Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon
Televizyonun babası olarak tanınan Paul Nipkow 1884 yılında resim tarama makinası yaparak bu taranmış resmin telgraf hatlarından iletilmesini tasarlamıştı. Bugünkü televizyon kamerasının ilk halini ise ionoscope adıyla 1923 yılında Vladimir Zworkin yapmıştı.
Westinghouse ve Fansworth’un da katkılarıyla televizyon alıcı ve verici sitemleri 1930’larda geliştirilmiştir.İlk televizyon yayını 1936 da BBC tarafından yapıldı ve 1937 yılında elektromekanik sistemler yerine elektronik taramalı sistemler standart olarak kabul edildi. II. Dünya Savaşı öncesinde ABD de yalnızca 6 TV istasyonu yayındaydı. Savaş sırasında TV araştırmaları durdu (radar hızlandı!). 1952 yılında ABD’de ilk kez siyasi parti kongrelerinin televizyondan verilmesiyle yeni bir dönem başlamış oldu. Televizyon olağanüstü önemli bir siyasi güç haline gelmişti. Yine ABD’de başkanlık seçimlerinde televizyonun güçlü bir şekilde kullanılması bugünkü anlamıyla siyasal iletişimin (medyada siyaset) doğuşunu getirdi ve televizyonun kültürel egemenliği yaygınlaştı. 1963 Kennedy öldürülmesi televizyonun haber vermedeki hızını kanıtlamıştı. 1990 yılında ise Körfez savaşı televizyonlardan “naklen” yayınlandı. Türkiye’de 1958 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından deneme amaçlı başlatılan İstanbul’a yönelik televizyon yayınları düzenli olarak ilk kez 1968 yılında Ankara’da TRT tarafından gerçekleştirildi. 1994 yılında RTÜK kanunu ile birlikte “özel” televizyon yayıncılığı gündeme geldi.
1948 yılında yayını alamayan küçük yerleşim birimlerine düzgün yayın iletmek üzere geliştirilen CATV (Community Antenna Television) sitemi bugün artık çok kanallı yayın için güçlü bir seçenek olan kablo televizyon halini aldı. Uydu yayıncılığı ise kapsama alanı sorununun kökten çözen bir yaklaşım sağladı. 1957 yılında SSCB’nin ilk insan yapımı uydu olan Sputnik’i uzaya göndermesi soğuk savaşa paralel bir uzay savaşını başlattı. ABD 1962’de Telstar’ı, 1965’de de ilk geostationary uydu olan Early Bird’ü fırlattı. Dünya etrafında hep aynı yerde kalabilen uydu pozisyonu anlamına gelen geostationary uydu pozisyonları, bu fikri ilk ortaya atan A. Clarke’in adına atfen Clarke kuşağı olarak adlandırılıyor ve ve sanal bir kuşak olarak 35.000 km. yüksekte yer alıyor. Bu kuşak üzerindeki uydu pozisyonları da tıpkı frekanslar gibi kıt kaynak kabul ediliyor ve ülkeler arasında tahsis problemlerine yol açıyor. Uyduların en belirgin sonucu CNN gibi global kanalların ortaya çıkması ve medya sektöründe tekelleşme eğilimini hızlandırması olmuştur. Uydularla artık global ve entegre bir iletişim ağı gerçekleşmiştir. Bu ağ üzerinden hem siyasi mesajlar hem de mali bilgiler hızla ve güvenli bir şekilde akmaktadır. Doğrudan uydu yayıncılığı (DBS) ile C-Ku-Ka bantlarından dünyanın her köşesine yayın yapma olanağı ortaya çıkmıştır. Türkiye ise 1994 yılında Türksat 1B’yi 31.2 derece Doğu pozisyonunda, 1996 yılında 1C’yi ve 2001 yılında da 2A’yı 42 derece Doğu pozisyonunda (Fransız [Avrupa] uydu konsorsiyumu aracılığıyla) yörüngeye oturtmuştur. Uluslar arası uydu birliği olarak İntelsat 1964 yılında, Avrupa uydu birliği olarak Eutelsat 1977 yılında ve SSCB ve müttefikleri uydu birliği olarak da Intersputnik 1973 yılında kurulmuşlardır.