Gestalt Yaklaşımda Öğrenme
Gestalt yaklaşım, 1912’de Almanya’da Wertheimer’in “Görünüşte Devinim” ile ilgili yazdığı makale ile başlamıştır (Curzon, 1991).
Davranışçı yaklaşıma tepki olarak ortaya çıkan bir grup Alman psikolog, kendilerini Gestalt psikologları olarak adlandırılmıştır. Bunlardan Wertheimer, Koffka ve Köhler’in yanı sıra “yaşam alanı”nı öne süren ve bireyi gereksinimleri, istekleri ve amaçları ile bir bütün olarak ele alan Kurt Lewin (1890-1947) de Gestalt psikologlarındandır. Bazı kaynaklarda bu kişilerden bilişsel-alan kuramcıları olarak söz edilebilmektedir (Bilge, 2013).
Almanca bir sözcük olan Gestalt; biçim, yapı, form, bütün anlamları taşımaktadır. Bu sözcükten esinlenerek Gestalt psikolojisi adını alan psikolojik ekol ise kısaca bütünün parçalarının toplamından farklı ve özgün bir karaktere sahip olduğu düşüncesi dayanmaktadır. Buna göre organizma, herhangi bir uyaranın bütünlük içinde algılama eğilimindedir. Dolayısıyla parçadan bütünün bilgisine ulaşılamaz. Çünkü bütün, onu oluşturan parçaların dinamik ve organik ilişkilerinden oluşmuştur. Ancak burada kullanılan bütünlük kavramı; sadece dış uyaranlar için değil, organizmanın zihinsel süreçleri içinde geçerlidir. Zihinsel süreçlerde bütünlük olgusu, organizmanın duyusal sistemi aracılığıyla aldığı uyaranları, bilişsel yapısına göre yeniden örgütleyerek anlamlandırdığını tanımlamaktadır (Aydın, 2008).
Gestaltçıların temel görüşleri şunlardır:
- İnsanlar gördüklerini bir bütün olarak algılarlar. Bütünü oluşturan parçaların aralarındaki ilişkiler algılamada önem taşır.
- Bir nesnenin ya da parçanın algılanışı, onun diğer parçalarla olan ilişkisine bağlıdır.
- İnsanlar çevrelerini bir düzen içinde görürler. Eşya ve olaylar tek başlarına değil, organize edilmiş bir bütünlük içinde anlam kazanırlar.
- İnsanlar, nesneleri bazı örgütleyici eğilimlere göre algılarlar. Bir resimde görülen, nesne şekil, geride kalanlar ise zemin olarak algılanırlar. Öğrenme, şekil-zemin arasındaki ilişkilerdeki bir değişmedir. Başka bir ifade ile daha iyi bir bütün geliştirmedir.
- Davranış, kişinin karşılaştığı durumu algılamasına ve durumu kendi amaçları açısından yorumlamasına bağlıdır. Öğrenme bu belirtilen algı ve yorumdaki değişmedir. Bir seziş veya kavrama tamamen davranıştan ayrı olabileceği gibi davranışla da birlikte olabilir (Fidan, 1985).
Ayrıca lütfen bakınız:
Gestalt Kuramcılarının Yapısalcılığa ve Davranışçılara Karşı Olduğu Kavramlar
Kaynak: ATA-AÖF, GESTALT YAKLAŞIMDA ÖĞRENME, Yrd. Doç. Dr. Muhammed ÇİFTÇİ