Uzaklığı ve Derinliği Nasıl Algılarız? Uzaklık ve Derinlik Algısı
Günlük hayatımızda çoğu kez hiç farkına varmaksızın sürekli nesnelerin uzaklığını ve derinliğini değerlendiririz; sıranın üzerindeki kalemi almak için kolumuzu uzattığımızda, yürürken yolumuzun üzerindeki nesnelere çarpmadan yürüdüğümüzde, yolda yağmur suyunun birikmiş olduğu bir çukuru gördüğümüzde bunun atlayarak mı yoksa basarak mı geçilecek bir çukur olduğuna karar vermede olduğu gibi.
Önemli bir algısal olgu olarak, derinlik ve uzaklık algısı, nesneleri üç boyutlu ve değişken uzaklıklarda konumlanmış olarak tanıma yeteneğidir (Uba ve Huang, 1999; s.108). Görsel alanımızdaki derinliği yakalamak ve nesnelerin uzaklıklarım değerlendirebilmek için hem tek gözümüze bağlı algısal ipuçlarını hem iki gözün birlikte kullanılmasıyla elde edilen algısal ipuçlarını kullanır. Tek göze bağlı ipuçları sayesinde iki boyutlu kağıt üzerindeki resimde derinlik ve uzaklığı hissederiz.
Ressamların psikologlar kadar iyi bildikleri ve çalışmalarında kullandıkları bu ipuçları, göreli büyüklük, görsel alanda yükseklik, doğrusal perspektif, örtüşme ve dokum gradyanıdır.
Konu Başlıkları
Göreli Büyüklük
Görsel alandaki küçük nesneler uzakta, büyük nesneler daha yakında algılanır. Şekil 4.13’te kırmızı minibüs diğerlerinden daha büyük ve dolayısıyla daha yakında algılanmaktadır.
Görsel Alanda Yükseklik
Ufuk çizgisine bağlı olarak, görsel alanda nesneler ne kadar yüksekte durursa biz onları o kadar uzakta algılarız. Şekil 4.14’teki yeşil tekne, kırmızı tekneden daha uzakta görünmektedir.
Doğrusal Perspektif
Paralel çizgi ya da hatların giderek birbirine yakınlaşması ve sonunda da bir noktada birbirine kavuşması bizde uzaklık hissi yaratır. Şekil 4.15’te verilen demiryolu hattının ufuk çizgisinde birbirine kavuşması buna güzel bir örnektir.
Örtüşme
Bir nesne diğerinin kısmen önüne geçer ve onu kapatır ya da gizlerse, arkada kalan, gizlenen nesne uzakta, onu kapatan nesne daha yakında algılanır. Şekil 4.16’da kırmızı hediye kutusu en uzakta algılanırken, yeşil hediye kutusu en yakında algılanır.
Dokum Gradyanı
Bir yüzeydeki ayrıntılar yakın nesnelerde uzak nesnelere göre daha belirgindir; ya da tersinden söylemek gerekirse daha ayrıntısını görebildiğimiz nesneleri yakında, nesnelerin ayrıntılarının giderek silikleştiği ve kaybolduğu durumda nesneyi daha uzakta algılarız. Şekil 4.17’de bir sahildeki çakıl taşlarının görünümü verilmiştir. Çakıl taşlarının tam olarak seçildiği yerleri yakın, çakıl taşlarının gitgide sıklaştığı ve tek tek ayırt edilemez olduğu yerleri uzak algılarız.
Yukarıda sayılan görsel algı ipuçlarının hepsi tek gözün işlevine bağlıdır. Daha önce belirtildiği gibi, pek çok görsel algı olgusu tek gözün çalışmasıyla gerçekleşebilir. Yani, tek gözü olanların, neredeyse çift gözü olanlar kadar zengin görsel deneyimlerinin olduğu ileri sürülebilir. Ama gene de iki gözün tek göze oranla sağladığı bazı avantajlar vardır; görsel alanlarının tamamı daha büyüktür (aynı anda daha fazla şeyi görebilirler) ve stereoskopik görmeyi kullanabilirler ki bu görme biçimi daha kesin ve daha doğru derinlik ve uzaklık algılamayı sağlar (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995).
At, geyik gibi ava olmayan hayvanlar tek göze bağlı algısal ipuçlarını kullanırlar. Bu hayvanların iki gözü olmasına rağmen, her bir gözleri başın iki yanında olduğundan iki gözün gördüğü görsel alan örtüşmez. Oysa aslan, kaplan gibi avcı hayvanlarda ve insanlarda iki göz de başın önündedir; dolayısıyla işbirliği yaparak iki göze bağlı ipuçlarını kullanacak konumdadır (Morris, 2002). İki göze bağlı ipuçlarından biri, derinlik ve uzaklık hakkında bize güvenilir bilgiyi veren retinal ayrıklık ya da binoküler (iki göze ilişkin) ayrıklıktır. Gözlerimiz arasındaki yaklaşık 6 cmlik mesafe olduğu için, bir göze gelen görüntü diğerine gelen görüntüyle tıpatıp aynı değildir. Sol göz nesnenin sol tarafı, sağ göz ise nesnenin sağ tarafı ile ilgili daha çok bilgi alır ve bu iki birbirinden farklı görüntü birleştirilerek, tek bir görüntü elde edilir ve böylece stereokopik görme gerçekleşmiş olur (Morris, 2002).
Uzaklık ve derinlik hakkında bilgi veren diğer iki göze bağlı ipucu ise gözlerin görüş çizgisinin kavuşma derecesidir. Uzaktaki nesnelere baktığımızda gözlerimizin görüş çizgisi neredeyse paraleldir, ama yakındaki bir nesneye baktığımızda gözlerimiz birbirine doğru döner ve görüş çizgimiz birbirine kavuşur. Gözlerin hareketi hakkındaki bilgi ve dolayısıyla bir nesneye odaklanmak için görüş çizgisinin ne kadar kavuşması gerektiğine dair bilgi beyine gönderilir ve beyin bu bilgiyi yorumlar ve uzaklığı hesap eder (Uba ve Huang, 1999). İki gözün bir nesnenin uzaklığını belirlemek için işbirliği yapması gibi, sesi uzamda konumlandırmak, yani sesin nereden geldiğini belirlemek için de iki kulak işbirliği yapar. Sesin sağ ve sol kulağa geliş zamanın ve hızının beyinde karşılaştırılmasıyla, sesin ne taraftan geldiğine karar verilir.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları