James’in “Ben” ve “Beni/Bana” Teorisi
William James benliğin iki yönünü ayırt etmiştir: Benliğin “beni/bana” kısmı, bilinen benliktir. Diğer bir deyişle bu, bir algı nesnesi olan benliktir. Yani benliğin bu kısmına, kişi kendisine dönüp bakabilir. Diğeri “ben”, bilen benliktir.
James bilinen benliği, yani benliğin “beni/bana” olan yönünü üç temel ögeye ayırır: Maddi, toplumsal ve manevi (spiritüel) benlik.
James’e göre maddi benlik kişinin sadece bedenini değil, elbiselerini, evini, mal varlığını, sahip olduklarını, çalışmalarını (örneğin yazar ise kitaplarını, ressam ise tablolarını) kapsar.
James sosyal benliği diğerleri tarafından bir tanınma meselesi olarak ele alır.
İnsanlar doğaları gereği sosyaldir ve topluluk hâlinde yaşar. Kişinin, diğerlerinin saygı ve ilgisi olmadan anlamlı bir benlik oluşturması mümkün değildir.
James’e göre birden fazla sosyal benlik vardır. Kişi farklı insanlara farklı sosyal benliklerini gösterir. Diğer bir deyişle, kişinin ailesine, arkadaşlarına, iş yerinde birlikte çalıştığı insanlara, öğretmenlerine ya da öğrencilerine gösterdiği farklı sosyal benlikleri vardır.
James için manevi (spiritüel) benlik kişinin tüm bilinç durumlarını, psişik potansiyellerini ve eğilimlerini kapsar.
Kişinin, bildiği hâliyle benliğinin çekirdeğini oluşturur. Bir anlamda manevi benliği, kendi kendimizi hissetmemiz/duyumsamamız, kendimizi kendimiz olarak deneyimlememiz gibi düşünebiliriz.
James bilinen benliğin bu üç yönünden benlik-takdiri, benlik-saygısı, benlik-çıkarı gibi bir dizi psikolojik unsurun ortaya çıktığını ileri sürer (Stainton Rogers, 2003: 231).
James’in “ben” teorisindeki benliği, yani bilen olarak “ben”i kavramlaştırmak, bilinen olarak benliği (“beni/bana”) kavramlaştırmaktan daha zordur.
“Ben”, herhangi bir andaki verili bilinçtir. Bunu bir “şey” olarak tanımlamak zordur. Belki “Ruh”, “aşkın ego” gibi birtakım ifadeler düşünülebilir.
Bu zorluğun nedeni, James’in bilinci sürekli bir akış olarak görmesidir. Bu, duygular, düşünceler, imgeler, fikirler, hislerin hepsinin birden birbirinin içine geçmiş farkında olamayacağımız bir biçimde sürekli zihnimizin arka planında akması anlamına gelir.
Bu akış hâlinde olmaya James “geçişlilik” adını verir. Ve James’e göre bu geçişlilik; kalıcı, süreğen bir bütünleşik benlik için zemin yaratır. Yani birçok deneyim yaşarız, hayat sürer ve tüm değişimlere rağmen “ben” aynı kalır.
Sosyal psikolojide genellikle James’in “beni/bana” teorisi, yani bilinen benlik daha çok çalışılmaktadır. Zira bu benlikle ilgili deneysel çalışmalar yapılabilir. Kişinin benliğinin bu yönüne ait bilgi gene kişinin kendisinden alınabilir.
Oysa bilen benliği, “ben”i, deneysel olarak çalışmak mümkün değildir. Bu ancak, deneyimi deneysel olmayan yöntemlerle çalışan sosyal inşacı ya da deneyimsel sosyal psikoloji diye adlandırılan başka tarz sosyal psikoloji çalışmalarında mümkündür (Stainton Rogers, 2003: 232).
Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3867, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2672; Dr. Öğr. Üyesi Aysel KAYAOĞLU, Prof. Dr. Çiğdem KIREL