Felsefe hakkında her şey…

Dünyamızda gerçek anlamda olumlu bir değişim yaratmak için tüm sesleri dinlemek ve çoğunluk olarak algılanan görüşü sorgulamak gerekir…

01.05.2025
Dünyamızda gerçek anlamda olumlu bir değişim yaratmak için tüm sesleri dinlemek ve çoğunluk olarak algılanan görüşü sorgulamak gerekir…

Bir topluluk olarak düşünmek ve birlikte hareket etmek kolay ve hatta doğal görünebilir. Ancak dünyamızda gerçek anlamda olumlu bir değişim yaratmak için tüm sesleri dinlemek ve çoğunluğun görüşü olarak algılanan görüşü sorgulamak önemlidir.

Toplumumuz açısından önem taşıyan hemen her konuda, değerlerimizin temelinde yatan şeyin bir kolektif yanılsama olma ihtimali oldukça yüksektir. Kolektif yanılsama, bir gruptaki çoğu insanın, sırf gruptaki çoğunluğun bu fikre katıldığını düşündükleri için katılmadıkları bir fikre katılmaları durumuna verilen addır.

Gruptan sapmaktan bu kadar korkuyor olmamızın nedeni, gruptan dışlanmanın tehlikeli olduğunu bize düşündüren bir evrimsel mirasın kalıtlarıdır. Grup ile uyum sağlamak insanoğlu olarak bizim için ne kadar önemli olsa da aslında topluluğun fikir birliğinin değerlendirilmesi konusunda pek de iyi olmadığımız görülüyor. Beynimiz, en yüksek sesle tekrarlananların çoğunluğun sesi olduğunu varsayar. Dolayısıyla ses çıkaran bir kesim tarafından çoğunluğun bu şekilde düşündüğüne inandırılabiliriz. Bu gerçekleşir gerçekleşmez de uyumluluk eğilimimiz silah hâline getirilerek çoğunluğun aslında hiçbir zaman benimsemediği görüşleri bizim benimsememize yol açabilir. Sonuç olarak da kolektif yanılsamalar, gerçeğe dönüşür.

Bu uyma durumu, sadece bir seçim değildir. İnsan olarak her birimiz kendi topluluğumuzla birlikte olmayı tercih etmeyi yeğleriz. İnsanlar yalnız yaşamayı da başarabileck birer bozkurt değildir. Biz bir tür sürü hayvanıyızdır. Yapılan çalışmalarda, gruptan sapmamızı, bilim insanlarının “error signal” (hata sinyali) dedikleri şeyi başlattığı ortaya çıkmıştır. Beyninmizdeki bu zincirleme sinyaller, bize bir şeylerin temelden yanlış gittiğini ve buna dikkat etmemiz gerektiğini anlatmak için kelimenin tam anlamıyla diğer her şeyi kısa devre yaptırır. Eğer gruptan ayrılırsak, cezalandırılırız.

Bogota pandomimcilerinin hikâyesi gruba uyma davranışının önemli örneklerinden birisidir. Bogota’da geçmişten bu yana trafik kurallarına uymamak gibi bir genel tutum vardır; çok sayıda insan trafik kurallarına uymaz, herkes kırmızı ışıkta geçer, kimse ışıklarda durmaz. Bu durumu fark eden yeni belediye başkanı, rüşvetçi polislerle bu sorunu çözemeyeceğini anlamıştır. Bir grup işsiz pandomimciyi işe almış ve onları şehirdeki kavşaklara yerleştirmiştir. Bunların şoförlere ceza kesme yetkileri tabii ki yoktu. Tek yaptıkları, ne zaman kırmızı ışıkta geçen birini görseler, bunu işaretle herkese anlatmalarıydı. Kurallara uymayanları toplum önünde, mesleklerinin getirdiği mimik becerileriyle utandırıyorlardı. Bu kamusal ayıplama hareketi çok büyük bir etki yarattı; trafik kazalarında ve hatta ölümlerde önemli bir azalma meydana geldi.

Ne var ki topluluk her zaman haklı değildir. Grubun ifade ettiklerininn doğru olduğunu garanti eden mucizevi bir durum söz konusu değildir. Fakat grubun fikri, kimse bu fikre karşı çıkmadığı için gerçek anlamda bir fikir birliği sayılır. İşte bu kolektif yanılsamadır. Grubun bütünü ifade edilen şeye gerçekten inanmıyor olabilir; ancak siz grubun bütününün buna inandığını düşündüğünüz için, uyum sağlama isteğiniz ve grubun inandığını düşündüğünüz şeye karşı çıkma konusundaki isteksizliğiniz grubun doğrulardan sapmasına yol açacaktır. Gerçekte tarih, grupların büyük hatalar yaptığı örneklerle doludur ve bunun toplumsal maliyeti son derece büyüktür.

1960’larda Güney Amerika’daki beyazların çoğunluğu ırk ayrımını tasvip etmiyordu. Artık bir toplumsal birliktelik ve bütünleşme istiyorlardı; ancak, beyaz güneylilerin çoğunun hâlâ ırk ayrımını desteklediğine tamamen ikna olmuşlardı. Başka bir deyişle, kolektif yanılsama içindeydiler. Kimse kendi topluluğuna olan aidiyetine karşı çıkmaya yanaşmadığı için, herkes ırk ayrımının uzun yıllar devam etmesine müsamaha göstermek zorunda kaldı; artık kendi değerleriyle tutarlı olmayan davranışlar sergilemeye başlamışlardı.

İfade özgürlüğünün ve açıkça aynı fikirde olmama hakkının, kendi istediklerini elde etmenin tek yolunun sizi çoğunluğun onların inanmadığı bir şeye inandığına ikna etmek ve işin geri kalanını gruba uyma eğiliminin hâlletmesine izin vermek olduğunu bilen bir güruhun yoğun tehdidi altında olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Uyum sağlama adına kişisel değerlerinizden vazgeçmenin size çıkaracağı maliyet, şu anda kabul etmediğiniz şeye gerçekten inanmaya başlamanız olacaktır. Fikir farklılıklarını destekleyen, bunlara saygı çerçevesinde müsamaa göstere bir alan yaratmak zorundayızdır. Farklılıklarımıza rağmen ortak noktalarımızın da olduğunu fark etmemiz toplum bütünlüğü ve sağlığı açısındann vazgeçilmezdir.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...