Demokritos ve Empirizm (Deneycilik)
Demokritos’a göre, nesneler bölünemez olan sonsuz küçüklükteki taneciklerden, atomlardan oluşmuştur. Çeşitli hızlarla ve kendiliklerinden hareket eden sonsuz sayıdaki bu atomlar, büyüklük ve şekilleri bakımından birbirlerinden ayrı, sertlikleri ve hareket halinde olmaları bakımındansa ortak olan ve hareketleri sadece boş uzayda mümkün olan bölünemez parçacıklardır.
Bu atomlar, nitelik olarak herhangi bir değişmeye uğramazlar ve evrendeki çeşitliliğin açıklaması atomların niteliksel olarak değişmelerine dayanarak yapılmaz. Evrendeki çeşitliliğin nedeni bu parçacıkların mekanik olarak birleşip dağılmaları sonucu oluşur. Sonsuz sayıdaki bu tanecikler, zorunlu bir harekete tabidirler.
Demokritos’a göre, evrende amaç ve rastlantının değil, zorunluluğun, neden-sonuç ilişkisinin egemenliği söz konusudur. Evrendeki tüm olayları açıkladığı, nesnelerin birbirine çarpması ve bu süreçteki baskı, ona göre evrendeki her şeyi var eden tek güçtür.
Demokritos, evreni, boş olan uzay ve dolu olan atomlar karşıtlığında tasarlar. İşte bu düzen içinde biçim kazanmış bu atomlar, yine belirli bir düzene sahip olan duyu izlenimlerine neden olmaktadır. Bu duyumlar ise, başka nesnelerin yaydığı ve ruha çarpan atomların ruhta neden olduğu değişikliklerdir, yani atomların farklı biçim ve düzenine dayanırlar. Yani var olan meydana gelmemiştir ve yok da olmayacaktır, değişmezdir ve kendi kendisiyle aynı kalır.
Duyu merkezlerimize gelindiğinde ise çok sayıda atom, gruplar halinde toplanmışlardır. Duyu ve algı, cisimlerden çıkan ve organlarımızı etkileyen akıntılarla sağlanır. Böylece orada duyunun meydana gelmesi sağlanır ve beyinde cisimlerin fikir ve hayalleri oluşur. Bu duyumların bilginin tek kaynağı olduğunu düşünen Demokritos için, demek oluyor ki, renk, ısı, tat gibi duyu izlenimlerinde, nesnel bir gerçeklikten söz edilemez çünkü nesneleri oluşturan atomlar, herhangi bir duyusal nitelikten yoksundur, bu durumda da herhangi bir şey hakkında gerçek bir bilgiye sahip olmamız mümkün değildir ve sadece algıladıklarımız sayesinde, nesneler hakkında bir fikre sahip olabiliriz.
“Tatlı ve acı, sıcak ve soğuk, aynı şekilde renkler de, yalnız geleneksel bir kanıya göre mevcuttur; oysa gerçeklikte var olan yalnızca atomlar ve boşluktur.” Demokritos, duyularla algıladıklarımızın hiçbirinin temelinde, gerçekliğin olmadığı düşüncesindedir ve “insan, gerçekliği idrak etmekten çok uzak olduğunu bu ölçüte göre anlamalıdır.”
Demokritos’un varolan her şeyi maddi parçacıklar ve onların mekanik birleşmesiyle açıklaması ve bunu dışarıdan bir amaç ya da etki ile değil de, kendi içinde bir zorunlulukla kendi kendine gerçekleştiği düşüncesi, felsefe tarihi boyunca, defalarca ele alınmış ve değerlendirilmiş ve oldukça önemli bir temel teşkil etmiştir.
Kaynak: İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Epistemolojik Arka Planı İle DAVID HUME’UN NEDENSELLİK ELEŞTİRİSİ, Aycan TÜCCAR, 2005