksulluk içinde yaşayan ve her gün yataklarına aç giren o kadar çok kişi vardır ki, bir avuç kişiye bırakarak ihtiyaçlarını karşılamak çok zordur. Önünüzde boğulmakta olan çocuk olayında, çocuğun yardımına başka birinin koşup koşmadığını görmek çok kolaydır, doğru. Uzak ülkelerde acı çeken insanlar söz konusu olduğunda, yaptığımız şeylerin ve diğer insanların eylemlerinin etkilerini bilebilmek daha zor olabilir. Fakat bu, hiçbir şey yapmamamızın en iyi çözüm olduğu anlamına gelmez.
Bu noktayla bağlantılı olarak duyulan bir korku vardır. Denizaşırı ülkelerdeki yoksul insanlara yardım etmenin onları zenginlere bağlı hale getireceğinden, kendi yiyeceklerini üretmenin, kendi kuyularım ve yaşayacakları yerleri inşa etmenin bir yolunu bulmayı bırakacaklarından korkulur. Zamanla bu, durumu hiçbir şey vermemekten daha kötü bir hale getirebilir. Dünyada tamamen dış yardıma bağımlı hale gelmiş ülkeler vardır. Ancak bu, yardım kurumlarına katkıda bulunmamamız gerektiği anlamına gelmez. Bu kurumların sunduğu yardım şekillerini dikkatlice düşünmemiz gerektiği anlamına gelir. Bundan çabalamamızın ve yardım etmemizin gereği yoktur gibi bir düşünce çıkarmamak gerekir. Kimi temel tıbbi yardım türleri, yoksul insanlara, dış yardıma bağımlı olmamaları için fırsat verebilir. Yerel halkın kendi kendini çekip çevirmesi için onları eğitme, temiz içme suyu sağlayan kuyular inşa etme ya da sağlık eğitimi sağlamada çok başarılı yardım kurumları bulunmaktadır. Singer’ın argümanı, başkalarına sadece parasal yardım anlamında katkı sağlamamız yönünde değildir. Dünyada en kötü şartlarda yaşayan insanlara bağımsız yaşamalarını sağlayacak gücü verecek şekilde yardım etmesi muhtemel kurumlara katkıda bulunmamız gerektiğini söyler. Onun mesajı açıktır: Diğer insanların hayatına, neredeyse kesin bir şekilde, somut bir etkiniz olabilir ve olması da gerekir.
Singer, yaşayan en tanınmış filozoflardan biridir. Bunun bir nedeni de Singer’ın birkaç yaygın hakim görüşe meydan okumuş olmasıdır. Singer’ın savunduğu bazı düşünceler son derece tartışmalıdır. Pek çok kişi, insan hayatının mutlak kutsallığına inanır, yani başka birini öldürmenin her zaman yanlış olduğuna. Singer buna inanmaz. Sözgelimi, geri dönüşü olmayan kalıcı bitkisel hayata girmiş yani anlamlı bilinç durumundan yoksunsa, gelecekte kurtulma şansı ya da umudu olmadan sadece bedeni canlı tutuluyorsa biri için ötenazi ya da merhametli öldürme uygulanabileceğini ileri sürmüştür. Bu durumdaki bir insanı hayatta tutmanın çok da anlamı olmadığına inanır, çünkü bu insan, hayattan zevk alma ya da nasıl yaşayacağına karar verme gücüne sahip değildir. Yaşamını sürdürmek için güçlü bir arzusu yoktur, çünkü arzulama yeteneğinden tamamen yoksundur.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı