Hegel ve İdealizm (Düşüncecilik), Hegel’in İdealizm Anlayışı
Alman düşünürü Georg Wilhelm Friedrich Hegel (Georg Vilhelm Fridrih Hegel) de varlığın idea türünden olduğunu savunur.
Hegel varlık konusunda gerçekte var olanın ide, mutlak ruh, tin ya da Geist (Gayst) adını verdiği mutlak akıl olduğunu savunur. Ona göre Geist durağan değil değişen, farklılaşan manevi bir varlıktır. Geist sürekli bir oluş ve bir gelişme içindedir. Dünyada var olan her şey bu değişimin ürünüdür. Değişme diyalektik bir süreç izler. Diyalektik tez, antitez ve sentez olmak üzere üç aşamadan oluşur. Doğa, varlık, kültür, uygarlık, düşünce vb. Geist’ın diyalektik hareketiyle ya da değişimiyle meydana gelir. Hegel’e göre bu gelişimin bir amacı vardır o da mutlak ruhun kendisini tam olarak gerçekleştirmesidir.
Hegel’e göre her şeyin temelinde diyalektik adını verdiği evrensel ilke vardır. Bu ilkeye göre hem doğa hem de tarih ve kültür karşıtların (tez-antitez) çatışması ve bireşime (senteze) ulaşma biçiminde ilerler. Bu sentez zamanla teze dönüşür, tez antitezini yaratır. Bunların çatışmasından yeni bir senteze ulaşılır. Bu süreç böylece devam eder gider. Mutlak ruh diyalektik hareketinin ilk adımında kendisindedir. Potansiyel olarak kendisinde bulunan gücünü henüz gerçekleştirmemiştir (tez aşaması).
Mutlak ruhun kendini tanıması ve olanaklarını görebilmesi için kendisine gerçeklik kazandırması gerekir. Mutlak ruh kendisini ilk kez doğada gerçekleştirir (antitez aşaması). Doğa ya da dünya farklılaşmış mutlak ruhtur. Mutlak ruh doğada kendisinden başka bir şeye dönüşerek özüne aykırı düşmüştür. O, doğada kendi özü ile çelişmiştir. Bu çelişki kültür dünyasının yaratılmasına yol açmıştır (sentez aşaması). Mutlak ruh bu aşamada kendine döner. Bu süreç böyle devam eder gider.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı