Doğal Kötülük Nedir?
Doğal kötülük, ahlaki kötülüklere indirgenemeyecek kadar farklı sorunlar yaratmaktadır. Onu ahlaki kötülükler gibi düşünüp, aynı çizgide çözmeye çalışma çabaları da savunulamaz.
Özgür irade savunması da daha fazla ahlaki kötülüklerle ilgili olmuş ve onu dikkate almış, sıra doğasal kötülüklere geldiğinde o, neliği belirsiz olan birtakım doğaüstü ve insanüstü güçlere atfedilmiştir. Doğal kötülükler yelpazesi altında, filozoflar, zaman zaman birbirlerinden farklı olay ve olguları toplayabilmişlerdir.
Hick, doğal kötülüğü, “hastalık yapan bakteriler, depremler, fırtınalar, kuraklıklar, kasırgalar ve benzeri durumlarda, insan eylemlerinden bağımsız olarak meydana gelen kötülükler”12 olarak tanımlar. Bu tür kötülükler sonuç olarak insan üzerinde etkilerine göre kötüdürler.
İnsanlar için pek de tehlike oluşturmayan fakat bitkiler de dahil, diğer canlıların varlık aleminde yaşanan, “türlerin birbiriyle avlanması”, “bitkilerin katledilmesi ya da zarar görmesi”, “yıldızlardaki patlamalar” gibi “katliamların” da kötülük sayılıp sayılmaması meselesine gelince, Hick, bunun duygusu olmayan (non-sentient) varlıklar için kötülük oluşturmadığını, hayvanların hayatındaki acılar sözkonusu olunca ise üstesinden gelinmesi zor bir sorun oluşturduğunu düşünür.13 Richard Swinburne de Hick’e benzer bir şekilde, kötülüğü failin durumuna göre ahlaki ve doğal olarak ikiye ayırdıktan sonra doğal kötülüğü şöyle tanımlar:
“Doğal kötülükten anladığım, insanlar tarafından bile bile meydana getirilmeyen ve insanların kendi ihmallerinin bir sonucu olarak meydana gelmesine izin verilmeyen bütün kötülüklerdir. Doğal kötülük, insanlar kadar hayvanlara da ait olan, hem fiziksel acıyı hem de zihinsel acıyı içerir; hastalıkların, doğal afetlerin ve insanlar tarafından tahmin edilemeyen kazaların peşinden sürükledikleri bütün acı izleri bu türdendir”.14
Maddi fenalık acıdan, hastalıktan ve ölümden oluşur ve canlı varlıkların mevcûdiyetlerinde bir koşul haline gelmiştir. Maddi fenalık daha da şiddetli olarak ölümde açığa çıkar. 15 Mohapatra insan acısını da fiziksel kötülükler içerisinde ele alır.16 McCloskey ise fiziksel kötülüğün alanını oldukça geniş tutar.
Ona göre, doğal afetler ve onların akabinde insanlara dokunan acı ve kederler, insanlara çeşitli acıları çektirdikten sonra onları ölüme götüren hastalıklar, çoğu kişinin daha doğarken beraberinde getirdiği fiziksel ve ruhsal özürler yanında, çöller, buzlarla kaplı alanlar ve avlanarak beslenen tehlikeli etçil hayvanlar da fiziksel kötülük olarak sayılmalıdır.17
Edvard H. Madden ve Peter H. Hare’ye göre, fiziksel kötülük, “yangın, sel, heyelan, kasırga, deprem, gelgit dalgası ve kıtlık gibi olayların ve kanser, cüzzam, tatanoz gibi hastalıkların ve buna ilaveten körlük, sağırlık, dilsizlik, çarpık organlar ve delilik gibi birçok duygulu varlığın yaşamın tüm imkanlarından yararlanmasına engel olan sakat bırakıcı özürler ve biçimsizliklerin neden olduğu korkunç acı, keder ve en sonunda gelen ölüm anlamına gelir.18
Reason and Religious Belief (Akıl ve Dinsel İnanç) adlı eserin yazarları insan davranışları sonucu ortaya çıkan acı ve ıstırapları da doğal kötülük kabul ederler.19 Alvin Plantinga ise doğal ve ahlaki kötülükleri meslektaşlarından farklı düşünür: “Bazı doğal kötülükler ve bazı insanlar birbiriyle öyle alakalıdırlar ki, doğal kötülükler olmazsa onlar daha az iyilik yaparlar. Eğer fazla zorluklar ve acılar sözkonusu değilse o zaman yapılan iyiliklerin değeri de fazla değildir”.20
St. Augustine’in temsil ettiği diğer bir geleneksel çizgi ise, “kötülükleri daha çok Şeytan (Satan) ve onun yandaşlarına atfeder”. Bu iddiaya göre Şeytan diğer melekler gibi Tanrı tarafından insanın yaratılışından çok önceleri yaratılmış, fakat Rabbine isyan etmiş ve o zamandan beri her türlü sapkınlıkları işlemektedir. Bunun sonucu da doğal kötülüklerdir. Kısacası, doğal kötülükler insan üstü ruhların özgür iradesine göre davranmaları nedeniyledir.21 Plantinga, bu düşüncenin kesin doğru değil de, muhtemel (possible) doğru olabileceğini iddia eder.∗
Plantinga’ya göre Tanrı’nın hem özgür varlıklar yaratması ve aynı zamanda da onları iyiyi seçmesi için zorlaması düşünülemez. Çünkü bu durumda o varlıklar gerçekten özgürdür diyemeyiz. Plantinga, bu açıdan doğal kötülüklerle ahlaki kötülükler arasında bir benzerlik bulur ve “hem ahlaki hem de doğal kötülükler genel ahlaki kötülük (broadly moral evil) diyebileceğimiz özel durumlardır” der. Buna göre, kötülükler ya insanın ya da insanüstü ruhların özgür iradesiyle yaratılmıştır. Bu duruma müdahele etmek ise Tanrı’nın gücünün dışındadır.22 Bu tanımlardan da görüldüğü üzere, doğal kötülüğün en temel özellikleri insan eylemlerinden bağımsız oluşu (bazı istisnalar varsa da), insanların, hayvanların ve canlı doğanın hayatında ortaya çıkan olumsuzluklar, eksiklikler, “olmasaydı daha iyi olurdu” diyebileceğimiz “kötü” durumlardır.
KAYNAKLAR
12 Hick, Evil, s. 12.
13 Hick, Evil, s. 12.
14 Richard Swinburne, Tanrı var mı?, Çev. Muhsin Akbaş, Bursa, Arasta Yayınları, 2001, s. 87.
15 Charles Werner, Kötülük Problemi, Çev. Sedat Umran, İstanbul, Kaknüs Yayınları, 2000, s.
120.
16 A. Mohapatra, Philosophy of Religion: An Approacah to World Religions, New Delhi,
Sterling Publishers, 1990, s. 59.
17 H. J. McCloskey, “God and Evil”, Readings on the Theological Problem of Evil, Ed. Nelson
Pike, New Jersey, Prentice Hall, 1964, s. 63.
18 Edvard H. Madden ve Peter H. Hare, Evil and the Concept of God, İllinois: Charles C.
Thomas, 1968, s. 6.
19 Michael Peterson, William Hasker, Bruse Reichenbach, David Basinger, Reason and
Religious Belief: An Introduction to the Philosophy of Religion, Oxford, Oxford University
Press, 1991, s. 93.
20 Alvin Plantinga, God, Freedom and Evil, London, George Allen & Unvin LTD, 1974, s. 58.
21 Alvin Plantinga, God, Freedom and Evil, s. 58.
∗ Plantinga, zâten bu nedenle teizmi haklı çıkarma adına teodisenin değil de savunmanın
(defence) daha mâkul olduğunu düşünür. Zira, ona göre Tanrı’nın, kötülüğü yaratmak için bizim
bilemediğimiz özel nedenleri de olabilir.