Felsefe hakkında her şey…

Personalizm (Kişiselcilik, Kişilikçilik) Nedir, Ne Demektir?

19.11.2019
4.092
Personalizm (Kişiselcilik, Kişilikçilik) Nedir, Ne Demektir?

Personalizm ya da Kişiselcilik, insan kişiliğini evrensel yapıda en üstün ve en gerçek değer olarak ilerisi üren idealist ve dinsel akımdır. Kişicilik ve kişiselcilik deyimleriyle de dile getirilen ve kimi sözlüklerimizde Türkçe yazımıyla da kullanılan Personalizm terimi ilkin 1863 yılında Amerikalı düşünür Brenson Alcot tarafından kullanılmıştır. Daha sonra bu deyim 1901 yılında Fransız düşünürü Renouvier tarafından da kullanılmıştır.

Bireysel insanı en üstün evrensel değer olarak yüceleştiren dinsel ve idealist bir anlayışı adlandıran Personalizm, aynı zamanda kişisel bir tanrıya inanma eğilimini, yaşamsal ve tarihsel gelişmeyi kişiliğin oluşmasıyla açıklayan törebilim ve tarih felsefesi anlayışlarını, insanı karşılıklı kişilik ilişkilerinin belirlediğini ileri süren idealist öğretileri de adlandırmaktadır.

Terim, özellikle Alman düşünürü Teichmüller tarafından 1889 yılında tanrıyı kişileştiren öğretileri dile getirmek için ileri sürülmüştür. Kişiyi en üstün deşer olarak yüceleştiren ve tanrıya bağımlı kılan anlayışın Amerika’daki kurucusu P. B. Bowne (1847-1910)’dur. R. T. Flewelling’le E. S. Brightman başta olmak üzere G. W. Howison, M. W. Calkins, A. K. Knudson onu izlemişlerdir.

Renouvier 1902’de, Mounier 1946 ve 1950’de yayımladıkları yapıtlarına bu adı vermişlerdir. Her üç öğreti de insan kişiliğini, evrensel yanı içinde en üstün değer olarak görür ve kişisel özgürlüğünü tanıtlamaya çalışır. Renouvier’e göre insan kişiliği, bu kişiliğin dışındaki her türlü değerden üstündür. Kişilikler, birbirlerine indirgenemeyen ve birbirlerinden kökten ayrı bulunan bireysel değerlerdir. Kişiliklerin ortak yanı sadece algı ve iştahlanma güçleridir. Buysa, Tanrı’nın varlığını tanıtlar.

Kişilik, kendi kendilerini gerçekleştiren edimlerin bir düzen sistemidir. Kişilik, evrenin bütün varlık biçimlerinden üstündür. Öyleyse kişi, evrenin bir parçası değildir. Kişinin bu yalnızlığı, Tanrı düşüncesini gerekli kılar. Geist, kendisini bütün varlıklardan üstün kılmak suretiyle içine düştüğü yalnızlığa bir sığınak bulmak zorundadır. Öyleyse Tanrı bilinci, kişiliğin kendisini gerçekleştirmesidir.

Görüldüğü gibi, her üç kişilikçi öğreti, yanlış bir temelden yola çıktıkları için sonunda zorunlu olarak öznel idealizme varmaktadırlar. Her üç Öğreti de nesnel gerçeğin insansal değeri yok ettiğini sanır ve nesnel gerçekten kurtulmaya çalışır. Avrupa’da ve Amerika’da manevi cihazlanma vb. gibi idealist derneklerin kurulmasına yol açan bu akım, toplumu, bireysel kişiliklerin bir toplamı sayar ve dünyanın değiştirilmesi yerine, kişinin değiştirilmesini koyar.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...