Felsefe hakkında her şey…

Gözleme Dayalı Tümevarımın Uygulanması Nedir, Ne Demektir?

04.11.2019
1.726

Doğa olgularını tek tek dikkatli biçimde gözlemlemeden, bunlara ilişkin ortak bir genellemeye ulaşmak kolay değildir. Tümevarım, doğanın sıkı biçimde gözlemlenmesini gerektirir. Ancak bu gözlem aklımıza estiği gibi kotarılan bir gözlem değildir. Tersine belirli bir mantıksal işleyişi olan birtakım temel işlemlerin sırasıyla gerçekleştirilmesini gerektiren ve özelden genele doğru yükselen bir işleyişe sahiptir.

Bu konuda Bacon öncelikle şunları söylemektedir: “Zaten hem çok çeşitli hem de karışık olan doğal ve deneysel tarih, gerektiği gibi bir düzen içinde belirlenip düzenlenmemesi durumunda anlığı karıştırır ve şaşırtır. Bu nedenle bir plan dâhilinde hareket ederek, bir sıra içinde örneklerin tablolarını ve ortak düzenlemelerini oluşturmalıyız ki, anlık onlara etki etmeye olanak bulabilsin” (Bacon, 1999: s.110). Bacon’ın bu tür bir yöntem anlayışı ile ulaşmak istediği tümevarımsal genelleme, bir doğa olayının özünü, onun deyişiyle formunu yakalamaktır. Form sözcüğünü kullanmakla bu noktada Aristotelesçi jargondan henüz kurtulamadığını göstermektedir. Ancak burada form deyince tümüyle soyut bir kavram düşünülmemekte, ele alınan olgunun özsel işleyiş biçimi, özdeksel bir yapı düşünülmektedir. Bir başka deyişle burada düşünülen form bir doğa yasasıdır. Telesius doğanın etken formları sıcaklık ve soğukluktan söz etmekteydi. Bacon da bu nedenle sıcaklığın/ısının formunu ya da yasasını keşfetme işine girişir.

Bacon’un tümevarım yöntemiyle ulaşmak istediği genelleme, bir doğa olayının özünü, formunu yakalamak esasına dayanmaktaydı.

Bacon, bu alanda amaca ulaştıracak bir tümevarım için, dört basamaklı bir işlem süreci öngörür: Birinci basamak olarak doğada ısı (sıcaklık) içeren bütün olguları n belirlenmesi, bir başka deyişle listelenmesi gerekmektedir. Bacon bu aşamayı kabaca, olgunun içinde bulunduğu şeyler listesi olarak betimlemektedir. Buna göre, sıcaklık, güneş ışınlarında, yanan meteorlarda, yanardağların püskürttüğü alevlerde ve henüz sönmemiş lavlarda, yanan katılarda, doğal sıcak banyolarda, ısıtılmış sıvılarda ve buna benzer şeylerde bulunur. Bacon bu alanda 27 tane belirgin durum saymış, 28. olarak da diğer örnekler demekle yetinmiş ve içerik göstermemiştir. Ancak bu şekilde yapılan gözlemlerin ucu açıktır ve tümevarımın genel yapısı, Aristoteles’in de belirttiği gibi, az çok yansıtılmış olmaktadır. Bundan sonra Bacon’un belirttiğine göre olgunun içinde bulunmadığı şeylerin listesi olarak betimlenebilecek olanlar evresi gelmektedir: Bacon, “Ayın, yıldızların, kuyruklu yıldı zın ışınları sıcaklık hissi vermez. Hatta en şiddetli soğuğun dolunay zamanında olduğu gözlenmiştir,” (Bacon, 1999: s.114) der. Gökyüzünün orta bölgesi diye adlandırılan yerdeki Güneş ışınları ve Güneş ışınlarının kutup bölgelerindeki yansımaları da sıcaklık içermez. Ayrıca ölü bedenlerde de sıcaklık yoktur. Bu şekilde içinde sıcaklık barındırmayan şeyler de tespit edilmeye çalışılır.

Bundan sonra, olgunun içlerinde dereceli olarak bulunduğu şeyler listesi, başlığı altında bir seri araştırma yapılır: Çünkü sıcaklık, Bacon’a göre nesnelerde aynı ısı derecesinde bulunmaz. Örneğin insan bedeninin sıcaklığı ile kuşun beden sıcaklığı aynı değildir. Balık, yılan, solucan gibi pek çok hayvanın sıcaklıkları da birbirinden farklıdır. Cansız nesneler arasında da sıcaklık farklılıkları vardır. Örneğin, tahta, maden, kükürt, güherçile ve daha pek çok şey farklı sıcaklık eğilimleri gösterirler. Bunlarda sıcaklığın birbirlerine göre az bulunması ya da çok bulunması, başka neyin bulunmasına ya da bulunmamasına yol açmaktadır? Daha da önemlisi; ele alınan her bir nesnede normal sıcaklığın artması ya da azalması durumunda bu durumlara paralel olarak çoğalan ya da azalan öğe ne olmaktadır? Bu öğenin belirlenebilmesi belki de sıcaklığın formunun yani gerçek yapısının ne olduğunu açığa çıkaracaktır. Bacon bu noktaya gelindiğinde ele alınan olgunun formuna hemen hemen ulaşılabileceğini düşünmekle birlikte, sonucu ilan etmeden önce son bir aşamayı daha devreye sokmak ister.

Bu da olgunun içinde bulunmayanların dışta bırakılması aşamasıdır. Bunu sonucun kesinliğinden emin olabilmek, herhangi bir yanlışı olabildiğince önlemiş olmak adına gerçekleştirmenin iyi olacağını öne sürer. Bu aşama sonunda tümevarım gerçekleşmiş olacağı için, dikkatli bir inceleme ile sonuca gidilmesi gerekmektedir: Bu esas üzere sıcaklığın formu belirlenirken sıcaklığı barındırmayan şeyler ya da özellikler, yanlışlıkla işin içine karışmasınlar diye dışta bırakılmaya çalışılırlar. Bu şekilde sıcaklığı içermeyenlerin yeniden bir listesi yapılır. Örneğin bazı şeylerin ışığında sıcaklık bulunmamaktadır. Onun için ışık sıcaklığın formu olamaz ve bu nedenle dışta bırakılmıştır. Bu durumda sıcaklık barındırmayan şeyler, mümkün olduğunca dışta bırakıldıktan sonra, sıcaklığın bulunduğu şeylerde ısı arttıkça artan, azaldıkça azalan şey, sıcaklığın bulunmadığı şeylerde ise hiç bulunmayan şeyi, Bacon sıcaklığın/ısının formu olarak ilan eder. Buna göre sıcaklığın/ısının formu devinimdir. Sıcaklık devinimin özel bir görünümünden başka bir şey değildir. Şu halde sıcaklığın formu belli türden bir devinimdir. Sıcaklığı niteleyen devinimi Bacon öncelikle bir genleşme devinimi olarak belirler: cisimler ısıları arttıkça giderek genişler ve önceki durumlarından daha geniş bir mekan doldururlar. İkinci olarak sıcaklık artışı dışarıya doğru yönelen bir genleşme devinimidir, aynı zamanda yukarıya doğru yönelir. Ayrıca bu genleşme devinimi cismin içkin yapısındaki en küçük parçacıklarının bir devinimidir. Bacon’un sıcaklığın formuna ilişkin belirlemeleri genel çizgileriyle bunlardır.

Bacon tümevarımın gerçekleştirilmesi aşamasında acele genellemelerden kaçınarak, anlığın öteki katkılarından da yararlanmak gerektiğini vurgulamaktan kaçınmaz. Buna göre, belirginleşmiş örnekleri bir kez daha gözden geçirmek yararlı olacaktır. “Ayrıca tümevarımın dayanaklarını, tümevarımın doğruluğunu, konunun tabiatına göre araştırmayı değiştirmeyi, araştırmanın ilk ve son nesnesinin ne olması gerektiğini düşünmeyi, pratik amaçların uygulanmasını ya da insana bağlı olan şeyin ne olduğunu, ayrıca genel aksiyomların işlevlerini gözden yitirmemek gerektiğini ve tüm bunların üzerinde ayrı ayrı durulduktan sonra, tümevarımsal genellemenin yapılmasının uygun olacağını dile getirir” (Çelik, 2010: .227). Tüm bu açıklamalardan da görülebildiği gibi Bacon’un tümevarım yöntemini belirleme biçimi tümüyle kendine özgüdür ve modern bilimin yöntemini salt tümevarım olarak düşünmesi de bugünkü bilimsel yöntem anlayışına uymamaktadır. Bugün tümdengelim ve tümevarım bilimsel yöntemde birbirini tamamlayacak biçimde iç içe kullanılmaktadır. Her şeyden önce bilimsel araştırma bir varsayımla başlamakta, bu varsayımdan tümdengelimsel birtakım sonuçlar çıkarılmakta ve bu sonuçların olgulara uyup uymadığı gözlem ve deney yoluyla araştırılmaktadır. Sonuçta yine tümevarımsal olarak varsayım yasalaşmakta ya da yanlışlanmakta, bu durumda araştırma yeni bir varsayıma dayalı olarak yeniden başlatılmaktadır. Ayrıca modern bilimsel yöntemde ele alınan olgu, neden-etki bağlamında araştırılarak bir yasalılığa bağlanmaya çalışılmaktadır. Bacon’un tümevarım uygulanmasında olgunun bir tür özü araştırılmakta ve neden etki-bağlamı bilinç alanına bile gelmemektedir. Ve yine modern bilimsel yöntemin dili tümüyle matematiksel formüler bir dildir. Bacon bu matematiksel dili ya da dokuyu dikkate almamıştır. Yöntemini tümevarımla sınırlı tutmak gibi bir hataya düşmüşse de Bacon kuşkusuz felsefenin gelişimi bakımdan önemli bir ad olmuştur.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...