Felsefe hakkında her şey…

Bilincin Biyolojik Temelleri Nelerdir?

23.11.2019
955

Diyelim ki çok önemli bir görüşme için gün içinde herhangi bir zamanda gelebileceğiniz söylendi. Bu görüşmeye günün hangi saatlerinde gitmeyi tercih edersiniz? Bu tercihi yapmak, sizin için çok zor olmasa gerek. Çünkü hepimiz; kendimizi daha enerjik, canlı ve iyi hissettiğimiz zamanları genellikle biliriz. Bu da gün içinde biyolojik ve psikolojik anlamda her zaman aynı canlılıkta olmadığımızı gösterir. Enerji ve canlılığımızdaki bu değişmelere bilim insanları sirkadyen ritimler adını verirler. “Sirkadyen” Latince bir sözcük olup “yaklaşık bir gün” anlamına gelir. Sirkadyen ritimler, bir gün içinde vücutta meydana gelen döngüsel değişikliklerdir.

Gün içinde duygudurum ve enerjiklik açısından çoğumuzun deneyimlediği dalgalanmalar, gerçekten bedendeki değişmeleri yansıtıyor olabilir mi? Çalışmalar pek çok beden sürecinin, günlük döngüsel değişmeler gösterdiğini bulmuştur. Çeşitli hormonlar, vücut ısısı, kan basınç düzeyi gibi biyolojik süreçler; bireysel farklılıklar olmasına rağmen çoğu insanda sabahın ilk saatlerinde en düşük, öğleden sonraki saatlerde en yüksek düzeyde olur. Vücut fonksiyonlarındaki bu döngüsel değişimler pek çok işteki performansımızı da etkiler. Hem fiziksel hem de bilişsel işlerde vücut fonksiyonlarının zirvede ya da zirveye yakın olduğu saatlerde en iyi performansı gösteririz. Ancak Baron’un (1996) ifade ettiğine göre karmaşık bilişsel işlerde, performans ile sirkadyen döngü arasındaki ilişki zayıflamaktadır. Yani sirkadyen döngü, görece basit işlerdeki performansımızı etkilerken zor ya da karmaşık işlerdeki performansımızı etkilememektedir (Baron, 1996). Eğer vücut fonksiyonları, zihinsel hazır olma durumu ve iş performansı gün içinde düzenli bir biçimde değişiyorsa o hâlde bu değişiklikleri düzenleyen içsel, biyolojik bir mekanizmadan söz edebiliriz. Diğer bir deyişle çeşitli sirkadyen ritimleri ayarlayan bir biyolojik saate sahip olmamız gerekir.

Pek çok bilim insanı ne tür bir doğası olduğu üzerinde anlaşamasa da biyolojik saatin hipotalamusun bir bölgesinde bulunduğu konusunda anlaşır. Buradaki çekirdek, gözlerden gelen görsel girdilere tepki verir ve melatonin adı verilen hormonun salgılanmasını uyarır ya da ketler. Melatoninin yatıştırıcı bir etkisi vardır, aktiviteyi azaltır ve yorgunluğu arttırır. Gün ışığına maruz kalmak, melatonin salgısını azaltırken karanlık artırır. Yani, uykunun başında salgılanmaya başlanan melatonin hormonunun düzeyi gece boyunca artar ve gün boyunca düşer. Eğer günü loş ışıklı bir odada geçirirseniz biyolojik saatiniz, bunu geceymiş gibi algılayacağı için melatonin salgısı artacak ve kendinizi muhtemelen yorgun hissedeceksiniz. Havanın günlerce kapalı olabildiği kış günlerinde, insanların kendilerini çökkün hissetmesinin bir nedeni bu olabilir. İklime bağlı olarak görülen bu depresyon tepkisine mevsime bağlı duygu durum bozukluğu adı verilir (Baron, 1996).

Düzenli olarak değişen sirkadyen ritim, sadece melatonin hormonunun düzeyi değildir. Örneğin bedenin uyarılmış bir hâle gelmesine neden olan epinefrin hormonunun düzeyi, melatonin hormonunun tam tersi bir döngü izleyerek sabahın geç saatlerinde tepe noktasına ulaşır ve daha sonra gece yarısına kadar düzenli bir şekilde azalma göstererek aniden çok düşük düzeye iner ve sabaha kadar bu düzeyde kalmaya devam eder (Morris, 2002; 155).

Buraya kadar çoğu insanda görülen sirkadyen ritim değişikliklerinden bahsedildi; ancak unutmamak gerekir ki sirkadyen ritimleri açısından bireyler arasında farklılıklar vardır. Bazı kişiler sabah insandır, gün içinde en çok sabahları kendilerini enerjik ve tetikte hissederler. Bazı kişilerse tam tersine gece insandır; enerji ve canlılıkları tepe noktasına öğleden sonra geç saatlerde ya da akşamları ulaşır. İngilizce konuşan kültürlerde birincisine tarlakuşu, ikincisine baykuş adı verilmektedir. Bu iki grup insan arasındaki farklılıkları sadece öznel farklılık olarak değil aynı zamanda biyolojik farklılık olarak da görmek gereklidir. Çalışmalar sabah insanlarının gece insanlarından genel olarak daha fazla adrenalin salgıladıklarını göstermiştir. Yani sabah insanları daha aktiftirler. Benzer olarak sabah insanlarının vücut ısıları, gece insanlarım göre gün içinde daha erken tepe noktasına ulaşır. Sabah insanların vücut ısıları, öğleden önce tepe noktasına ulaşırken gece insanlarınınki akşamüstü ya da daha geç aynı noktaya ulaşır. Ayrıca gayet anlaşılır bir biçimde sabah insanlarının zihinsel performansları günün ilk saatlerinde, gece insanlarınınkiyse geç saatlerde daha iyidir. Son olarak ilginç bir biçimde sabah insanları sabah saatleri ya da öğleden sonraki ilk saatlerde hipnoza daha açık olurken gece insanları öğleden sonra ve akşam daha açık olurlar (Baron, 1996).

Normal koşullarda sirkadyen ritim döngüleri insanlar için bir problem yaratmaz. İnsanlar kendi kişisel döngülerini bilirler ve günlük faaliyetlerini bu döngüye göre planlayabilirler.Ancak bazı istisnai durumlarda sirkadyen ritim bozulur ve insanlar bunun olumsuz sonuçlarını yaşarlar. Bu durumlardan biri, daha çok kıtalar arası yolculuklarda yaşanan zaman farklarıdır. Bu durumda kişinin içsel, biyolojik saati ile dış dünyanın saati uyuşmaz. Bu uyuşmazlığın ortadan kalkması için yeni bulunduğunuz zaman diliminde bir süre geçirmeniz gerekir. Biyolojik saat, yaklaşık altı gün içinde yeni duruma yavaş yavaş uyum gösterecektir. Sirkadyen ritimleri bozan diğer istisnai bir durum vardiyalı işlerdir. Vardiyalı işlerde çalışan kişiler, normalde uyudukları saatlerde uyanıktırlar ve çalışmaktadırlar. Bu durumu daha da kötüleştiren şey, vardiyaların kısa sürelerle (mesela bir hafta) değişmesidir. İnsanlar, bir vardiyaya uyum gösterecekleri zaman vardiya biter ve bu kez başka bir vardiyaya geçerler. Her seferinde verili biyolojik saatlerini iptal edip bir başka biyolojik saate geçmek zorunda kalan vardiyalı çalışanlar sürekli yorgunluktan ve uyku bozukluklarından şikayet ederler. Buna ek olarak bu kişilerde kalp hastalığı ve ülser riskinin arttığı, daha sık endüstriyel kaza yaptıkları ve alkol ve uyku ilacı kullanımının arttığı belirlenmiştir (Baron, 1996).

Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...