Felsefe hakkında her şey…

Jainizm

25.01.2024
200
Jainizm

Jainizm, kökeni Hint yarımadasına dayanan dinî geleneklerden birinin adıdır. Jainizm‘in inanç geleneğine göre Jainist öğretileri ezeli ve ebedidir, dolayısıyla da bu yaklaşımın bir kurucusu yoktur.

Dünyada bugün yaklaşık 4 milyon kişinin bağlı olduğu Jainizm inancı Hindistan’da yaklaşık MÖ 6. yüzyılda ortaya çıkan ve Hinduizm’den ayrılan dinî akımlardan birisidir. Millî bir din ve millî bir karaktere sahip olmakla birlikte bazı din tarihçileri Jainizm’i Hinduizm’in bir mezhebi veya tarikatı olarak yazmışlardır.

Jainist öğretinin takipçilerinin büyük çoğunluğu Hindistan’da; Gucarat, Rajasthan ve Uttar Pradesh’te ve bir kısmı da güneyde Mysore bölgesinde yaşamaktadır.

Bu çağın Jainist öğretisinin kökenleri Buddha’nın çağdaşı olan MÖ 6. yüzyıl bilgini Mahavira’ya kadar uzanmaktadır. Buda’nınki gibi Mahavira’nın doktrinleri de o dönemde şekillenmekte olan Brahmanizm’e (Hindu kutsal metinleri Vedalar ve Upanisadlara dayanan bir din) bir tepki ve bu dinin reddiyesi olarak formüle edilmiştir.

Brahmanlar toplumun katı bir şekilde sınırları çizilmiş kastlara bölünmesini ve Karma tarafından yönlendirilen bir reenkarnasyon doktrinini ya da eylemlerin ahlaki niteliklerinin getirdiği bir fazileti benimsemişlerdir. Vedaların ve Upanisadların yetkesine saygı duydukları için düşünce okulları Ortodoks Darsanalar (‘Darsanalar’ kelime anlamıyla ‘fikirler, anlayışlar’ demektir) olarak bilinirdi. Jainizm ve Budizm, Carvaka adı verilen materyalist bir ekolle birlikte, Vedalar ve Upanisadların ve dolayısıyla brahman kastının hiçbir otoritesi olmadığını ileri sürdükleri için Ortodoks olmayan Darsanalar olarak kabul edilmişlerdir.

Jainizm MÖ 8. yüzyıla kadar geri giden ve 23. Tirthankara Parsva (Parshvanatha)’ya dayanan bir geçmişe sahiptir. Parsva’nın ortaya attığı düşünceler 24. Tirthankara olarak kabul edilen Guru Vardhamana Jnatriputra yani Mahavira tarafından sistemleştirilmiş ve dinî hareket hâlini almıştır.

Bu dinî hareket, Hint toplumu içinde ortaya çıkan reformcu mezheplerden birisidir. MÖ 6. yüzyılda Hinduizm’de iki temel reform hareketi görülmüştür;. Bunların her ikisi de daha sonraları farklı dinler olarak kabul görmüştür. Bunlardan birisi Jainizm, diğeri Budizm’dir. Her ikisi de alışıldık anlamda mevcut Tanrı anlayışına karşı bir teki özelliği taşımaktadır. Her ikisi de tanrıların yardımına başvurmaksızın Samsara (ruh göçü) Çarkı’ndan kurtulmayı ve moksha’yı kazanmayı hedefleyen dinî hareketlerdir. Jainizm, Budizm’den tarih itibariyle daha öncedir. Doğrusu Jainizm’in başlangıcı, MÖ 6. yüzyıldan biraz daha gerilere gider.

Jainizm, Brahmanlara, onların ayin usullerini hafife almakla birlikte; genel ruh göçü teorisinden esinlenmiştir. Jainizm, Brahmanların otoritesine karşı bir mukavemet, politeist inanışa, çok katı bir kast sistemine ve kanlı kurbanlara karşı bir tepki sergilemektedir.

Jainler, insanların eşitliğine inanıyor ve bunu kast ayrımı yapmaksızın, herkesle yemek yiyerek ispatlamaya çalışıyorlardı. Jainizm, Vedaların otoritesini inkar etmiş ve bu yüzden Brahmanlar tarafından heretik (sapık) olarak kabul edilmişlerdir.

Jainizm, Budizm gibi monastik yani manastır hayatının ağırlık kazandığı bir dindir. Jainizm’de zühd hayatı çok önemli bir yer tutar. En ufak bir böceği incitmemeye aşırı derecede özen gösterirlerken, kendi nefislerine işkenceye kadar varan uygulamalar yaparlar.

Jainizm, Brahmanların etkisine ve bazı Hint düşünce sistemlerine karşı olarak ortaya çıkmasına rağmen, Hint düşüncesinin genel çerçevesini ve bazı mabet ayinlerinde Brahmanların rolünü kabul etmektedir.

Geleneksel olarak Jainizm’de kurtuluş, insanın kendi çabasıyla kazanılan bir şeydir. Bu da temel olarak zahitlik prensibiyle mümkündür. Şu üç cevher nihai kurtuluş olarak vurgulanmıştır:

  1. Bilgi
  2. İnanç
  3. Doğru davranış

Diğer Hindu gruplardan daha ziyade, onlar Ahimsa’ya (şiddetsizlik) yani zarar vermeme prensibine önem verirler, her türlü canlıyı öldürmeyi yasak etmişlerdir. Bundan dolayı hayvancılık ve ziraatçılıktan uzak durarak tahsil ve iş hayatını tercih etmişlerdir. Beslenme rejimleri oldukça sıkıdır. Beslenmeleri için biraz meyve ve sebze yeterlidir. İyi bir Jainist, içtiği suyu, aldığı havayı süzmek zorundadır. Bunun için ağız ve burunlarını küçük bir bezle kapatır, en küçük bir canlıyı bile öldürmemek için yolda yürürken dalları yumuşak bir süpürge ile yürüyecekleri yerleri süpürürler.

Jainist mabetler, Hindistan’daki sayısız mabetlerin en dikkat çekici ve şatafatlıları arasındadır. Jainist cemaat; keşişler ve laiklerden oluşmuştur. Dürüst ve sade bir hayat sürmeyi prensip edinen Jainistler, ancak kendi dinlerine uyanların ölümsüzlüğüne inanırlar. Onlara göre kainat ebedidir, yaratılmamıştır. Cennet ve cehennem vardır. Jainist cemaatin idaresi rahip ve rahibelerin elindedir. Mabetteki ibadetler, rahipler tarafından değil, halk tarafından idare edilir.

İbadet esnasında Tirthankaralarla ilgili ilahiler söylenir. Bazen Hindu tanrılarına tövbe ve ibadet ederler. İçki kullanmazlar. Jainizm daha çok asiller ve halk arasında yayılmış, kesinlikle geniş bir yayılım gösterememiş, yalnızca güçlü olduğu noktalarda tutunabilmiştir. Sonra büyük kıyımların yaşandığı Shivacı ve Vishnucu akımların yeniden canlandığı 12. yüzyıla doğru gerilemiş ve Hinduizm üzerinde pek etkili olamamıştır.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...